
Esas No: 2019/6001
Karar No: 2021/2862
Karar Tarihi: 31.05.2021
Danıştay 10. Daire 2019/6001 Esas 2021/2862 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6001
Karar No : 2021/2862
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : ...'ya Velayeten, Kendilerine Asaleten
... ve …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Huk. Müş. Av. …
Huk. Müş. …
MÜDAHİL(DAVALI YANINDA) : ...
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 12/04/2014 gerçekleşen doğum esnasında meydana gelen sol brakial pleksusu zedelenmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydı ile toplam 12.000,00 TL maddi ve 600.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacıların maddi ve manevi tazminat isteminin dayanağı 12/04/2014 tarihli doğum eyleminde, davalı idarenin hizmet kusurunu doğumdan hemen sonra epikriz raporunda ve sonrasında savcılığa şikayet aşamasında öğrendiği göz önünde bulundurularak, öğrenme tarihinden itibaren bir yıllık süre içerinde davalı idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerekirken, bu tarihten çok sonra 21/04/2017 tarihinde davalı idare kayıtlarına giren dilekçe ile başvuruda bulunulduğu, idarece başvurunun 60 gün içerisinde cevap verilmemek suretiyle reddedildiği, 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinde öngörülen sürenin geçirilmesinden çok sonra 27/07/2017 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu, davanın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davacılar tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; eylemin idariliğinin Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 22/12/2016 tarihli sağlık kurulu raporuyla ortaya çıktığı, davanın süresinde açıldığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI_ : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Doğum; 12/04/2014 tarihinde, İzmir ili, Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde gerçekleşmiştir.
Hastane tarafından düzenlenen epikriz raporunun günlük gözlem kısmında "Başın çıkmasından sonra omuzların spontan çıkmaması üzerine bacaklar fleksiyona alındı. Suprapubik bası yapılarak omuz kontrolü olarak 15 saniye içinde çıkarıldı.", "Bebekte brakial pleksusu zedelenmesi şüphesi olması nedeniyle anneye detaylı bilgi verildi." ibareleri yer almaktadır.
Müdahil hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin 26/10/2015 tarih ve 60 sayılı karara karşı yapılan itiraz reddedilmiştir.
22/12/2016 tarihinde Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesince davacı küçük hakkında "sol brakial pleksusu zedelenmesi" tanısıyla %49 özür oranı bulunduğunu gösteren ve geçerlilik süresi üç yıl olan sağlık kurulu raporu alınmıştır.
Ardından 14/04/2017 tarihli dilekçe ile uğranılan zararların tazmini istemiyle davalı idareye başvurulmuş, 21/04/2017 tarihinde davalı idare kayıtlarına giren dilekçeye cevap verilmemesi üzerine 27/07/2017 tarihinde bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması" başlıklı 13. maddesinde "İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.
Maddede yer alan, idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle tam yargı davası açılabilmesi için, zarara sebep olan eylemin ve maddi olayın idariliğinin ve yol açtığı zararın kesin olarak ortaya çıkması zorunludur.
Bu itibarla; ancak, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi halinde zararın öğrenilmiş sayılacağının kabulü gerekmektedir.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir davranışı, bir tutumu veya hareketsizliği; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları ifade etmektedir. Dolayısıyla zarara sebep olan eylemin ve maddi olayın idariliği ve yol açtığı zarar bazen eylemin yapılmasıyla veya olayın gerçekleşmesiyle birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve kesin sağlık raporları sonucu da ortaya çıkabilmektedir.
İdari eylemlerin neden olduğu bedensel zararların, tedavi sürecinin tamamlanıp kesin sağlık raporunun alındığı tarihte öğrenilmiş sayılması, Kanun'da öngörülen sürenin kesin raporun ilgiliye verildiği tarihte işlemeye başlatılması gerektiği Danıştay'ın yerleşik içtihatlarındandır. Esasen, idari eylemin tamamlandığı ve zararın tam olarak ortaya çıktığı ve öğrenildiği tarih dikkate alınmadan 2577 sayılı Kanunun 13. maddesinde öngörülen bir ve beş yıllık sürenin hesaplanması, bazı hallerde dava açma hakkının kullanılamaması sonucunu doğuracaktır. Zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldırır biçimde süre hesabı yapılmasının ise hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Bu durumda; davacıların davayı açarken dayanak aldıkları 22/12/2016 tarihli raporun dahi geçerlilik süresinin 3 yıl olduğu, sürekli nitelikte olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, davacıların davalı idarenin hizmet kusurunu doğumdan hemen sonra epikriz raporun alınması ve sonrasında savcılığa şikayet aşamasında öğrendikleri gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki .... İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle süre aşımı yönünden reddine ilişkin .... İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İzmir Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 31/05/2021 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.