Esas No: 2021/2031
Karar No: 2021/2852
Karar Tarihi: 31.05.2021
Danıştay 10. Daire 2021/2031 Esas 2021/2852 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/2031
Karar No : 2021/2852
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İnşaat Sanayi Turizm Madencilik ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği / …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca yerine getirilmesi talebiyle yaptığı 10/10/2017 tarihli başvurunun reddine ilişkin Diyarbakır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığının … tarih ve … sayılı kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile, mahkeme kararının yerine getirilmemesi nedeniyle 25.000,00 TL manevi tazminatın 20/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline, terör eylemleri ve terörden kaynaklı güvenlik sorunları nedeniyle uğradığı maddi zararların karşılığı olarak şimdilik 175.000,00 TL maddi tazminatın 25/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin kararıyla; dava dosyasının incelenmesinden; Silvan Barajı İletim Kanalı 1. Kısım (Babakaya Tüneli + İletim Kanalı) Yapımı ve Silvan Barajı İletim Kanalı 1. Kısım (Babakaya Tüneli + İletim Kanalı) Güvenlik Tesisleri Yapımı işine ilişkin ihalelerin davacı şirket uhdesinde kaldığı, ilk iş için 05/07/2012, ikinci iş için 28/06/2013 tarihinde sözleşme imzalandığı, ilk ihaleye ilişkin olarak 16/07/2012 tarihinde yer teslimi yapıldığı, yer teslimi tarihinden itibaren BTÖ mensupları tarafından gerçekleştirilen eylemler nedeniyle işin yapılamadığı, en son 20/06/2014 tarihinde düzenlenen tutanakla şantiyenin kapatıldığı, belirtilen terör olayları nedeniyle oluşan, makine ve demirbaş amortisman kayıpları, kira ödemeleri, işçilik ödemeleri, şantiye genel giderleri, şirket merkezi yönetim giderleri, kar kaybı, biriken kıdem tazminatları ile kaçırılan araç, TMB parçaları ve diğer giderleri gibi zararların tazmini için muhtelif tarihlerde davalı idareye başvurulduğu, meydana gelen terör olayları sonucunda yapılan işlerin süreklilik arz edecek şekilde durması nedeniyle makine ve demirbaşların amortisman kayıpları, kira ödemeleri, işçilik ödemeleri, şantiye genel giderleri, şirket merkezi yönetim giderleri, kar kaybı, ödenen ve biriken kıdem tazminatları toplamı olmak üzere uğranılan zararların karşılığı olarak (20/06/2014 tarihine kadar olan zararlar için) 35.147.479,TL'nin 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması istemiyle yapılan 25/06/2014 tarihinde yapılan başvurunun, muhtemel zararlara ilişkin talebin 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceği, kaçırılan iş makinesi ve malzeme çadırına ilişkin zararın ise olayın 30/09/2012 tarihinde meydana gelmesi nedeniyle süreaşımı nedeniyle reddedilmesine yönelik Diyarbakır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı'nın … tarih ve … sayılı işleminin iptali ve şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesi istemiyle … İdare Mahkemesinin E:… esasına kayden dava açıldığı; yapılan yargılama sonucunda … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ile davanın reddine karar verildiği, anılan kararın itiraz incelemesi sonucu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K: … sayılı kararı ile '"davacı şirketin terör eylemleri nedeniyle uğradığını iddia ettiği ve 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmasını istediği zararlardan bir kısmının Kanun'un 7. maddesi kapsamında kaldığının anlaşıldığı'' gerekçesiyle bozularak dava konusu işlemin iptaline tazminat istemi hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davacı şirketçe anılan mahkeme kararlarının uygulanması talebiyle yapılan 10/10/2017 tarihli başvurunun reddi üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı, idarelerin mahkeme kararlarının gereklerini yerine getirmekle yükümlü olduğu; mahkeme kararlarının gerekçeleriyle