20. Hukuk Dairesi 2017/8036 E. , 2018/253 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Dürüst Güçbilmez vekili 29.04.2011 tarihli dilekçe ile müvekkilinin, ... köyü 1548 parsel sayılı 457 m² yüzölçümündeki taşınmazı 15.09.1960 tarihinde ...."den satın aldığını, satın aldığı tarihte taşınmazın tapu kütüğünde şerh bulunmadığını, dava dışı kişiler tarafından aleyhine açılan dava sonucu ... Kadastro Mahkemesinin 2002/10 E. - 2007/9 K. sayılı kararıyla 1548 sayılı parselin 350 m² yüzölçümlü kesiminin tapu kaydının iptaline dava dışı kişiler adlarına tesciline karar verildiğini, temyiz ve karar düzeltme isteklerinin reddedilerek hükmün kesinleştiğini, müvekkilinin tapuya güvenerek bedelini ödemek suretiyle satın aldığı taşınmazın tapu kaydının iptali sonucu zarara uğradığını, tapu kayıtlarının hatalı tutulması sebebiyle Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup 10.000.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden alınarak müvekkiline verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 17.02.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile 262.500.-TL tazminat isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece; davacının satın aldığı tarihte taşınmazın tapu kütüğünde şerh bulunmadığı, tapu sicilinin hatalı tutulduğu, Hazinenin kusursuz sorumluluğun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne 262.500.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden;..."nun 03.01.1956 tarih 3 nolu 9.190 m² yüzöçümlü tapu kaydının bulunduğu, hasımsız açtığı yüzölçüm artırılması davası sonucu .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/49 E.-1956/67 K. sayılı kararıyla 03.01.1956 tarih 3 sıra nolu 9.190 m² yüzölçümlü tapu kaydının miktarının 43.460 m²"ye çıkarıldığı, Ali Vehbi’nin üç parça taşınmazınıda birleştirmesi üzerine 15.07.1957 tarih 550 sıra nolu tapunun adına oluştuğu, daha sonra parselasyon yapmak suretiyle 116 parçaya ayırdığı, değişik kişilere sattığı, 6 ada 11 parsel sayılı 457 m² yüzölçümündeki arsa cinsli taşınmazın 15.01.1957 tarih 591 sıra nolu tapu kaydı ile ..... adına kayıtlı iken 26.12.1957 tarihinde ...."e sattığı, .... ilçesi, ....köyünde yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 1548 parsel sayılı 450 m² yüzöçümündeki taşınmazın 26.12.1957 tarih 33 sıra nolu tapu kaydı uygulanarak... adına 11.06.1959 tarihinde tespit edildiği,...’ün 07.09.1960 tarihinde satış işlemleri için .... Tapu Müdürlüğüne talepte bulundukları, bunun üzerine .... Tapu Müdürlüğünün satışı talep edilen taşınmazın tespit durumunun bildirilmesi yönünde .... Kadastro Müdürlüğüne 07.09.1960 tarihli yazıyı
-2-
2017/8036 - 2018/253
yazdığı, anılan belgenin üzerine .....Kadastro müdür yardımcısının 08.09.1960 tarihli imzasıyla ... Birliği zabıt katibi İbrahim’e ait notunun el yazısıyla yazıldığı, ....’ün 12.09.1960 tarihli dilekçe ile tapu kaydına tutunarak 1548 sayılı parselin kadastro tespitine itiraz ettiği, 15.09.1960 tarihinde tapuda resmi satışın yapıldığı, 15.09.1960 tarih 6 sıra nolu tapu kaydının ... adına oluştuğu, bunun üzerine kadastro müdürlüğünce 1548 sayılı parselin kadastro tespit tutanağının aslının malik ve tapu bölümlerinin üzeri kırmızı kalem ile çizilip tarih yazılmaksızın 15.09.1960 tarih 6 sıra nolu tapu kaydı uygulanarak tespit maliki olarak ...’ün isminin yazıldığı, 04.02.1961 - 06.03.1961 tarih aralığında askı ilanının yapıldığı, tutanak aslının 07.03.1961 tarihinde kadastro mahkemesine gönderildiği,...Arazi Kadastro Mahkemesinin 1961/18 Esasına kayıt edildiği, ancak kadastro tespit tarihinden önce ...."ün 01.06.1956 tarihli dilekçe ile tapu kaydı ve zilyetliğe dayanarak .... aleyhine .... Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali tescil davası açtığı, .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.03.1958 gün 1956/348 E. - 1958/125 K. sayılı kararıyla tapu iptali ve tescil davasının .... Gezici Arazi Kadastro Mahkemesine devredildiği, aktarılan ve devredilen davalar birleştirildikten sonra Pendik Kadastro Mahkemesinin 2002/10 E. - 2007/9 K. sayılı kararıyla Hatice Göngör"ün dayandığı tapu kaydının 1548 sayılı parselin 350 m² yüzölçümlü kesimini kapsadığı, Ali Vehbi Ekmekçioğlu tarafından açılan yüzölçüm artırılması davası sonucu ...."