(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/1068 E. , 2012/2326 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.08.2009 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.03.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istemleriyle açılmıştır.
Davalı, dava konusu taşınmazın elbirliği maliklerinden olduğunu, 37 sayılı parsel malikinin diğer mirasçılarının da davaya katılması gerektiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının yargılama aşamasındaki beyanları da dikkate alınarak bilirkişi krokisinde (A), (B) ve (C) harfli yerlere davalının müdahalesinin menine, krokide (B) harfi ile gösterilen yapıdaki pencerelerin kapatılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine, özellikle her ne kadar Türk Medeni Kanununun 718.maddesi gereğince yapılar da mülkiyet hakkı kapsamında kalmakta ise de davada kal istemi bulunmadığından 37 sayılı parsel maliki mirasçılarının tamamının taraf durumu almasına gerek olmadığına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalının komşuluk hukuku yönünden ileri sürdüğü temyiz itirazlarına gelince;
Türk Medeni Kanununun 683. maddesi; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma,
yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir” hükmü ile malikin mülkiyet hakkını hukuksal sınırlar içinde kullanabileceğini düzenlemiştir.
Anılan kanunun taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen “komşu hakkı” bölümünde “kullanım biçimi” başlığı altında yer alan 737. maddesi; “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle; taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü ve sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır. Yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır” hükmü ile de malike, mülkün kullanılmasında komşuya zarar verecek taşkınlıklardan sakınma ödevi yükleyerek, yasal kısıtlamalardan birisini düzenlemiştir.
Taşkınlıktan amaç ise, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisi ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek iş ve eylemlerdir. Bu eylemlerin saptanmasında, taşınmazın bulunduğu yerin kullanma amacının, niteliğinin, konuya ilişkin düzenlemelerin ve yasal boşluk bulunması halinde mahalli örf ve adetlerin göz önünde tutulması gereklidir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde hâkim, gerek zararı saptama, gerekse zararı giderici önlemleri bulma yönünden her somut olayın özelliğini gözetmek, tarafların yarar zarar dengelerini değerlendirmek durumundadır.
Komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan kullanım halinin saptanması halinde ise, mahkemece kurulacak hükümde zararlı davranışın giderim şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin açıkça gösterilmesi zorunludur.
Mahkemece, belirtilen hususları içeren inceleme ve araştırma yapılmaksızın krokide (B) harfi ile gösterilen binadaki pencerelerin kapatılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.
Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1).bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün (2).bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 21.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.