Esas No: 2020/11154
Karar No: 2021/7178
Karar Tarihi: 27.05.2021
Danıştay 6. Daire 2020/11154 Esas 2021/7178 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/11154
Karar No : 2021/7178
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN ÖZETİ : İstanbul ili, Şile ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak yapılan yapı ruhsatı başvurusunun reddi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 140.000,00 TL maddi zararın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, 140.000,00 TL maddi zararın, 95.534,30 TL'lik kısmı yönünden 10/11/2009 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemi yönünden kabulü, bu tutarı aşan kısım yönünden davanın reddi yolunda verilen ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:... K: … sayılı kararının temyiz incelemesi neticesinde davanın reddine ilişkin kısmının onanması, kabule ilişkin kısmının ise bozulması yolundaki Danıştay Altıncı Dairesinin 25/02/2016 tarih ve E:2015/2324, K:2016/823 sayılı kararına uyularak davanın reddi yolunda verilen 17/02/2017 tarih ve E:2017/288, K:2017/322 sayılı kararın da Danıştay Altıncı Dairesinin 16/09/2019 tarih ve E:2017/4636, K:2019/7398 sayılı kararıyla bozulması üzerine sözü edilen karar uyularak davanın 95.534,30 TL' lik kısmının kabulü yolunda ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 27/05/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X)KARŞI OY :
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından, Şile İlçesi … Mahallesi, … Mevkiinde bulunan Hazine adına kayıtlı … pafta, … ada, … parsel sayılı 12.095 m2 taşınmazın 1.899,24 m2'lik kısmının günübirlik turizm alanı olarak kullanılmak üzere Şile Mal Müdürlüğü'nden kiralandığı, taşınmazın kiralanma amacı doğrultusunda kullanılması için proje hazırlatıldığı ve bu projenin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nca onandığı, hazırlanan projeye göre yapı yapmak isteyen davacının 07.10.2009 tarihinde davalı idareye yapı ruhsatı almak amacıyla başvuruda bulunduğu, davalı idarece ilgili yerin gelişme alanı içerisinde kaldığı ve bu nedenle ruhsat verilebilmesi için 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 23. maddesinde belirtilen harcın ödenmesi gerektiği davacının ruhsat alabilmesi için yerine getirmesi gereken yükümlülüklere uymadığı nedeniyle ruhsat talebinin reddedildiği, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada ... İdare Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla, Şile İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii … pafta, … ada, … sayılı parselin alt yapısıyla ilgili olarak, su ve kanalizasyon şebeke hatlarının mevcut ve faal durumda olduğunun belirtildiği, maddede belirtilen harcın ise yolu, pis ve içme suyu şebekeleri gibi teknik alt yapısı henüz yapılmamış olan yerlerden alınması, alt yapı hizmetlerinin idarece bir kamu hizmeti olarak yerine getirilmesi gerektiği ve bu sorumluluğun ilgili Kanunlarla belediyelere yüklendiği, madde ile getirilen istisnanın ise parselasyon planları tasdik edilmiş olmakla beraber alt yapısı yeterli olmayan yerlerde alt yapı bedeline katılınması suretiyle erken ruhsat verilmesi amacını taşıdığı, öte yandan 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 23. maddesinde belirtilen harcın söz konusu kamu hizmetinden kalıcı olarak yararlanacağı açık olan parsel malikinden talep edilmesi gerektiği anlaşıldığından tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği, Danıştay Altıncı Dairesinin 12/12/2012 günlü ve E:2010/13103, K:2012/7618 sayılı kararıyla anılan Mahkeme kararının onandığı ve bu kararın kesinleşmesinden sonra dava açma süresi içerisinde davacının, ruhsat verilmemesi nedeniyle kiraladığı alana günübirlik turizm tesisi inşa edemediği, yürütmeyi düşündüğü ekonomik ve ticari faaliyeti gerçekleştiremediği, hazine arazisinin kiralanmasından kaynaklanan borçlarını ödemekte zorlandığı, borçlarının bir kısmını ancak banka kredisi çekerek ödeyebildiği, kredi faiz maliyetleri nedeniyle büyük maddi kayıplara uğradığını ileri sürerek 140.000,00 TL maddi zararın tazmini istemiyle bakılan davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Anayasanın 125. Maddesinde; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem veya işlemlerden doğan zararlar İdare Hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenmesinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Öte yandan idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazmin sorumluluğundan söz edebilmek için hukuki sorumluluk nedenlerinin varlığı yanında tazmin yükümlülüğüne ilişkin koşullarında olayda gerçekleşmesi gerekir. Bu bağlamda ortada bir zararın bulunmasının yanında bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir. Diğer bir deyişle doğan zarar idari eylem ya da işlemin doğrudan bir sonucu olmalıdır, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunmaması ya da doğrudan idari eylem ve işlemden kaynaklanmaması zaarın idari faaliyetten doğmadığını gösterir. Zararın oluşmasında zarara uğrayanın ya da üçüncü kişinin kusurunun bulunması halinde ise idarenin hizmet kusuruna dayalı tazmin sorumluluğunun ortadan kalkacağı ya da kusur ölçüsünde azalacağı açıktır.
