Esas No: 2020/3625
Karar No: 2021/2528
Karar Tarihi: 27.05.2021
Danıştay 7. Daire 2020/3625 Esas 2021/2528 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3625
Karar No : 2021/2528
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı adına ... Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ... Yağ Sabun Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tescilli ... tarih ve ... sayılı beyannamesi muhteviyatı eşyalara ilişkin olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri ve kaynak kullanımını destekleme fonu payı ile vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla, olayda, 30/09/2014 tarihinde ticaret sicil kaydı silinmekle tüzel kişiliği sona eren asıl borçlu şirketin, bu tarihten sonra borç ve alacak sahibi olmasının mümkün bulunmadığı, tüzel kişiliğinin sona ermesinden önceki dönemlere ait olsa dahi, hukuken var olmayan şirket adına ödeme emrinin düzenlenip tebliğ edilemeyeceği, bu nedenle, asıl borçlu şirket adına düzenlenerek 10/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği belirtilen ödeme emrinin hiç bir hukuki sonuç doğurmayacağı ve asıl borçlu şirket nezdinde kesinleşmiş bir amme alacağından bahsedilemeyeceğinden davacı adına ortak sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2. ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 27/05/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz başvurusu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesi uyarınca şirketin ortağı olan davacı adına düzenlenen ödeme emrini iptal eden mahkeme kararına ilişkin istinaf talebini reddeden bölge idare mahkemesi vergi dava dairesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Kanundaki terimler" başlıklı 3. maddesinde, "tahsil edilemeyen amme alacağı" teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; "tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı" teriminin, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Limited şirketlerin amme borçları" başlıklı 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen ve kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, asıl borçlu şirket adına yapılan takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında malvarlığı araştırması yapılarak menkul ve gayrimenkul mal varlığının olmadığı, yani amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılması halinde limited şirket ortağı takibe tabi tutulacaktır. Aksi halde bu olayda olduğu gibi şirketin tüzel kişiliğinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde ortaklara gidilemeyecek, 35. maddenin 3. ve 4. fıkralarında düzenlenen müteselsil sorumluluğun işlerliği fiilen kalmayacak, amme alacağı tahsil edilemeyecektir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabul edilerek Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.