5. Ceza Dairesi 2019/5780 E. , 2019/10422 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet (sanıklar ..., ..., ... hakkında tefecilik suçundan), beraat (sanıklar ..., ..., ..., ... hakkında dolandırıcılık suçundan)
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
12/10/2010 tarihli duruşmada şikayetçilerden ..."ın sanıklardan ... ve ..., ..."ın ise sanık ... yönünden kamu davasına katılmasına karar verildiği nazara alınarak, kamu davasına katılmadıkları sanıklar hakkında verilen hükümler yönünden temyiz hakları bulunmadığından katılanlar vekilinin katılan ... adına sanıklardan ... ve ..., katılan ... adına sanıklardan ..., ... ve ... haklarında dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz talebinin CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİYLE, incelemenin katılanlar vekilinin katılan ... adına sanıklar ... ve ..., katılan ... adına sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan verilen beraat, sanıklar ... ve ... müdafilerin ve sanık ..."nin tefecilik suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanıklar ... ve ... hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklara yüklenen dolandırıcılık suçunun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e maddesine göre 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımını kesen son işlem olan 12/10/2010 tarihli sorgu ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği, zamanaşımını kesen başkaca sebebin de bulunmadığı anlaşıldığından hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri gereğince sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
Sanıklar ... ve ... hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TCK"nın 53/1. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararı doğrultusunda uygulanmasının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Her bir sanığın aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti ile kendisi için yapılan yargılama giderlerinden ayrı ayrı sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden, mahkum olan sanıklardan eşit olarak tahsiline karar verilmek suretiyle CMK"nın 326/2. maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca, yargılama giderlerine ve vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasında yer alan "mahkum olan sanıklardan eşit olarak" şeklindeki ibarelerin "mahkum olan sanıklardan paylarına düşen oranda ayrı ayrı alınarak" şeklinde değiştirilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Sanık ... hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Haklarındaki mahkumiyet hükmü onanan diğer sanıklardan kazanç karşılığı ödünç para alan suçtan zarar görenlerin karşılığında çek verdikleri, sanık ..."in ise ciro yoluyla devraldığı çekleri icraya koyduğu şeklinde sübut bulan somut olayda; kazanç karşılığı ödünç para verilmesiyle tamamlanan tefecilik suçunda TCK"nın 39. maddesindeki açık düzenleme uyarınca, suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştirmeyen, ancak suç işlemeye teşvik eden veya suç işleme kararını kuvvetlendiren veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat eden, suçun nasıl işleneceği hususunda yol gösteren veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlayan, suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştıran kimselerin "suça yardım eden" olarak sorumlu tutulabilecekleri ve bu itibarla suçun tamamlanmasından sonra yukarıda anlatılan fiili gerçekleştirdiği kabul edilen sanığın eyleminin suça iştirak niteliğinde olmadığı gözetilerek beraatine karar verilmesi yerine yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hakkında mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19/06/2007 tarihli ve 2007/10-108 Esas, 2007/152 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin sanık ... hakkında adli para cezasının alt sınırın üzerinde 100 gün olarak tayin edilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı iptal Kararının Resmi Gazete"nin 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Her bir sanığın aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti ile kendisi için yapılan yargılama giderlerinden ayrı ayrı sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden, mahkum olan sanıklardan eşit olarak tahsiline karar verilmek suretiyle CMK"nın 326/2. maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ..."nin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 06/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.