2. Hukuk Dairesi 2008/17405 E. , 2009/21260 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kütahya Aile Mahkemesi
TARİHİ :23.06.2008
NUMARASI :Esas no:2008/24 Karar no:2008/424
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Tefhim edilen kısa kararda, müşterek çocuk İ.’ın velayetinin davalı babaya bırakılmasına, çocuk ile anne arasında şahsi ilişki tesisine ve taraflar arasında düzenlenen 21.05.2008 tarihli protokolün tasdikine karar verildiği halde, sonradan yazılan gerekçeli kararda müşterek çocuğun velayetinin anneye bırakılması, baba ile çocuk arasında protokole aykırı şekilde kişisel ilişki tesisi çelişki oluşturulmuştur.
Hukuk Usulü muhakemeleri Kanununun 381/2. maddesi uyarınca kararın tefhimi 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlışta olsa buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Tefhim edilen kararla gerekçeli karardaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. O halde mahkemece yapılacak iş 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibarettir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.09.12.2009
KARŞI OY YAZISI
Tarafların anlaşmalı olarak (TMK m. 166 f. III) boşanmalarına karar verildiği ve hükmün anlaşmalı boşanmanın “fer’i hükümlerinde oluşan çekişme” sebebiyle temyiz edildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda görüş birliği vardır.
Çekişme nedir?;
Değerli çoğunluk, anlaşmalı boşanma davalarında “boşanmanın fer’i hükümlerinde” oluşan bozmaya yönelik temyiz sebebinin hükmün tamamını sakatlamadığı ve hükmün boşanma bölümünün fer’i hükümlere yönelik temyiz davasına rağmen kesinleştiği düşüncesindedir.
Anlaşmalı boşanma davası diğer boşanma davalarından “farklı özellikler” taşımaktadır.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Görüldüğü üzere anlaşmalı boşanma davalarında hâkimin;
-Tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi,
-Boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması,
-Tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapması durumunda bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur.
Açıklanan koşullarda oluşan herhangi bir çekişme/temyiz hükmün “tamamını” sakatlayacağından anlaşmalı boşanma davalarında hükmün “bir bölümünün kesinleştiğini” düşünmek anlaşmalı boşanma davasının doğası ile bağdaşmaz. Başka bir anlatımla boşanmanın “fer’i hükümlerinde oluşan sakatlığa/çekişmeye/temyize rağmen tarafları “anlaşmalı” boşanmış kabul etmek mümkün değildir.
Temyiz davacısının temyiz dilekçesinde boşanmanın “fer’i hükümlerinde anlaşamadıklarını açıkça bildirmesine rağmen “anlaşma varmış” gibi kabulde bulunan değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılma olanağım yoktur.