Davalı idarenin tazmin sorumluluğunun oluşup oluşmadığı hususu yukarıda aktarılan ilke ve esaslar çerçevesinde değerlendirildiğinde:
Somut uyuşmazlıkta; davalı Belediye tarafından davacının talep ettiği yapı ruhsatının 3194 sayılı imar kanununun 23. maddesinde belirtilen altyapı bedelinin ödenmesi halinde verileceği belirtilmiştir. Altyapı bedeli istenmesine ilişkin işlemin de idare mahkemesi kararıyla iptaline karar verilmiştir.
Kendisinden hukuka aykırı bir şekilde altyapı katılım bedeli istendiği iddiasında bulunan davacının söz konusu tutarı, davacı ile taşınmaz maliki hazine arasında imzalanan kira sözleşmesinin 15. Maddesinde ödenmesi gereken vergi, resim, harç, prim ve eğitime katkı payı ile benzeri yükümlülüklerden dolayı idarenin hiç bir zaman sorumlu tutulamayacağı bu sorumlulukların kiracı tarafından karşılanacağı belirlemesi de dikkate alındığında ihtirazi kayıtla ödemek suretiyle ödemenin dayanağı işlemin iptali istemiyle açacağı davada haksız ödenen tutarın tazminini istemesinde yasal bir engel bulunmamaktaydı; olayda davacının tazmini istediği ve uğradığını idda ettiği zarar unsurları İdare Mahkemesince iptal edilen işlemin doğrudan doğruya bir sonucu değildir. Davacı eğer ihtirazi kayıt ile ödeme yolunu tercih etmiş olsaydı bugün davalı idarenin sorumluluğu ancak hukuka aykırı bir şekilde istenen ve ödenen miktar ile sınırlı olacaktı.
Davacıdan altyapı bedeli istenmesine dair işlemin iptali istemiyle açılan davada Mahkemece verilen ve yukarıda tarih ve sayısı belirtilen iptal kararı gerekçesi ile somut olayın özelliği gözetildiğinde davacının kendisine ruhsat verilmemesi nedeniyle kiraladığı alana günübirlik turizm tesisi inşa edemediği, yürütmeyi düşündüğü ekonomik ve ticari faaliyeti gerçekleştiremediği, hazine arazisinin kiralanmasından kaynaklanan borçlarını ödemekte zorlandığı, borçlarının bir kısmını ancak banka kredisi çekerek ödeyebildiği, kredi faiz maliyetleri nedeniyle büyük maddi kayıplara uğradığını ileri sürdüğü ve uğradığını iddia ettiği zararın kira, gecikme faizi, vergi olmak üzere ödediği ve ödeyeceği 95.534,30 TL'lik tutara İlişkin kısımlarına yönelik davalı idarenin tazmin sorumluluğunu gerektiren koşulların oluşmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda tazminat isteminin kabulü yolunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile Dairemizin çoğunluk yönündeki kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.