ün tapusunun kapsamında kalan ve zilyetliğinde bulunan alanları Ali Vehbi Ekmekçioğlu’nun adına tescil ettirdiği gerekçesiyle 1548 sayılı parselin fen bilirkişi tarafından düzenlenen 22.09.2004 tarihli krokili raporda (A) ile işaretlenen 350 m² yüzölçümlü kesiminin .... mirasçıları adlarına tapuya tesciline, kalan bölümünün tespit gibi .... adına tesciline karar verildiği, Aysel Dürüst Güçbilmez’in temyiz itirazlarının Dairenin 2008/14452 E. - 2009/3897 K. sayılı ilamıyla reddedilerek 1548 parsele ilişkin hükmün onandığı, yine karar düzeltme isteğininde Dairenin 04.03.2010 gün ve 2010/2306 E.- 2010/2780 K. sayılı kararıyla reddedildiği, bunun üzerine Aysel Dürüst Güçbilmez’in 29.04.2011 tarihli dilekçe ile eldeki tazminat davasını açtığı anlaşılmaktadır..
Çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 5602 sayılı Kanunun 25. maddesinde “Kadastro Müdürü kadastro işine başlamadan önce mahalli mahkemelerde bu konu ile ilgili olarak açılmış davaların birer listesini alır ve birlikleri itibariyle tasnif ederek kadastro teknisyeni tarafından tutanakları verildiğinde bu davaların hükme bağlanıp kesinleşmesine kadar taalluk eyledikleri gayrimenkullerin sicile geçmemesini sağlar ."
Aynı Kanunun 39. maddesinde ise “Birliklerde kadastroya başlandıktan sonra her türlü akit ve tescil işlemleri tapu idarelerince yapılır. Ancak tapu sicil muhafız ve memurunun üzerinde muamele yapacağı gayrimenkullerin o esnadaki kadastro tespit ve kayıt durumunun kadastro müdüründen sorulması, alacağı cevap ve malumata göre işlem yapması lazımdır” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. - 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazın mülkiyetinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazın değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise
değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tarihinden ve davacının kayden satın aldığı tarihten önce .... tarafından 01.06.1956 tarihinde açılan .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/348 Esas sayılı mülkiyete ilişkin tapu iptali ve tescil davası bulunmakta olup, anılan davada 04.03.1958 tarihinde .... Gezici Arazi Kadastro Hakimliğine devredildiğine, genel arazi kadastrosu sırasında 1548 parsel sayılı taşınmazın davacının kayden satın aldığı İbrahim Üresin adına 11.06.1959 tarihinde tespit edildiğine, bu tespite de ....’ün 12.09.1960 tarihli dilekçe ile tapu kaydına tutunarak itiraz ettiğine, ...’ün 07.09.1960 tarihinde 1548 sayılı parselin satış işlemleri için .... Tapu Müdürlüğüne talepte bulunduklarına, bunun üzerine .... Tapu Müdürlüğünün satışı talep edilen taşınmazın tespit durumunun bildirilmesi yönünde .... Kadastro Müdürlüğüne 07.09.1960 tarihli yazıyı yazdığına göre Kadastro Müdürlüğünce bu yazı ilgi tutularak .... Tapu Müdürlüğüne cevap verilip verilmediğinin, satış işleminden önce .... tarafından açılan davanın ve 12.09.1960 tarihli tespite itiraz dilekçesinin davacı ... Dürüst Güçbilmez’e tebliğ edilip edilmediğinin, bu işlemlerden davacının haberdar olup olmadığının araştırılması, davacının çekişmeli taşınmazı satın aldığı tarihte yürürlükte bulunan 5602 sayılı Kanunun 25 ve 39. maddeleri de gözetilerek TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminat hakkının bulunup bulunmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de; Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3 E. -1998/1 K. sayılı kararı uyarınca tapusu iptal edilen taşınmazın arsa vasfında olup olmadığının araştırılması, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken çekişmeli taşınmazın soyut olarak arsa niteliğinde olduğu açıklanıp emsal incelemesi ve kıyaslaması da yapılmaksızın ekonomik özellikleri itibariyle dava tarihindeki değerinin tespit edildiği bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi de usûl ve kanuna aykırıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 18/01/2018 günü oy birliği ile karar verildi.