Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde ; Mağdur A... ve arkadaşı M...’in olay tarihinde hayat kadını olduğu iddia edilen bir kadınla konuşurlarken onları fark eden sanığın mağdur ve arkadaşının yanına yaklaşarak onları yanına çağırdığı, kimliklerini istediği, telefondan kendisinin polis olduğu izlenimi vermek için amiri ile konuşuyormuş gibi yaparak iki kişiyi uygunsuz vaziyette yakaladığını, ekip göndermesini istediği, daha sonra sanki amirinin yönlendirmesi ile hareket ediyormuş gibi yaparak “tamam bırakıyorum bunlardan içki parası alayım mı” dediği ve mağdur A...’tan kendilerini serbest bırakma karşılığında 5 TL para almak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda, Şüphelinin mağdurların içinde buılundukları utanç ve suçluluk hissinin ve onların inceleme eğilimlerini zayıflatıcı bu subjektif psikolojik vaziyetlerinin farkında olarak onları yanlarına çağırmak suretiyle onlardan kimlik ibrazını istemesi, telefonla konuşuyormuş gibi yaparak durumu amirine arz ediyor izleniminde bulunarak 5 TL vermelerini sağlayan hareketleri eklemlemek sanığın TCK 157/1 ve 43/2 maddeleri gereğince cezalandırılması gerekirken yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, üst Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.