17. Hukuk Dairesi 2016/4798 E. , 2019/842 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı, davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 22.07.2011 tarihinde, davalının sevk ve idaresindeki araçla karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkiline çarptığını, müvekkilinin kaza nedeniyle ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu raporunda %30 oranında sakat kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 22.12.2015 tarihinde maddi talebini toplamda 24.966,86 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 24.966,86 TL maddi ve 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Yargılamaya hakim olan ilkelerden olan “taleple bağlılık ilkesi” 1086 sayılı HUMK"nın 74. maddesinde (6100 sayılı HMK m. 26) düzenlenmiş olup, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ve ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, kaza nedeniyle davacı müvekkilinin %30 oranında malül kaldığını belirterek bu maluliyet oranına göre karar verilmesini talep etmiştir.
Her ne kadar Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesi"nin 31.07.2015 tarihli raporunda davacının %40.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği belirtilmiş ise de, dava dilekçesinde maluliyet oranı %30 ile sınırlandırıldığı halde talep aşılarak davalının %40.2 malül olduğu kabul edilerek bu doğrultuda hazırlanan Adli Tıp raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Yine, davacı vekilince dava dilekçesinde ve bedel artırım dilekçesinde faiz başlangıç tarihi dava tarihi olarak talep edilmesine karşın Mahkemece faiz başlangıcının kaza tarihi olarak kabul edilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davalı vekili tarafından 21.04.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde tanık listesi sunulmuş, mahkemece 17.07.2014 tarihli ön inceleme duruşmasında tanık listesinin sunulması ve delil avansı yatırılması için taraflara süre verilmiş, davalı vekilince 24.07.2014 tarihinde delil avansı yatırılmış, aynı celse kurulan keşif ara kararında taraf tanıklarının hazır edilmeleri halinde keşifte dinlenilmelerine karar verilmiş, 11.09.2014 tarihli keşifte davalı tanıkları hazır edilmediğinden davacı tanıkları dinlenilmiş, yerel mahkemece davalı tanıklarına davetiye tebliğ edilmemiş, bu nedenle duruşmalarda da davalı tanıkları dinlenilmemiştir. Davalının savunma ve ispat hakkını etkin biçimde kullanmasını teminen, dinlenilmesini talep ettiği tanıkları dinlenilmeksizin, eksik inceleme ile karar verilmesi de bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.