birlikte bir bütün oldukları değerlendirildiğinde, mahkeme kararları yerine getirilirken gerekçelerinin dikkate alınacağı, bu gerekçeler doğrultusunda işlem tesis edilip eylemde bulunulacağı, uyuşmazlık konusu olayda; davacı şirketin anılan mahkeme kararlarının uygulanması talebi üzerine davalı idarece ilgili kurum ve kuruluşlardan bilgi ve belge temin edilmek suretiyle davacı şirket nezdinde bir zarar doğup doğmadığının araştırılması yoluna gidildiği; … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K: … sayılı kararı ile ''davacı şirketin terör eylemleri nedeniyle uğradığını iddia ettiği ve 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmasını istediği zararlardan bir kısmının Kanun'un 7. maddesi kapsamında kaldığının anlaşıldığı'' hususunun açıkça hüküm altına aldığı, gerek bakılan dava dosyası gerekse de aynı konuya ilişkin farklı tarihlere yönelik zarar bedellerine dair davacı şirketçe, Diyarbakır İdare Mahkemelerinde açılan dava dosyaları birlikte incelendiğinde; (örneğin ... İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyası); davalı idarece yapılması gerekenin mahkeme kararını gerekçesiyle bir bütün olarak değerlendirerek Kanun'un 7. maddesi kapsamında kalan zarar kalemleri tespit edilip bu zarar kalemlerinin tazmin etmek olduğu açık iken; mahkeme kararı şeklen uygulanmak suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı şirketin terör eylemleri ve terörden kaynaklı güvenlik sorunları nedeniyle uğradığı maddi zararların karşılığı olarak şimdilik 175.000,00 TL maddi tazminatın 25/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline yönelik talebine gelince; davalı idarece mahkeme kararı üzerine davacı şirkete ait defter ve belgeler, muhasebe kayıtları, harcamalara ilişkin fatura, dekont v.s gibi belgeler ve re'sen talep edilecek diğer belgeler incelenmek suretiyle bir değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verileceğinden; maddi tazminat talebi hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, Mahkeme kararının uygulanmaması nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca manevi tazminat talebine ilişkin olarak ise; manevi tazminatın, kişilik haklarının ihlali halinde meydana gelen eksilmenin, başka türlü giderim yolunun bulunmaması nedeniyle uğranılan manevi zararın kısmen de olsa giderilmesini sağlayan bir manevi tatmin aracı olduğu, Mahkeme kararının gereği gibi uygulanmadığı vak'a olarak ortada olmakla birlikte, olayda manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun ise ayrıca bir irdeleme gerektirdiği, tüzel kişilerin kişilik haklarını, saygınlık, ticari itibar, sosyal ilişkiler bakımından sahip olunan değer, diğer kurumlar nezdinde algılanış, mesleki çevrelerdeki konum, güvenilirlilik gibi değerlerin oluşturduğu, tüzel kişiliğin, saygınlığını yitirmesine, itibar kaybına uğramasına veya amaçlarını gerçekleştirmek bakımından zor duruma düşürülmesine yol açan hukuka aykırı tasarrufların manevi zarara yol açtığı kabul edilerek bu tür zararların tazmin edilmesinin idare hukukunun temel prensiplerinden olduğu, uyuşmazlık konusu somut olayda ise manevi tazminat verilmesini gerektiren bu koşullar gerçekleşmediğinden, davacı şirketin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; bakılan davada, davacının 10/10/2017 tarihli dilekçesi ile uygulanmasını istediği yargı kararının dava konusu işlemin iptaline, tazminat istemi hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K: … sayılı kararı olduğu, kararda " Olayda, davacı şirket tarafından başvuru dilekçesinde yakılan iş makinesi ve çadır nedeniyle tazminat isteminde bulunulmayıp kaçırılan araç ve TMB parçaları ile diğer zararların tazmininin istenildiği, şirket personeli tarafından kullanılan ve terör örgütü mensuplarınca kaçırıldığı ifade edilen araç ve TBM parçalarının kaçırılması ve sonrasında