Defter ve belgeleri ibraz etmeme suçundan sanık E. T."in 213 sayılı Kanununun 359/a-2 ve 5237 sayılı TCK"nun 62. maddesi uyarınca 10 ay hapis, sahte belge düzenlemek suçundan ise aynı kanunun 359/b-1 ve TCK"nun 43 ve 62. maddeleri uyarınca 18 ay 22 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Yokluğunda verilen hükmün kendisine tebliğ edilmediği gerekçesiyle sanık tarafından yapılan temyiz istemi Kadıköy 4. Asliye Ceza Mahkemesince 01.03.2011 günlü ek kararla reddedilmiştir. Temyiz isteminin reddine ilişkin bu kararın da sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesince 20.06.2012 gün ve 8473-11989 sayı ile;
“Yokluğunda verilen 02.06.2010 tarihli hükme karşı sanığın öğrenme üzerine yaptığı temyiz başvurusuna dair mahkemenin vermiş olduğu 01.03.2011 gün ve 2009/904 E.- 2010/604 K. sayılı "temyiz isteminin reddi" kararını usulüne uygun yapılan 04.03.2011 tarihli tebligata rağmen 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK"nun 315. maddesinde öngörülen bir haftalık süreden sonra temyiz ettiği anlaşıldığından vaki isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 317. maddesi uyarınca reddine" karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 31.08.2012 gün ve 168219 sayı ile;
“Sanığın 26.01.2011 tarihli dilekçe içeriği itibariyle eski hale getirme talebini ve iradesini taşımaktadır. Sanık karardan haberinin olmadığını ve kararın yüzüne okunmadığını belirtmektedir. Sanık iradesi dışında temyiz süresini kaçırdığını ifade etmektedir.
Sanığın 26.01.2011 ve bunu tamamlayan 23.02.2011 tarihli dilekçelerinin niteliğinden, bu talepler hakkında karar verme görevi Yargıtayın ilgili Ceza Dairesine aittir. Mahkemece verilen temyizin reddine dair 01.03.2011 tarihli ek kararı hukuksal değerden yoksundur. Öncelikli olarak mahkemenin verdiği bu ek kararın hukuksal değerden yoksun olduğuna dair tespitte bulunulması ve sanığın bu eski hale getirme talebi hususunda Başkanlığınız tarafından bir karar verilmesi gerekmektedir.
Sanığın eski hale getirme istemini içeren 26.01.2011 tarihli ve temyiz dilekçesi niteliğindeki 23.02.2011 tarihli dilekçeleri üzerine mahkemece verilen temyizin reddi kararı ve bu ek karara karşı süresinde temyiz isteminde bulunulmadığından temyiz isteminin reddine dair kararın yasaya aykırı olduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire red kararının kaldırılmasına ve eski hale getirme istemi hakkında karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 09.10.2012 gün ve 22321-16922 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın 213 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; eski hale getirme istemini hangi merciin değerlendirmesi gerektiği ve buna bağlı olarak, yerel mahkeme tarafından verilen temyiz isteminin reddi kararına yönelik temyiz isteminin Özel Dairece süre yönünden ret edilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemenin 02.06.2010 tarihli hükmünün sanığın yokluğunda verildiği, hükmün dosya içerisinde bulunmayan, aşamalarda ne şekilde tespit edildiği belirlenemeyen ve sanık tarafından da bildirilmeyen bir adrese Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, bu tebliğ işlemi esas alınmak suretiyle hükmün kesinleştirilerek infaza verildiği, hükmün infazı için cezaevine alınan sanığın, 26.01.2011 tarihli dilekçe ile kararın yüzüne karşı verilmediğini, bu nedenle bilgisi olmaksızın kararın kesinleştiğini ve ansızın tevkif edildiğini bildirerek gerekçeli kararın kendisine tebliğini istediği, gerekçeli kararın cezaevi idaresi aracılığıyla sanığa 01.02.2011 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın 09.02.2011 ve 23.02.2011 tarihli dilekçeler ile hükmü temyiz ettiği, yerel mahkemece 01.03.2011 tarihli ek kararla sanığın temyiz isteminin reddine karar verildiği, kararın sanığa 04.03.2011 tarihinde tebliğ edildiği, bu kararında sanık tarafından 17.03.2011 tarihli dilekçe ile temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nun “Eski hâle getirme” başlıklı 40. maddesinin 1. fıkrasında; kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin, eski hale getirme isteminde bulunabileceği, “Eski hâle getirme dilekçesi” başlıklı 41. maddesinde; eski hâle getirme dilekçesinin, engelin kalkmasından itibaren yedi gün içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verileceği, dilekçe sahibinin, sürenin geçmesinde kusuru olmadığına ilişkin olguları, varsa belgelerini de ekleyerek açıklayacağı, dilekçe verildiği anda usule ilişkin yapılamayan işlemlerin de yerine getirileceği belirtilmiş, “Eski hâle getirme dilekçesi üzerine verilecek karar” başlıklı 42/1. maddesinde ise;
“(1) Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hâle getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Bu düzenleme 1412 sayılı CMUK’nun “Eski hale getirme istidasının mercii ve bu husustaki kararlar” başlıklı 43/1. maddesindeki;
“Mehli içinde usul muamelesi yapılmış olsaydı esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse eski hale getirme istidası hakkında dahi o mahkeme karar verir” biçimindeki düzenleme ile tamamen aynıdır.
Ceza Genel Kurulunun 16.12.2008 gün ve 144-234, 23.09.1974 gün ve 227-408 ile 16.04.1973 gün ve 213-345 sayılı kararları başta olmak üzere yargısal kararlarda da açıkça vurgulandığı üzere, temyiz süresinin geçirilmiş olması nedeniyle ileri sürülen eski hale getirme istemleri hakkında inceleme ve karar verme görevi Yargıtay’a aittir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yerel mahkeme hükmünün yokluğunda verilmesinden sonra kararın kendisine Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğinden itibaren bir haftalık temyiz süresini kaçıran sanığın, mahkemeye hitaben yazdığı 26.01.2011 ve 09.02.2011 tarihli eski hale getirme talebi niteliğindeki dilekçeler hakkında karar verme görevinin Yargıtay"ın ilgili ceza dairesine ait olması nedeniyle, yerel mahkemece bu talebin ele alınarak verilen temyizin reddi kararının hukuksal değerden yoksun olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, sanığın eski hale getirme talebini içeren 26.01.2011 ve 09.02.2011 tarihli dilekçeleri üzerine yerel mahkemece verilen 01.03.2011 günlü temyizin reddi kararı ile sanığın bu karara yönelik temyiz talebinin süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle reddine ilişkin Özel Daire kararında isabet bulunmadığından kaldırılmasına, dosyanın öncelikle eski hale getirme talebi konusunda bir karar verilmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 20.06.2012 gün ve 8473-11989 sayılı temyiz talebinin reddi kararı ile Kadıköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.03.2011 gün ve 904-604 sayılı ek kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, öncelikle sanığın eski hale getirme talebi konusunda bir karar verilmesi için Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.11.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.