11. Hukuk Dairesi 2018/909 E. , 2019/2729 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04/07/2017 tarih ve 2016/1005 E. - 2017/857 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 29/11/2017 tarih ve 2017/778-2017/753 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki acentelik sözleşmesi nedeniyle diğer müvekkile ait ... ili, ... ilçesi, Özlüce Mah. 2368 ada , 1 parsel nolu taşınmaz üzerine davalı şirket lehine ipotek konulduğunu, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 10/07/2015 tarihinde feshedildiğini ve davalının ihtarı üzerine müvekkillerin 3.209,00 TL borçlarını ödediklerini, buna rağmen davalının taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırmadığını ve müvekkillerine yönelik baskı aracı olarak kullandığını ileri sürerek, taşınmaz üzerindeki ipotek kaydının kaldırılmasını, davalının ipoteğin kötü niyetli olarak kaldırmaması nedeniyle %20 "den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, söz konusu ipoteğin üst sınır ipoteği olarak davacı acentenin tüm borçları açısından teminat fonksiyonuna sahip olduğunu, bu nedenle taraflar arasındaki ilişki tamamen sonlandırılıncaya kadar geçerliliğinin sürdüğünü, taraflar arasındaki ticari ilişkinin niteliği gereği alacak borç tasfiyesinin uzun süreyi gerektirdiğini, davacı tarafça borç bakiyesi önemli ölçüde kapatılmış ise de, ipoteğin kaldırılmasının talep edildiği tarihte 140,00TL borç bakiyesinin bulunduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin, ipotek teminatına karşılık davacılardan alacaklı olduğunu ispat edemediği, taraflar arasındaki ticari ilişki uzun yıllar önce sonlandırıldığından 2016 yılı başlangıcında alacak borç rakamının sıfırlandığı, davacılar ile davalı arasında yeni borç doğması ihtimali de kalmadığından ipoteğin kaldırılma koşullarının oluştuğu, bu nedenle davacıların ipotek nedeniyle davalıya borçlu olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, ... ili, ... ilçesi, Özlüce Mah. 2368 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı ...Ş. lehine konulan ipoteğin kaldırılmasına ve koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.... Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraflar arasındaki ticari ilişkinin niteliği, süresi, ipotek tutarı ve bizzat davalı yanca bildirilen bakiye borcun süresinde ödendiği de gözetildiğinde, davalı yanın defterlerine göre; davacı yanın bakiye 51,29 TL borcunun devam ettiğinin kabulü halinde dahi, davalı yanca 100.000,00 TL tutarlı ipoteğin devamının TMK.2 maddesine uygun düşmeyeceği, bu itibarla ilk derece mahkemesinin hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, ayrıca davalının 13.05.2016 tarihli ihtarnamesinde toplam borcun 3.133,95TL olduğu ve bu miktarın on gün içinde ödenmesini talep etmiş olması ve davacıların da 20.05.2016 tarihinde ödeme yapmış olmaları karşısında yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372.maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 5.123,25 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 08/04/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, üst sınır (azami meblağ-maksimal) ipoteğinin terkini istemi ile açılan davada davanın kabulü halinde davacı lehine hükmolunacak vekalet ücreti ile karar ve ilam harcının ipoteğin üst limitine göre nisbi mi olacağı yoksa maktu mu olacağına ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu ipoteğin üst sınırı 100.000.00 TL, bilirkişi raporu ile tesbit olunan davalı alacağı ise 51.29 TL dir.
İlk Derece Mahkemesince ipoteğin terkini davasında dava değeri ipotek azami meblağı olan 100.000.00 TL kabul edilmek suretiyle, davacının davalıya olan 51.29 TL borcuna rağmen, 100.000.00 TL esas alınmak suretiyle davacı lehine 10.750.00 TL nisbi vekalet ücretine, 6.831.00 TL nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmiştir.
4721 sayılı TMK 881/1 maddesinde "Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacağın ipotekle güvence altına alınabileceği...", Yasanın 883 maddesinde de "alacak sona erince ipotekli taşınmazın malikinin, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebileceği" düzenlenmiştir.
Yasanın 881/1 maddesinde ifade edilen halen mevcut olan bir borç için tesis edilen ipotek bir anapara (kapital, kesin borç) ipoteği olmakla birlikte ileride doğacak ve doğması muhtemel olacaklar için kurulacak ipotek ise üst sınır (azami meblag- maximal ) ipoteğidir.
Eldeki uyuşmazlıkta, davacı acentenin, acentelik süresince doğacak ve doğması muhtemel borçları için davalı ... şirketi lehine tesis edilen ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dava açılmadan önce, davalı tarafından davacılara keşide edilen Beşiktaş 15. Noterliği"ni 13.05.2016 gün ve 05661 sayılı ihtarnamesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 3.133.95 TL borcun ödenmesi aksi halde icra takibine geçileceği ihtar edilmiş, davacılar tarafından 20.05.2016 tarihinde 3.209.00 TL davalı hesabına yatırılmış, ancak davalı tarafca ipoteğin kaldırılmaması üzerine eldeki dava açılmış olup, yapılan bilirkişi incelemesi ile davacıların 51.29 TL daha borçlu oldukları tebeyyün etmiştir.
Ancak borç miktarı itibariyle davalının ipoteği terkin ettirmemesi TMK 2. maddesindeki iyi niyet kurallarına aykırı olup davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bununla birlikte tesis olunan ipoteğin üst limit ipoteği olmasına, taraflar arasındaki acentelik ilişkisinde davacıların halen 51.29 TL daha borçlarının bulunmasına göre davacılar lehine maktu vekalet ücreti ile, maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde ipoteğin üst limiti üzerinden nisbi vekalet ücreti ve nisbi karar ve ilam harcına hükmeden İlk Derece mahkemesi kararı bu yönden, isabetli bulunmamaktadır.
Bölge Adliye mahkemesince bu yöne ilişkin davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırılarak davanın kabulü ile birlikte, davacı yararına maktu vekalet ücreti ve maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hukuka uygun değildir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.