alıkonulmasına ilişkin olayların 13/05/2014 ve 16/05/2014 tarihlerinde gerçekleştiğinin davacı tarafından başvuru dilekçesinde belirtildiği, bu araçlara ilişkin ruhsat bilgileri ile Jandarma tutanaklarının eklendiğinin görüldüğü, bu haliyle bakıldığında kaçırılan araç ve TMB parçaları nedeniyle uğranılan zararın giderimi istemiyle 25/06/2014 tarihinde yapılan başvurunun 60 günlük süre içinde yapılmış olması nedeniyle söz konusu talebin süresi içinde olduğunun kabulü gerektiği, yine davacı şirketin terör eylemleri nedeniyle uğradığını iddia ettiği ve 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmasını istediği zararlardan bir kısmının Kanun'un 7'nci maddesi kapsamında kaldığı anlaşıldığından, komisyon tarafından, 5233 sayılı Kanun ve Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yönetmelik hükümleri ile kendisine verilen görev ve yetki uyarınca davacı şirketin, Silvan Barajı İletim Kanalı 1.Kısım (Babakaya Tüneli + İletim Kanalı) Yapımı İşi ve Silvan Barajı İletim Kanalı 1.Kısım (Babakaya Tüneli + İletim Kanalı) Güvenlik Tesisleri Yapımı işine ilişkin olarak terör olayları sebebiyle uğradığı ve Kanun kapsamında tazmini gereken bir zararının bulunup bulunmadığının detaylı bir inceleme ve araştırma yapılarak ve gerekirse bilirkişi görevlendirilmek suretiyle ortaya konulması ve varsa 5233 sayılı Kanun kapsamına giren zararlarının karşılanmasına karar verilmesi gerekirken, davacı şirketin başvurusunun kısmen süresinde yapılmadığı, kısmen de muhtemel gelir kayıplarının tazmini istemine yönelik olduğu ve 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bahisle eksik incelemeye dayalı olarak değerlendirilmesi sonucu reddedilmesinde ve davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır." gerekçesiyle hüküm kurulduğu, davacı şirketçe anılan mahkeme kararlarının uygulanması talebiyle yapılan 10/10/2017 tarihli başvurunun reddi üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı, Daire tarafından verilen … tarih ve E:…, K: … sayılı kararın Anayasa ve 2577 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yasama, yürütme organları ile idareyi bağladığı gibi kesinleşmiş mahkeme kararlarının Daire açısından da bağlayıcı niteliği bulunduğu, bu kapsamda kesinleşen önceki karar doğrultusunda idarece işlem tesis edilmesi gerektiği, bu kapsamda, davacının başvurusu üzerine idarece, mahkeme kararının gereğini yerine getirmek amacıyla harekete geçildiği bunun için bir takım inceleme ve araştırmanın gerektiği ancak, davacının kaçırılan araç ve TMB parçaları ile diğer zararlarına ilişkin hiçbir araştırma ve inceleme yapmadan oluşmuş bir zararın bulunmadığı gerekçesiyle davacı şirketin başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği, bu durumda, dava konusu işlemin iptaline ilişkin idare mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı, istinafa konu kararın dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmında davalı idarenin istinaf başvurusunun reddinin gerektiği, istinafa konu kararın, maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı kısmına ilişkin davacının ve davalı idarenin istinaf başvurusunun incelenmesinden; istinaf başvurusuna konu kararın ve dayandığı gerekçenin hukuka ve usule uygun olduğu, kararın kaldırılmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı, istinaf istemlerinin reddine, istinafa konu kararın, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin davacının istinaf başvurusunun incelenmesinden; hukuk devletinde hukuka saygılı ve bağlı bir idare tarafından, mahkeme kararlarının şeklen uygulanarak hukuken etkili, fiilen etkisiz kılınması amacıyla kendisine tanınan başka yasal olanakların kullanılması kabul edilemez bir durum olduğu gibi yargı kararına rağmen hareketsiz kalınarak eski uygulamaların devam ettirilmesi ve bu doğrultuda iptal edilen işlemle aynı doğrultuda yeni işlemler tesis edilmeye devam edilmesi veya yargı kararının Kanunla belirlenen süre içinde yerine getirilmemesinin hukuk devleti ilkesine aykırı davranış oluşturacağı ve idare açısından ağır hizmet kusuru olacağı, yargı kararı gereği idarece bir takım araştırma ve incelemeler yapılmasına ihtiyaç duyulması ve bu araştırma ve incelemenin teknik olarak 30 gün içinde yapılmasına olanak bulunmaması halinde idareye kararın uygulanması için 30 günden daha uzun bir süre tanınabileceği kuşkusuz ise de, bu sürenin hiç bir zaman kişilerin mülkiyet hakkının ihlali sonucu doğuracak kadar uzun olmasına olanak bulunmadığı gibi araştırma ve incelemenin bitmesinden itibaren de hiç bir şekilde 30 günlük sürenin aşılmaması ve değerlendirmenin öncelikle yapılarak yargı kararının gereğinin yerine getirilmesi hukuk devletine olan inancı güçlendireceği, bakılan davada; davacının kaçırılan araç ve TMB parçaları ile diğer zararlarına ilişkin hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadan dava konusu işlemin tesis edildiği, bu durumda idare tarafından yargı kararının gereklerinin yerine getirilmesinin gerektiği, davacının zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında giderimi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin Dairece iptal edilmesi üzerine, iptal kararının gereğine aykırı şekilde davacının kaçırılan araç ve TMB parçaları ile diğer zararlarına ilişkin hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadan dava konusu işlemin tesis edilmesi suretiyle karar gereklerinin yerine getirilmesinde anılan mevzuata ve hukuka uyarlık bulunmadığı, somut olayda, İdare Mahkemesince manevi tazminat verilmesini gerektiren şartların oluşmadığı gerekçesiyle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş ise de, davacı tarafından bu nedenle manevi tazminat istenilmeyip salt yargı kararının uygulanmaması nedeniyle manevi tazminat istenildiği, idarece karar üzerine davacının kaçırılan araç ve TMB parçaları ile diğer zararlarına ilişkin hiçbir araştırma ve inceleme yapılmayarak yargı kararının uygulanılmasından kaçınıldığı ve hukuka olan inancının sarsılmasına yol açıldığı, olayda ağır hizmet kusurunun bulunduğu ve salt bu nedenle takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1) Davacı şirket vekili tarafından; temyize konu kararın dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının onanması, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin kısımlarının hukuka aykırı ve yetersiz olduğu gerekçesiyle bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2) Davalı idare tarafından; temyize konu kararın maddi tazminata ilişkin kısmının isabetli olduğu, iptal ve manevi tazminata ilişkin kısımlarının ise usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davacı şirket vekili tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, davacı tarafın temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, tetkik hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla çıkarılan ve 27/07/2004 gün ve 25535 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar ve kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararların bu Kanunun kapsamı dışında sayılan durumlardan olduğu, “Karşılanacak zararlar” başlıklı 7. maddesinde ise, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararların, hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin, dava konusu ihale yapım işleri ve güvenlik tesisleri yapım işleri sebebiyle davadışı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile anlaştığı, bölgede meydana gelen terör olayları sebep gösterilerek her iki işinde süreklilik arz edecek şekilde durması üzerine davacı şirket tarafından, ilki 25/06/2014 tarihinde olmak üzere davacı şirkete ait makine ve demirbaş amortisman kayıpları, kira ödemeleri, işçilik ödemeleri, şantiye genel giderleri, şirket merkezi yönetim giderleri, kar kaybı, biriken kıdem tazminatları, kaçırılan araç, TMB parçaları için 5233 sayılı Kanun kapsamında Zarar Tespit Komisyonuna başvurulduğu, dava dosyasında bu ilk başvuruya ait dilekçe örneği bulunmadığı, Diyarbakır Valiliği Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … sayılı kararıyla başvurunun 5233 sayılı Kanun kapsamında olmadığı, kaçırılan iş makinesi ve malzeme çadırına ilişkin zararın ise süreaşımı nedeniyle incelenemeyeceği gerekçesiyle reddedildiği, davacı şirket tarafından söz konusu komisyon kararın iptali ve yukarıda belirtilen zararlarının tazmini için şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren faiziyle ödenmesi istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davanın, makine ve demirbaş amortisman kayıpları, kira ödemeleri, işçilik ödemeleri, şantiye genel giderleri, şirket merkezi yönetim giderleri, kar kaybı, biriken kıdem tazminatları ile ilgili zararların tazminine ilişkin kısmı açısından; 5233 sayılı Kanun'un 7. maddesi nazara alındığında, davacının ilgili madde kapsamında zararı bulunmadığı, davanın, kaçırılan araç, TBM parçaları ve diğer giderlere ilişkin zararın tazminine ilişkin kısmı açışısından; olayda, dava konusu işlemle, davacının iş makinesi ve malzeme çadırının yakılması ile ilgili zararının olayın 30/09/2012 tarihinde meydana gelmesi, olaydan bu tarihte haberdar olunmasına rağmen yasal 60 günlük süre geçtikten sonra yapılan başvurunun süre nedeniyle reddine karar verilmişse de, davacının iş makinesinin ve malzeme çadırının yakılması sonucu oluşan bir zarar tazmini isteminde bulunmadığı, bu durumun Mahkeme kayıtlarına 24/11/2014 tarihinde giren cevaba cevap dilekçesiyle davacı şirket vekilince de teyit edildiği, 25/06/2014 tarihli başvuru dilekçesinde, kaçırılan araç, TBM parçaları ile ilgili zarardan bahsedilmekte ise de, kaçırılan aracın hangi araç olduğu ve araca ilişkin zarar miktarı belirtilmediği gibi, TBM parçalarının nelerden ibaret olduğu, bu parçalara ilişkin birim zararın gösterilmediği, ayrıca diğer giderler gibi muğlak bir zarar kalemi oluşturulduğu görüldüğünden, davalı idare tarafından bu şekilde belirlenme imkanı olmayan ve terör veya terörle mücadele faaliyetleri sonucu gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirmesi mümkün olmayan zararların tazminine yönelik istemin reddi yolundaki dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı şirketin itirazı üzerine dosyayı inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile olayda, davacı şirket tarafından başvuru dilekçesinde yakılan iş makinesi ve çadır nedeniyle tazminat isteminde bulunulmadığı, kaçırılan araç ve TBM parçaları ile diğer zararların tazmininin istenildiği, şirket personeli tarafından kullanılan ve terör örgütü mensuplarınca kaçırıldığı ifade edilen araç ve TBM parçalarının kaçırılması ve sonrasında alıkonulmasına ilişkin olayların 13/05/2014 ve 16/05/2014 tarihlerinde gerçekleştiğinin davacı tarafından başvuru dilekçesinde belirtildiği, bu araçlara ilişkin ruhsat bilgileri ile Jandarma tutanaklarının eklendiğinin görüldüğü, bu haliyle bakıldığında kaçırılan araç ve TBM parçaları nedeniyle uğranılan zararın giderimi istemiyle 25/06/2014 tarihinde yapılan başvurunun 60 günlük süre içinde yapılmış olması nedeniyle söz konusu talebin süresi içinde olduğunun kabulü gerektiği, yine davacı şirketin terör eylemleri nedeniyle uğradığını iddia ettiği ve 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmasını istediği zararlardan bir kısmının Kanun'un 7. maddesi kapsamında kaldığı anlaşıldığından, komisyon tarafından, 5233 sayılı Kanun ve Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yönetmelik hükümleri ile kendisine verilen görev ve yetki uyarınca davacı şirketin, Silvan Barajı İletim Kanalı 1.Kısım (Babakaya Tüneli + İletim Kanalı) Yapımı İşi