2. Hukuk Dairesi 2009/19366 E. , 2009/21105 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Eskişehir 1. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 26.06.2008
NUMARASI :Esas no: 2007/1016 Karar no: 2008/515
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Taraf tanıklarının beyanında geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamış yanlışlığa işaret olunmakla yetinilmiştir.
2-Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince;
a) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b) Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen davalı kadının kusurlu olmadığı, buna mukabil sebepsiz olarak dava açıp boşanma nedeni yaratan davacı kocanın kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği anlaşılmaktadır. Kusursuz olan davalı kadın boşanma sonucu en azından kocasının maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak *davalı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b bendinde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin yukarıda 2/a bendinde gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 08.12.2009
KARŞI OY YAZISI
Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi uyarınca, mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz yada daha az kusurlu olan taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Tazminata hükmedilebilmesi için, kusur temel koşuldur. Kanun koyucu TMK. 175. maddedekine benzer kusurun aranmayacağına ilişkin bir düzenlemeye de yer vermemiştir
Toplanan delillerle, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kanıtlanamadığı halde, verilen boşanma hükmü davalı tarafından temyiz edilmediğinden, bozma nedeni yapılmamıştır. Bu durumda boşanma nedeni olmamasına karşın dava açan ancak davalının temyiz etmemesi sonucu, boşanma kararı elde eden davacının, boşanmada kusurlu bulunduğundan söz edilemez.
Kusuru bulunmayan eş aleyhine maddi tazminata hükmedilemiyeceğinden, sayın çoğunluğun, davalı kadın yararına maddi tazminat verilmesi yolundaki bozma kararına katılmıyorum.
KARŞI OY YAZISI
Boşanma davalarında ancak "kusurlu taraftan" maddi tazminat ve manevi tazminat (T.M.K. M. 174) istenebilir.
Boşanma hükmünün davalı eş tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşmesi davacının kusuru olarak değerlendirilemez ki!
Boşanma hükmü davalının boşanma tercihi sebebi ile kesinleşmiş olup hiç bir kusuru bulunmayan davacının maddi tazminat ödemekle yükümlü tutulması Türk Medeni Kanunu madde 174/1 hükmüne açık bir ayrılık teşkil eder.
Değerli çoğunluğun farklı düşüncesine katılmıyorum.