7. Hukuk Dairesi 2014/14720 E. , 2015/267 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Çorum 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 24/06/2014
Numarası : 2013/370-2014/264
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı, 08/12/2000-27/01/2009 tarihleri arasında davalı idarenin alt işverenlerinde aralıksız olarak bilgisayar operatörü olarak çalıştığını, iş akdinin davalı şirket tarafından haksız ve geçersiz şekilde feshedildiğini bildirerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında zamanaşımı savunmasının süresinde yapılıp yapılmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7"nci maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447"inci maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı yasanın 316 ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir.
Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def"i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde 319"uncu madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zamanaşımı definin iler sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Cevap dilekçesinde zamanaşımı def"i ileri sürülmemiş ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı def"i davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def"ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Zamanaşımı def"inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür. (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K).
Somut olayda, bilirkişi tarafından davacının fazla mesai ücreti zamanaşımı dikkati alınmak suretiyle hesaplanmış ve mahkemece bu rapor esas alınarak hüküm altına alınmıştır. Dosya incelendiğinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı dava dilekçesinin davalı S.. B.."na ve diğer davalı ... Ltd.Şti."ye aynı tarihte, yani 02.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davalı S.. B.. 15.05.2013 havale tarihli cevap dilekçesi ile zamanaşımı savunmasında bulunmuş, bunun üzerine davacı vermiş olduğu 07.06.2013 havale tarihli dilekçe ile davalının süresinde yapılmayan zamanaşımı savunmasına muvafakatları olmadığını bildirmiştir. Yine diğer davalı Alfa Ltd.Şti. 10.05.2013 tarihli “zamanaşımı yönünden dosyayı ıslahımız” başlıklı dilekçe ile zamanaşımı savunmasında bulunmuş, davacı aynı şekilde 28.05.2013 havale tarihli dilekçe ile davalının süresinde yapılmayan zamanaşımı savunmasına muvafakatları olmadığını bildirmiştir. Yukarıda detaylı şekilde açıklandığı üzere davalı Bakanlık süresi içerisinde zamanaşımı savunmasında bulunmamıştır. Diğer yandan 6100 sayılı HMK"nun 176"ncı maddesinde düzenlendiği üzere ancak süresi içerisinde yapılan usul işlemleri ıslah edilebilir. Davalı Alfa Ltd.Şti. süresi içerisinde cevap dilekçesi vermediğinden, bu davalının cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla zamanaşımı savunmasında bulunması mümkün değildir. Mahkemece tüm bu hususlar gözetilmeksizin davacının fazla mesai ücreti alacağının zamanaşımı dikkate alınarak hesaplama yapan hatalı bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle hüküm altına alınmış olması doğru olmayıp bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalı ... Ltd. Şti."ne yükletilmesine, davalı S.. B.. harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 21.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.