ve Silvan Barajı İletim Kanalı 1.Kısım (Babakaya Tüneli + İletim Kanalı) Güvenlik Tesisleri Yapımı işine ilişkin olarak terör olayları sebebiyle uğradığı ve Kanun kapsamında tazmini gereken bir zararının bulunup bulunmadığının detaylı bir inceleme ve araştırma yapılarak ve gerekirse bilirkişi görevlendirilmek suretiyle ortaya konulması ve varsa 5233 sayılı Kanun kapsamına giren zararlarının karşılanmasına karar verilmesi gerekirken, davacı şirketin başvurusunun kısmen süresinde yapılmadığı, kısmen de muhtemel gelir kayıplarının tazmini istemine yönelik olduğu ve 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bahisle eksik incelemeye dayalı olarak değerlendirilmesi sonucu reddedilmesinde ve davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığına, davanın tazminat istemine ilişkin kısmına gelince; iptal kararı gereği zarar tespit komisyonunca yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda davacı şirketin başvurusu hakkında yeniden bir karar verileceğinden, tazminat istemi hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiş bulunmaktadır. Davacı şirket tarafından 10/10/2017 tarihinde Diyarbakır Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna yapılan yeni başvuru ile yukarıda ayrıntılı olarak belirttiğimiz … İdare Mahkemesi ve Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi kararları da dahil olmak üzere tüm mahkeme kararları belirtilerek İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesi gereği yargı kararlarının uygulanmasının istenildiği, Diyarbakır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu tarafından … tarih ve … sayılı komisyon kararı ile … tarihli ve … sayılı yazı ile Silvan Kaymakamlığına, … tarih ve … sayılı yazı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne, … tarih ve … sayılı yazı ile Türkiye Sigortalar Birliği'ne, … tarih ve … sayılı yazı ile DSİ 10. Bölge Müdürlüğü'ne, … tarih ve … sayılı yazı ile İl Jandarma Komutanlığı'na yazılan yazılar ile davacı şirketin 2012, 2013, 2014 yıllarında terör ve terörle mücadele kapsamında zararı, zarara ilişkin başvurusu, bölgedeki terör olayları, baraj inşaatının diğer aşamaları hakkında bilgi istendiği, gelen cevaplar da göz önünde tutularak davacı şirket talebinin reddine karar verilmesi üzerine açılan incelemekte olduğumuz dava ile yukarıda ayrıntılı olarak belirttiğimiz kararların verildiği görülmüştür.
Bu durumda, … Bölge İdare Mahkemesinin dava konusu olaya ilişkin ilk kararında; davacı şirketin taleplerinin 5233 sayılı Kanun kapsamında olup olmadığının incelenerek özellikle kaçırılan araç ve TBM parçalarına ilişkin iddialara yönelik hüküm kurduğu, dava konusu işlemde Zarar Tespit Komisyonu'nun davacının tazminat istemlerini değil, dava konusu yerde terör olayı olup olmadığı, bu nedenle işlerin durup durmadığına yönelik araştırma yaptığı ve başvurunun 5233 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle reddettiği görülmektedir.
Davacı şirket vekili tarafından dava dilekçesine eklenen tarafları davacı şirket ve davadışı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü olan davada; … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin kararı ile taraflar arasında imzalanan 06/03/2012 tarihli Silvan Barajı İletim Kanalı Birinci Kısım (Babakaya Tüneli + İletim Kanalı) yapım işi sözleşmesinin davalı idarece fesih koşullarının oluşmadığının tespitine, 2014 ve 2015 yıllarında terör ve terörden kaynaklanan güvenlik sorunlarından dolayı dava tarihine kadar verilmesi gereken ek yapım süresinin 593 gün olduğunun tespitine, davacı tarafça davalıya verilen 9.334.000,00 TL banka teminat mektubuna sataşmanın önlenmesine, sair taleplerin reddine karar verildiği görülmüştür. Bu kararla 2014 ve 2015 yılları için terörden kaynaklanan güvenlik sorunlarının varlığı nedeniyle uzatılması söz konusu olan süre belirlenmiştir.
Bu durumda, davacı şirketin maddi tazminat istemlerine ilişkin zarar kalemlerinin 5233 sayılı Kanun'un 7. maddesi kapsamında karşılanabilecek talepler olup olmadığının incelenmesi gerekirken dava konusu yerde terör olayı olup olmadığına ilişkin araştırmaya dayalı Zarar Tespit Komisyonu kararının, bölgede terör olayı nedeniyle yapım işlerinin aksadığı tespitini de içeren yargı kararı karşısında kabulü mümkün değildir.
Davacı şirketin maddi tazminata ilişkin zarar kalemlerinin incelenmesinden; makine ve demirbaş amortisman kayıpları, kira ödemeleri, işçilik ödemeleri, şantiye genel giderleri, şirket merkez yönetim giderleri, kar kaybı, biriken kıdem tazminatları ve kaçırılan araç ve TBM parçalarına ilişkin taleplerden sadece kaçırılan araç ve TBM parçalarına ilişkin talebin 5233 sayılı Kanun'un 7. maddesi kapsamında incelenebileceği, diğer zarar kalemlerinin muhtemel zarar ve ticari kayıplar olarak bu Kanun kapsamında karşılanmasının mümkün olmadığı, bu taleplerin dava dışı ihale tarafı olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünden ihale sözleşmesi uyarınca adli yargıda dava konusu edilebileceği açıktır. Davacının ilk başvurusu olan 25/06/2014 tarihli başvuru dilekçesi ve başvuruya ilişkin işlem dosyası, emniyet ve jandarmadaki olaya ilişkin bilgi ve belgeler ise bu dosyada mevcut olmadığı için Mahkemece getirtilerek incelenip, kaçırılan araç ve TBM parçalarına ilişkin davacı şirketin talepleri araştırıldıktan sonra tespit edilebilen zararının karşılanması, bunun dışındaki zarar kalemlerini içeren taleplerin ise reddi gerekmektedir.
Davacı şirketin yargı kararının uygulanmaması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin talebi hakkında ise; davacı şirket tarafından belirli dönemler halinde toplam 7 dava açıldığı, Zarar Tespit Komisyonu tarafından, ilk yargı kararından hemen sonra çeşitli kurum ve kuruluşlara yazılar yazılarak konuya ilişkin inceleme ve araştırmaya başlanıldığı, davacı şirketin 10/10/2017 tarihindeki başvurusundan kısa bir süre sonra da 18/10/2017 tarihinde kararını verdiği görülmektedir. Bu durumda davalının yargı kararını uygulamamak gibi bir tavrı olmadığı, her ne kadar incelemesi gereken hususları netleştiremediği görülse de, yargı kararlarındaki farklı ifadelerin bu hususa katkısı olduğu görülmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere; Bölge İdare Mahkemesince, davacı şirketin maddi tazminat istemlerinin; kaçırılan araç ve TBM parçaları dışında kalan kısmının muhtemel ticari zararlara dair, taraflar arasında mevcut ihale sözleşmesine dayalı talepler olduğu; bu nedenle de 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanmasının mümkün olmadığı dikkate alınarak maddi tazminat istemlerinin değerlendirilmesi, yargı kararının uygulanmaması nedeniyle manevi tazminat isteminin ise reddi gerekirken; dava konusu işlemin böyle bir ayrım yapılmaksızın iptaline, maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat yönünden talebin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin hüküm kurulmasında hukuka uygunluk görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 31/05/2021 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)- KARŞI OY :
… Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi kararının; işlem ve maddi tazminata ilişkin kısımlarında Dairemiz bozma kararı gerekçesine katılmakla birlikte, manevi tazminata ilişkin kısmının usul ve yasaya uygun olduğundan onanması gerektiği oyuyla bu kısım yönünden Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.