Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2016/8694
Karar No: 2021/2728
Karar Tarihi: 27.05.2021

Danıştay 10. Daire 2016/8694 Esas 2021/2728 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/8694
Karar No : 2021/2728


TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Van ili, Gevaş ilçesi, … Köyünde bulunan, … pafta, … ada, … parsel nolu taşınmazının, Van - Bitlis Karayolu kenarında yer aldığı, davalı idarece söz konusu yolun genişletilmesi sırasında yol zemininin alçaltıldığı ve taşınmazının yoldan yaklaşık 6,5 metre yüksekte kaldığı, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek 1.000,00 TL (02/06/2014 tarihli miktar artırım dilekçesi ile 49.272,20 TL) maddi zararının tazminine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda yer alan; dava konusu parselin karayollarından cephe almadığı, diğer bir ifadeyle parsel sahibinin karayollarına ait yoldan değil, belediyeye ait imar yolundan servis alacağı, … nolu parselin Karayolları Kenarına Yapılacak Tesisler Hakkındaki Yönetmeliğe göre karayolundan cephe alamayacağı ve bu nedenle uyuşmazlık konusu … nolu parselin değer kaybına uğradığından söz edilemeyeceği ancak istinat duvarının yapılması gerektiği tespitleri Mahkemece hükme esas alınabilir nitelikte bulunarak istinat duvarının yapım maliyetinin ise varsayımsal olarak hesaplanması nedeniyle hükme esas alınamayacağı, … Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda istinat duvarıyla ilgili yer alan somut veriler sonucu belirlenen istinat duvarı yapım maliyeti olan 42.246,54 TL'nin hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olduğu, bu haliyle, davalı idare tarafından yürütülen kamu hizmeti sırasında hizmet kusuru işlediği sonucuna varıldığı, davacının taşınmazında herhangi bir değer düşüklüğünden söz edilemeyeceği gerekçesiyle yapılması zorunlu olan istinat duvarı yapım maliyeti için oluşan 42.246,54 TL'nin adli yargıda dava açma tarihi olan 06/08/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, talep edilen değer düşüklüğüne ilişkin 7.025,66 TL tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın şevden dolayı yüksekte kaldığı hususunun hiç tartışılmadığı, merkezi imar durumuna bakıldığında, dava konusu taşınmaza karayolunda imar yolu verildiği, taşınmaz ile karayolu arasındaki taşınmazdan toprak alınması üzerine taşınmaza gidecek yolun yapımı ve ulaşımının çok zor ve/veya imkansız hale geldiği, dava konusu taşınmazda değer kaybı oluştuğu ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu taşınmazda istinat duvarı yapılmasını gerektirir bir durum olmadığı, davacının zararının yüklenici firma tarafından karşılanması gerektiği, davalı idareye husumet yöneltilemeyeceği, idarenin harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı tarafından temyiz istemleri doğrultusunda Mahkeme kararının bozulması ile davalı idarenin temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının yasal faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

İLGİLİ MEVZUAT:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine yönelik kısmı usul ve hukuka uygun olup, taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır. İdare Mahkemesince davacının ileri sürdüğü zararlarının belirlenmesi için mahallinde yaptırılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazdan harfiyat alınmadığı ve karayolundan cephe alamayacağı için değer kaybı bulunmadığı ancak istinat duvarı yapılması zorunluluğu bulunduğu yönünde tespitler yer aldığı, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde oluşabilecek toplam zararın 49.272,20 TL olarak hesaplanması üzerine davacı tarafça 02/06/2014 havale tarihli dilekçe ile dava dilekçesinde 1.000,00 TL olarak istenen maddi tazminat miktarının 48.272,20 TL artırılarak 49.272,20TL olarak belirlenmesinin istenildiği, miktar artırım dilekçesinin davalı idareye 23/06/2014 tarihinde tebliğ edilip hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüyle 42.246,54 TL maddi tazminat isteminin görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 06/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Ancak, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaza istinat duvarı yapılması için belirlenen toplam 42.246,54 TL maddi tazminatın, miktar artırımı dilekçesi öncesi istenen 1.000,00 TL'lik kısmının görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 06/08/2012 tarihinden itibaren, miktar artırımı dilekçesi ile artırılan 41.246,54 TL'lik kısmının ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 23/06/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi gerekirken, temyize konu kararın, kabul edilen maddi tazminat miktarının tamamının yasal faiz başlangıcının görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olarak belirlenmesine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
Yukarıda belirtilen nedenlerle İdare Mahkemesince verilen gerekçeli kararın hüküm fıkrasının "42.246,54 TL'nin adli yargıda dava açma tarihi olan 06/08/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine" kısmının "42.246,54 TL maddi tazminatın, miktar artırımı dilekçesi öncesi istenen 1.000,00 TL'lik kısmının görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 06/08/2012 tarihinden itibaren, miktar artırımı dilekçesi ile arttırılan 41.246,54 TL'lik kısmının ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 23/06/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların davanın esasına ilişkin temyiz istemlerinin reddine,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin davanın miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısmının faiz başlangıç tarihi yönünden kabulüne,
3. ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… temyize konu kararının hüküm fıkrasının "… TL'nin adli yargıda dava açma tarihi olan 06/08/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine" kısmının "… TL maddi tazminatın, miktar artırımı dilekçesi öncesi istenen … TL'lik kısmının görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 06/08/2012 tarihinden itibaren, miktar artırımı dilekçesi ile arttırılan … TL'lik kısmının ise miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 23/06/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine" şekilinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27/05/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.


(X)-KARŞI OY :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AİHM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla; olayda, davacıya ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 06/08/2012 tarihi olduğu, dolayısıyla mahkeme kararında bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı, kararın bu kısmının da onanması gerektiği oyuyla düzelterek onama yönündeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi