Esas No: 2017/857
Karar No: 2021/7236
Karar Tarihi: 27.05.2021
Danıştay 6. Daire 2017/857 Esas 2021/7236 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2017/857
Karar No : 2021/7236
KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
BULUNAN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Altıncı Dairesinin 17/10/2016 tarih ve E:2016/45, K:2016/5673 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında yol ve park alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 1.541.828,30-TL zararın, davanın açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Mahkemelerince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; dava konusu taşınmazın ilk kez 01/02/1989 tarihli uygulama imar planında yol ve park alanı olarak ayrıldığı, taşınmazın … hissesinin davacıya ait olduğu ve taşınmaz üzerinde davacı adına kayıtlı ev bulunduğu, taşınmazın 2981 sayılı İmar Kanunu'nun uygulanması sonucu oluşmuş kadastro parseli olduğu, taşınmazın toplam 1.319,49 m² olduğu, bunun 1.292,30 m2 lik kısmının ana arter niteliğinde olmayan yol ve 30.000 m²'den küçük park olarak planlandığı için bu kısımlar için ilçe belediyesince hukuken el atıldığı, taşınmazın değerinin hesabında 21.03.2003 tarihinde satışı yapılan, Melikgazi İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselin, gerçek alım satım rayicini yansıtması, özel amaçlı bir satış olmaması ve dava konusu taşınmaz ile benzer özellikler göstermesi yönü ile emsal alındığı, yapılan mukayeseli değerlendirme sonrası taşınmazın adli yargıda açılan dava tarihi olan 01/03/2013 tarihi itibariyle toplam (1.292,30 m² X 875,00TL/m² X davacının 1260/1319 hissesi) 1.080.182,52.-TL değerde olabileceğinin hesaplandığı, arsa üzerindeki muhdesatının değerinin de 60.435,13.-TL olmak üzere toplam tazminat tutarının 1.140.617,65.-TL olarak hesaplandığının belirtildiği, davacının mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı açık olduğundan; taşınmazın cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii, emsal satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle yapılan değerlendirme neticesi hesaplanan 1.140.617,65-TL maddi tazminatın adli yargıda dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın 1.140.617,65-TL'ye ilişkin kısmının kabulüne ve adli yargıda davanın açıldığı 01/03/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davalı idare tarafından esas yönünden, davacı tarafından ise esas ve vekalet ücreti yönünden yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule aykırı bulunmuş ve beş yıllık sürenin 2942 sayılı Kanuna 6745 sayılı Kanunun 34. maddesiyle eklenen Geçici 11. maddesi uyarınca, Ek-1. madde kapsamında kalan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarruf hakkı kısıtlanan taşınmazlar hakkında da bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayacağı ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan, ancak henüz karara bağlanmayan veya kesinleşmeyen davalara da bu madde hükümlerinin uygulanması gerektiğinden uyuşmazlığın esası hakkında karar verme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI : Dava konusu parselin uygulama imar planı kapsamında kısıtlandığı, mülkiyet hakkının ihlal edildiği, 2942 sayılı Kanunun geçici 11. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu ve anılan Kanun hükmünün iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine gidildiği ileri sürülerek Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Karar düzeltme isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin birinci fikrasının ilk cümlesi dışındaki kısımlarının ve Geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması karşısında Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Danıştay Altıncı Dairesinin 17/10/2016 tarih ve E:2016/45, K:2016/5673 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Dava, Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında yol ve park alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 1.541.828,30-TL zararın, davanın açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı Kanunun 04.07.2019 tarihli değişiklikle getirilen "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle, ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
" düzenlemesi yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
Aynı Kanunun 15. maddesinde ise; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur..." düzenlemesi yer almaktadır.
2942 sayılı Kanuna 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile eklenen Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.
Birinci fıkra uyarınca dava açılması hâlinde taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, mahkemece; bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya fiilen el konulduğu tarihteki nitelikleri esas alınmak suretiyle tespit edilir ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir.
Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılacak dava ve takiplerde, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara bu madde hükümleri, kesinleşen ancak henüz ödemesi yapılmayan kararlar hakkında ise geçici 6 ncı maddenin üçüncü, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca ayrılması gereken yüzde iki oranındaki ödenekler, yüzde dört olarak ayrılır. İlave olarak ayrılan yüzde iki oranındaki ödenekler, münhasıran bu ek madde ile geçici 11 inci ve geçici 12 nci maddeler kapsamında yapılacak ödemelerde kullanılır. Yapılacak ödemelerin toplam tutarının ilave olarak ayrılan ödeneğin toplamını aşması hâlinde, ödemeler, en fazla on yılda ve geçici 6 ncı maddenin sekizinci fıkrası hükmüne göre yapılır." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kanuna 6745 sayılı Kanunun 34. maddesiyle "Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar.
Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır.” hükmünü içeren Geçici 11. madde eklenmiştir.
... İdare Mahkemesinin E:… sayısına ve … İdare Mahkemesinin E:… sayısına kayıtlı dosyalarda, Geçici 11. maddenin; derdest olan davaların esası hakkında karar verilmesini engelleyici bir düzenleme olduğu, mülkiyet hakkı üzerindeki kısıtlamaların daha uzun sürmesine yol açtığı, yargı yetkisinin kullanılmasında genel hukuk ilkelerine uygun olmayan sınırlamalar getirildiği, bu sebeple ilgili kuralın mülkiyet hakkını, hak arama hürriyetini ve hukuk devleti ilkesini zedelediği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 9., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğundan bahisle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş, bu başvurular üzerine Anayasa Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 6745 sayılı Kanunun 34. maddesi ile eklenen Geçici 11. maddenin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararıyla da Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin birinci fikrasının ilk cümlesi dışındaki kısımların da Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının davaya konu taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı sabit olup, mülkiyet hakkı engellenen davacıya mülkiyetin bedele çevrilmesi yoluyla tazminat ödenmesi gerekmekle birlikte; tazminat istemine konu taşınmazın rayiç değerinin belirlenmesi için emsal taşınmaz olarak, dava konusu taşınmazın çevresinin imar durum özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan, imar planında aynı kullanım kararına tahsis edilmiş ve satışa konu olmuş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi gerekmektedir.
Tazminat miktarı belirlenirken, bilirkişi tarafından taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazdan kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedelinden düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi ittifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 05/07/2015 tarihli raporda; … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın emsal taşınmaz olarak esas alınmak suretiyle, dava konusu … ada, … parsel sayılı taşınmaz için değer tespiti yapıldığı, Kayseri Valiliği Kadastro Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısında, davaya konu parselin 2981 sayılı yasaya göre oluştuğunun ve davaya konu parselden 92,90 m² yol payı kesildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Ancak anılan yazıda belirtilen davaya konu taşınmazdan yapılan yol payı kesintisinin, düzenleme ortaklık payı kesintisi olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Davalı idare tarafından; … ada, … parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu taşınmazın özelliklerinin birbirinden farklı olduğu, … ada, … parsel sayılı taşınmazın kütle parsel olarak nitelenen bir taşınmaz olduğu, inşaat alanının normal imarlı parsellerin en az üç katı olduğu ve çok yüksek bedelle satıldığı belirtilerek … ada, … parselin emsal taşınmaz olarak esas alınamayacağı ileri sürülmektedir.
Dairemizin E:2017/525 sayılı dosyasının birlikte incelenmesi sonucunda; … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde 15 katlı konut inşa edildiği, davaya konu taşınmazın konumu, yakın çevresinin imar koşulları, yakın çevresindeki yapılaşma niteliği ve konut dokusu özellikleri dikkate alındığında … ada, … parselin emsal teşkil etmeyeceğinin belirtildiği görülmektedir.
İdare Mahkemesince, tarafların yargılama esnasında ileri sürdükleri uyuşmazlığın esasına ilişkin maddi olayların incelenerek açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Yargılama esnasında somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde, davayla doğrudan ilgili olan bu hususların Mahkeme tarafından açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bu itibarla; emsal taşınmaz olarak belirlenen … ada, … parselin, dava konusu taşınmazla aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan taşınmaz olmadığı iddia edildiğinden, anılan iddianın uyuşmazlığın esasına yönelik olduğu görüldüğünden açıklığa kavuşturulması amacıyla ek rapor alınması veya gerekli görülmesi durumunda aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulunca, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan hususların dikkate alınması suretiyle, davaya konu taşınmaz bedelinin tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Ayrıca; imar parseli olan taşınmazın emsal taşınmaz olarak belirlenmesi halinde, 2981 sayılı Kanun uygulaması esnasında, dava konusu taşınmazdan düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmamış ise, emsal taşınmazdan kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde, davaya konu taşınmaz bedelinden düşülerek taşınmazın gerçek bedelinin belirlenmesi gerektiğinden, dava konusu taşınmazın, 2981 sayılı Kanun uygulaması sonucunda oluşan parsel olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazdan 2981 sayılı Kanun uygulaması esnasında düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediği hususunun ilgili tapu müdürlüğü, kadastro müdürlüğü ile belediyeden araştırılarak, davaya konu taşınmazdan düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediği hususunun açıklığa kavuşturulması suretiyle, uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanun kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibarıyla talep edilen miktar için dava tarihinden itibaren, miktar artırım (ıslah) dilekçesiyle artırılan kısım için ise ıslah tarihinden itibaren hesaplanması gerekmektedir. Islah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle yasal faiz hesaplanması gerektiğinden, İdare Mahkemesince kabulüne karar verilen tazminat miktarının tamamına, davanın açıldığı 01/03/2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinde de hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 27/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.