Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/743
Karar No: 2019/2717

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/743 Esas 2019/2717 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/743 E.  ,  2019/2717 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA


    Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/12/2016 tarih ve 2015/84 E. - 2016/406 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 09/11/2017 tarih ve 2017/932-2017/1007 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili şirketin kurucu ortağı ...’nın 10.08.1987 tarihinden itibaren "Işıkoğulları Baklavacısı" adı altında ticari faaliyetine başladığını, 1989 yılından itibaren ise "... Gaziantep Işıkoğulları Pazarlama" unvanı ile devam ettiğini, 1993 yılında unvanını “... Gaziantep Işıkoğulları Baklavacısı” olarak değiştirdiğini, bu suretle "IŞIKOĞULLARI" ibaresini 1987 yılından bu yana aralıksız kullandığını, ibarenin asıl yaratıcısının ve öncelik hakkı sahibinin müvekkili şirketin kurucu ortaklarından ... olduğunu, davalı gerçek kişinin ise ...’nın yanında 1990 yılının 2. ayından 1997 yılına kadar sigortalı olarak çalıştığını, 08.05.1997 tarihinde ...’nın davalı ve Dursun Kurtkayası ile birlikte davacı şirketi kurduklarını, "IŞIKOĞULLARI" markasının ... tarafından müvekkili şirkete sermaye olarak konulduğunu, şirketin 1997-2006 yılları arasında üç ortaklı olarak faaliyet gösterdiğini, 02.05.2006 tarihinde alınan karar ile davalının şirketteki hisselerini ...’na devrederek ortaklıktan ayrıldığını ve 03.05.2006 tarihinden itibaren müvekkili şirkette sigortalı olarak çalışmaya başladığını, 29.05.2008 tarihli vekaletname ile müvekkili tarafından her türlü işlemi yapmak üzere vekil tayin edildiğini, bu vekaleti sırasında 26.03.2012 tarihinde şirketin haberi olmadan, kötü niyetli olarak “Işıkoğulları Pastaneleri” markasının kendi adına tescili için diğer davalı Kuruma başvuru yaptığını, bu durumun öğrenilmesi üzerine 28.02.2013 tarihinde vekillikten azledildiğini ve işten çıkarıldığını, davacı şirketin kurucu ortaklarından ...’nın önce şahıs şirketi olarak daha sonra da müvekkili şirket eliyle "IŞIKOĞULLARI" ibaresini kullandığını ve ayırt edici hale getirdiğini, davalı şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra da müvekkili şirketin bu ibareyi kullanmaya devam ettiğini, davalı gerçek kişinin söz konusu markanın müvekkili şirkete ait olduğunu bilerek, sadecebelirli bir süre şirkette ortak olmasından yararlanarak ve müvekkilinin güvenini kötüye kullanarak vekil sıfatı ile hareket ettiği bir zamanda kötü niyetle tescil başvurusunda bulunduğunu, açıklanan nedenlerle başvuruya yaptıkları itirazın kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu ileri sürerek, TPMK YİDK"nın 2014-M-16369 sayılı kararının iptaline ve tescil edilmesi halinde söz konusu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, YİDK kararının iptali talebinin reddedilmesi halinde ise hükümsüzlük talebi yerine marka tescil edilmiş ise 556 sayılı KHK’nın 17. maddesi uyarınca markanın müvekkili şirkete devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı TPMK vekili, iptali istenilen kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvurunun kötü niyetli olduğunun ispat edilemediğini, davacının ticaret unvanı ile başvuru arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı gibi davacının ticaret unvanına bir zarar verilmediğini, bu sebeple 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesi koşullarının oluşmadığını, davacının söz konusu markayı aktif ve yoğun biçimde kullanarak bilinilirlik kazandırdığı ve markanın doğrudan davacı ile ilişkilendirildiği iddiasının ispatlanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Diğer davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, Işıkoğulları Pastanesi’nin 1980’li yıllarda Mehmet Işık tarafından kurulup yıllarca faaliyet gösterdiğini, 1990 yılında Mehmet Işık tarafından “Işıkoğulları” ibaresinin marka olarak tescil edildiğini, ...’nın 1989 tarihinde kurduğu "... Gaziantep Işıkoğulları Pazarlama" unvanlı işyerinin 1993 tarihinde kapatıldığını, bundan sonra ..."nın ticari faaliyetinin olmadığını, iş yerinin Dursun Kurtkayası tarafından devralınıp işletildiğini ve müvekkilinin baştan itibaren pastaneye gizli ortak olduğunu, gerek emek gerekse sermaye desteği verdiğini, 1997 yılında müvekkili ile birlikte ... ve Dursun Kurtkayası"nın davacı şirketi kurduklarını, Dursun Kurtkayası’nın yönetici olarak belirlendiğini ve mevcut pastanenin sermaye olarak şirkete konulduğunu, müvekkilinin de 1999 ile 2006 tarihleri arasında şirketin yöneticiliğini yaptığını, 2006 yılında müvekkilinin şirketteki hisselerini, Mut Yolu ve Kasaba Şubelerinin isim hakkının kullanımı ile birlikte kendisine verilmesi karşılığında nakit ödenmeksizin devrettiğini, bu şubeleri devraldığı şekli ile kullanmaya devam ettiğini, bu şubeleri yönetmek üzere müvekkiline vekalet verildiğini, bugüne kadar bu şubeleri isim hakkı ile birlikte kullanmasına davacı tarafça bir itirazda bulunulmadığını, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, müvekkilinin işyerini eşine devretmesi üzerine marka haklarını korumak için 2012 yılında marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin sermaye ve yoğun emeği ile herkesten çok markanın sahibi olduğunu, erken emekli olmak için müvekkilinin şirketin çalışanı olarak gösterildiğini, müvekkili başvurusunun 20.02.2013 tarihinde tescil edildiğini, bundan yaklaşık bir ay sonra 19.03.2013 tarihinde re’sen tescilin iptaline karar verildiğini, marka tescil edildikten sonra TPMK’nın marka tescilini geri alma yetkisinin bulunmadığını ancak TPMK"nın marka tescil işlemini geri alarak davacının itirazını değerlendirdiğini, dolayısıyla açılan işbu davanın süresinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; tüm dosya kapsamına göre, davacının tescilli ve/veya tanınmış markasının bulunmadığı, bu sebeple YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin somut olayda uygulanabilirliğinin olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca dava konusu marka işareti üzerinde YİDK kararının iptali talebi yönünden davacının öncelikli ve üstün hakkının ispatlanamadığı, hükümsüzlük talebi yönünden ise çekişmeli mal ve hizmetlerden 30. sınıfta yer alan “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar” ile 43. sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Pastane hizmetleri” için davacının önceki tarihli fiili kullanıma dayalı öncelikli ve üstün hakkının bulunduğu, belirtilen mal ve hizmetler yönünden 8/3 hükmü uyarınca davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesi uyarınca ise YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük yönünden davalının marka başvurusu kapsamındaki “43. sınıf: Geçici konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil).” haricindeki çekişmeli tüm mal ve hizmetler yönünden davacının öncelikli ve üstün hakkının bulunduğu, dolayısıyla bu hizmetler haricindeki çekişmeli tüm mal ve hizmetler açısından 8/5 hükmü uyarınca YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği, davalının marka başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 8/2 ve 35. maddeleri anlamında yetkisiz temsilci tarafından yapılan kötüniyetli bir başvuru olduğu, bu durumun çekişmeli tüm mal ve hizmetler açısından YİDK kararının iptalini ve davalı markasının hükümsüzlüğünü gerektirdiği, çekişmeli tüm mal ve hizmetler bakımından dava konusu YİDK kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğü koşulları oluştuğundan, 556 sayılı KHK’nın 17. maddesi kapsamında bir değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 2014-M-16369 sayılı kararının iptaline, davalı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
    Karara karşı davalı kurum vekili ve ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı kurum vekili ve ... vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı kurum vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 08/04/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi