Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/16075
Karar No: 2012/2318
Karar Tarihi: 21.02.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/16075 Esas 2012/2318 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2011/16075 E.  ,  2012/2318 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.09.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar, murisleri ile davalılar ve bir kısım davalıların murisleri arasında ... 1.Noterliği’nde 30.04.1990 ve ... Noterliği’nde 16.04.1990 tarihlerinde düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri uyarınca 352 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının satışının vaat edildiğini ileri sürerek, 352 parsel sayılı taşınmazdaki ... kızı, ölü ... mirasçıları adına kayıtlı payın iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
    Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
    Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez.
    Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez.
    Somut olayda, davacılar, murisleri ... ile davalılar ve bir kısım davalılar murisleri arasında ... 1.Noterliği’nde 30.04.1990 ve ... Noterliği’nde 16.04.1990 tarihlerinde düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmelerine dayanmıştır. ... Noterliği’nde 16.04.1990 günü düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde mülkiyeti nakil borcu yüklenenlerden ... oğlu, ...’in sunulan veraset ilamı uyarınca mirasçılarının tamamı davada yer almadığı anlaşılmaktadır. Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nun 60. maddesi uyarınca zorunlu dava arkadaşlarının tümüne birden dava açılması gerekir. Eldeki davada, 352 parselde dava konusu edilen pay maliki ... kızı, ölü ...’nin mirasçıları arasında yer alan ...’in mirasçılarından ... ve ... davada yer almadan eksik taraf teşkili ile işin esası hakkında karar verilmiştir. Bundan ayrı, satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyeti nakil borcu yüklenen ..., ..., ..., ... ve ...’na ait veraset ilamları sunulmadığından mirasçılarının tamamının davada yer alıp almadığı denetlenememektedir.
    Mahkemece, taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında bir karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine 21.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi