4. Ceza Dairesi 2020/30503 E. , 2021/11054 K.
"İçtihat Metni"
K A R A R
Tehdit suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/03/2018 tarihli ve 2017/406 esas, 2018/214 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 14/04/2018 tarihli ve 2018/489 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 27/10/2020 gün ve 2020/93123 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında;
1-Suç tarihinde müştekinin ... isimli market önüne park ettiği aracının kapısını açarken aynı yerde yanında park halinde bulunan sanığa ait aracın dikiz aynasına çarpması nedeniyle taraflar arasında yaşanan tartışma sırasında sanığın "ben sana gösteririm" diyerek araç torpidosundan çıkardığı ruhsatlı tabancasını katılana doğrulttuğundan bahisle her ne kadar sanığın mahkumiyetine dair karar verilmiş ise de, sanığın tüm aşamalarda silah kullanmadığının beyan etmesi, olay yerine ait kamera kaydının çözünürlüğünün az olması ve uzak noktada bulunması nedeniyle olayların görünemediğine ilişkin kolluk görevlilerince tutanak tutulması, olay yerine gelen müştekinin oğlu olan tanık ..."nın silahı görmediğine ilişkin beyanı karşısında, atılı suçu işlediğine ilişkin subjektif olması nedeniyle beyanına itibar edilmemesi gereken müştekinin gelini olan tanık ... ile müştekinin beyanından başka mahkumiyetine yeter kesin ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmayan sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,
2- Kabule göre de; sanık, müşteki ve tanık anlatımlarına göre, olayın çıkış nedeni ve gelişimi üzerinde durularak, sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Bir nolu isteme yönelik incelemede;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nın 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, O Yer Cumhuriyet Savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK"nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da vurgulandığı üzere, itirazı inceleyen mercii tarafından hem usul hem esas yönünden inceleme yaparak, açıklanan gerekçelere göre itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
İnceleme konusu somut olayda; suç tarihinde katılanın "..." isimli market önüne park ettiği aracının kapısını açarken aynı yerde yanında park halinde bulunan sanığa ait aracın dikiz aynasına çarpması nedeniyle taraflar arasında yaşanan tartışma sırasında, sanığın "ben sana gösteririm" diyerek araç torpidosundan çıkardığı ruhsatlı tabancasını katılana doğrulttuğundan bahisle her ne kadar sanık hakkında silahla tehdit suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, sanığın aşamalardaki savunmalarında silah kullanmadığını beyan etmesi, olay yerine ait kamera kaydının çözünürlüğünün az olması ve uzak noktada bulunması nedeniyle olayların görünemediğine ilişkin kolluk görevlilerince tutanak tutulması, olay yerine gelen katılanın oğlu olan tanık ..."nın, sanığın tehdit eyleminde bulunmadığına ve silahı görmediğine ilişkin beyanı karşısında, atılı suçu işlediğine ilişkin katılanın gelini olan tanık ... ile katılanın beyanlarından başka mahkumiyetine yeter kesin ve her türlü şüpheden uzak delil bulunmayan sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.
İki nolu isteme yönelik incelemede;
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, Yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında silahla tehdit suçundan TCK"nın 29. maddesi uyarınca haksız tahrik hükmü uygulanmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmüştür.
Haksız tahrik hükmünün uygulanmaması hakimin kanaat ve takdirine bağlı olmakla, hakimin kanaat ve takdirine ait fiili sorunlardan dolayı olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği, tebliğnamede ileri sürülen hususun da bu kapsamda olduğunun anlaşılması karşısında bu yöndeki kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,
1-İki nolu isteme yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2-Bir nolu isteme ilişkin olarak, tehdit suçundan sanık ... hakkında, Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 14/04/2018 tarihli ve 2018/489 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 29/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.