20. Hukuk Dairesi 2016/2583 E. , 2018/244 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili mahkemeye sunduğu 12/08/2014 harç ve havale tarihli dava dilekçesinde; Gömeç ilçesi, Ulubeyler köyü 244 ada 96 parsel sayılı taşınmazı tapu kaydının müvekkili adına tapuda kayıtlı iken, Gömeç Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/367 E. - 2003/448 K. sayılı dosyası üzerinden Hazine tarafından müvekkil aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda tapu kaydının kayalık, taşlık niteliğinde tarım dışı alan içerisinde kalması nedeniyle, bedeli ödenmeksizin iptal edilerek Hazine adına tapuya tescil edildiğini, bu karar kesinleştikten sonra Hazine hakkında Medenî Kanununun 1007. maddesine dayanılarak tazminat istemli Balıkesir İdare Mahkemesine dava açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini ve bu kararın Danıştay tarafından onandığını, bu nedenle bu davayı açtıklarını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL"lik zararın iptal kararının kesinleştiği 13/01/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Daha sonra davacı vekili 15/06/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri olan 33.000.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın MK"nın 1007. maddesine göre açılmış bir tazminat davası olduğunu, zarardan davalının sorumlu tutulabilmesi için zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olması gerektiğini, olayda tapu sicilinin tutulmasından önce veya sonra bir yanlışlık yapılmadığını, istenilen tazminat miktarının da çok yüksek olduğunu, davacı yanın taşınmazları dava dışı 3. kişilerden aldığından davanın reddini talep etmiştir. Hazine vekili ıslah dilekçesine karşı süresinde verdiği cevabında ise ıslah talebini kabul etmediklerini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirtmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 33.000.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile kısmen hükmen iptali nedeniyle 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu ....köyü 244 ada 96 parsel sayılı 32.591,53 m² yüzölçümündeki tarla niteliğindeki taşınmaz, 3402 sayılı Kanuna göre 1999 tarihinde yapılan genel arazi kadastrosunda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiş, davacı taşınmazı güven ilkesine dayalı olarak 22/06/1999 tarihinde satın almış ve adına tescil edilmiştir.
Dosyaya getirtilen tapu kayıtları ile belgelerin ve kesinleşmiş ilâm örneklerinin incelenmesinde; dava konusu taşınmazın tapu kaydının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/367 E. - 2003/448 K. sayılı kararı ile taşınmazın taşlık ve kayalık olması sebebiyle iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın taraflarca temyiz edilmediğinden 13/01/2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Eldeki dava 12/08/2014 tarihinde açılmıştır. Tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararı 13/01/2005 tarihinde kesinleştiğine göre davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesinde belirtilen 10 yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece davanın kabulü ile 33.000.-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de hüküm dosya kapsamına uygun değildir. Şöyle ki; 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin varlığının kabulünde; tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğu; mülkiyetin sona erdiği veya mülkten yararlanma hakkına açık ve kesin müdahalenin gerçekleştiği; somut olayda, taşınmazın taşlık kayalık olması sebebiyle tapu kaydının iptaline dair verilen kararın kesinleştiği tarihte başlar. Bu durumda, taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihi değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğumuna yol açan kararın kesinleştiği 13/01/2005 tarihi esas alınmalıdır.
Tazminat miktarı belirlenirken önemli olan bir diğer konu, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliğinin tespiti olup, arazi niteliğindeki taşınmazlarda; başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlarda ise emsal karşılaştırması yapılarak tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı hesaplanır. Gerçek zarar ne kadarsa, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı).
Somut olayda, dava konusu taşınmazın arazi olduğu hususunda taraflar arasına bir uyuşmazlık bulunmadığına göre mahkemece arazi değerlendirilmesi doğru ise de taşınmazın dava tarihindeki değerini belirleyen bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle karar verilmiş olması doğru değildir.
Bundan ayrı, dava dilekçesinde "şimdilik" kaydıyla 10.00.-TL değer gösterilerek kısmî dava açıldıktan sonra, 15/06/2015 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile dava değeri 33.000.-TL olarak ıslah edilmiş, böylece alacağın saklı tutulan diğer bölümü ıslah yolu ile asıl davaya dahil edilmiştir. Ancak; tapu kaydının iptaline dair verilen hükmün kesinleştiği 13/01/2005 tarihi ile ıslah tarihi arasında TMK"nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davaları için uygulanan 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş ve Hazine; ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Bu durumda mahkemece, ilk dava değeri ile bağlı kalınarak karar verilmesi gerekirken, süresi geçtikten sonra yapılan ıslaha değer verilerek hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.
O halde mahkemece, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda, tapu iptali kararının kesinleştiği 2005 yılına ait ürün maliyet ve verim cetvelleri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilerek net gelir yöntemine göre ve tapu iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibarıyla taşınmazda meydana gelen gerçek zarar miktarı belirlenmeli ve ilk dava değeri ile bağlı kalınarak karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 18/01/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.