Esas No: 2017/1729
Karar No: 2021/2551
Karar Tarihi: 28.05.2021
Danıştay 7. Daire 2017/1729 Esas 2021/2551 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/1729
Karar No : 2021/2551
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Asıl borçlu … Kimya Ar-Ge İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2011 yılı hesaplarının incelenmesi sonucunda düzenlenen vergi tekniği ve vergi inceleme raporlarıyla şirketin 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 8. maddesinde düzenlenen tecil-terkin uygulamasından yararlanamayacağının tespit edildiği, tecil işlemlerinin iptal edilmesi nedeniyle 2011/Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Ekim, Kasım dönemlerine ait beyannameler kapsamında tecili gereken özel tüketim vergilerinin asıl borçludan da tahsil edilemediğinden bahisle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesi uyarınca şirket ortağı sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, uyuşmazlığın beyana dayalı olarak tahakkuk ettirilerek tecil ve terkin edilen özel tüketim vergilerinin, uygulamadan haksız yararlanıldığından bahisle aranmasından doğduğu, bu amaçla asıl borçlu şirket hakkında cezalı tarhiyat yapıldığı gibi, hem asıl borçlu şirket hem de ikinci derecede sorumlu kanuni temsilcisi ve ortakları adına ödeme emirleri düzenlendiği belirtilmiş ise de; davalı idarece dava konusu ödeme emri ile istenen özel tüketim vergilerinin, ilk olarak asıl borçlu şirket adına düzenlenmiş ihbarnamelerle istendiği ve tahakkuk ettiği halde vadesinde ödenmemesi nedeniyle amme alacağı vasfını kazandığı hususlarının somut herhangi bir belge sunulmak suretiyle ispat edilemediği, bu itibarla, yasada belirtilen yöntemle asıl borçlu adına tahakkuk ettirildikten sonra amme alacağı vasfı kazandığı davalı idarece ortaya konulamayan amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davalı idarece dosyaya ibraz edilen belgelerden, asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin kanuni temsilci …'in "… Mahallesi … Sokak N:… …-BURSA" adresinde, muhatabın adresten nakilsiz ayrıldığı gerekçesiyle tebliğ edilemediği, bu hususta muhtar nezdinde 25/02/2015 tarihli tutanağın düzenlendiği, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin tebliğinden önce Gelir İdaresi Başkanlığının sistemi üzerinden mal varlığı araştırması yapılarak, asıl borçlu adına kayıtlı herhangi bir taşıt ve taşınmaza rastlanmadığı ve bu hususta 03/04/2015 tarihli tutanağın düzenlendiği, akabinde asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin 16/10/2015 tarihinde vergi dairesi ilan panosunda ilana çıkarıldığı, bir ay sonra tebliğ edilmiş sayılarak ödenmeyen amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceğinden bahisle asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin tebliğinden önce şirketin kanuni temsilcisi sıfatıyla ... ve ... ile şirket ortağı sıfatıyla davacı adına 24/06/2015 tarihli ödeme emirlerinin düzenlendiği, bu durumda, asıl borçlu şirket açısından kesinleşmeyen amme alacağının tahsili amacıyla şirketin kanuni temsilcileri adına yapılan takipler de sonuçlanmadan şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlendiği anlaşılan ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmediğinden, sonucu itibarıyla yerinde olan Mahkeme kararına yönelik istinaf isteminde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının ortağı olduğu asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen raporlar uyarınca tesis edilen işlemlerin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2…. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 28/05/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz başvurusu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesi uyarınca şirketin ortağı olan davacı adına düzenlenen ödeme emrini iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Kanundaki terimler" başlıklı 3. maddesinde, tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Limited şirketlerin amme borçları" başlıklı 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen ve kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları; 55. maddesinde ise, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, onbeş gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, asıl borçlu şirket adına yapılan takip neticesi malvarlığı araştırması yapılarak menkul ve gayrimenkul mal varlığının olmadığı, amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılmakla şirket ortağı olan davacı adına sermaye hissesi oranında düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabul edilerek istinaf dairesinin kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.