8. Hukuk Dairesi 2015/2745 E. , 2017/4338 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Borçlu vekili, İcra Mahkemesi"ne başvurusunda; alacaklı tarafça takip talebi ve icra emrinde yasal faiz talep edildiğini, devam eden takipte banka mevduat faizi üzerinden hesaplama yapılamayacağını, bu durumun taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek İcra Müdürlüğü"nün 18.07.2014 tarihli banka mevduat faizi üzerinden hesaplama yapılmasına ilişkin kararının, bu karar doğrultusunda kendilerine gönderilen 21.07.2014 tarihli bakiye borç muhtırasının ve muhtıranın dökümü ile muhtırada yazılı miktarın düzeltilmesine ilişkin 24.07.2014 tarihli müdürlük işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, şikayetin kabulüne, 18.07.2014 tarihli ve 24.07.2014 tarihli memur işlemleri ile 21.07.2014 tarihli bakiye borç muhtırasının iptaline karar verilmesi üzerine; hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Faiz alacağına mahkeme ilamı ile hükmedilmesi halinde alacaktan açıkça feragat edilmediği sürece hukuki varlığını koruyacağından, alacaklı fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile zamanaşımı süresinin dolmasına kadar ilamda yazılı eksik kalan faiz alacağını her zaman talep edebilir.
6100 sayılı HMK"nun 30. maddesinde "Hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür." şeklinde usul ekonomisi ilkesi hüküm altına alınmıştır.
Borçlunun aynı ilamdan kaynaklı bakiye faiz alacağını harcını yatırarak aynı dosya üzerinden verdiği ek takip talepnamesi ile istemesi mümkündür.
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu"nun 94. maddesinde, kazanç ve ücretlerde kesinti halleri belirtilmiş ve 3. fıkrasında ise; “Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısı ile bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (18.inci maddede yazılı olanlarla kazançları götürü olarak tespit edilen serbest meslek erbabına ve noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç) istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben (avans olarak ödenenler dâhil) tevkifat yapmaya mecburdurlar.” düzenlemesi mevcuttur.
İİK"nun 138/3. maddesi gereğince de; vekil vasıtasıyla yapılan takiplerde vekalet ücreti miktarının, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın icra müdürü tarafından avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanacağı, bu şekilde tayin olunan vekalet ücretinin de takip masraflarına dahil olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle borçlunun, icra vekalet ücreti borcunu icra dairesi vasıtasıyla öderken gelir vergisi kesintisi yapması anılan Yasa maddeleri çerçevesinde mümkün değildir.
Somut olayda, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yukarıdaki açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere aykırı olarak, alacaklının, takip dayanağı ilamda kıdem tazminatı ve fazla mesai alacak kalemleri için hükmedilen bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faizini talep edemeyeceğinin ve borçlu tarafça söz konusu gelir vergisi kesintisinin yapılabileceğinin benimsendiği görülmekte olup, Mahkemece hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Kabule göre de, İİK"nun 17. maddesinde düzenlenen " Şikayet icra mahkemesince kabul edilirse, şikayet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir." hükmü uyarınca, Mahkemece bakiye borç belirlendiği, bakiye borç miktarı üzerinden muhtıradaki miktarın düzeltilmesi gerekirken muhtıranın tamamen iptali yönünde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.