15. Hukuk Dairesi 2017/208 E. , 2017/2887 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacı-birleşen dosyalar davalısı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-birleşen dosyalar davalısı vekili Avukat ... ile davalı-birleşen dosyalar davacısı vekili Avukat....geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, yüklenici tarafından açılan asıl dava 10 adet teminat mektubunun iadesi, iş sahibi idare tarafından açılan birleşen .... 26. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2004/168 Esas sayılı davası fazla ödemenin tahsili, birleşen .... 14. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/91 Esas ve .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/262 Esas sayılı davaları ise ayıplı imalât nedeniyle uğranılan zararların tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın ve birleşen 2005/91 Esas ve 2006/262 Esas sayılı davaların reddine, birleşen 2004/168 Esas sayılı davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık 17.02.1999 tarihli .... Mareşal Çakmak Hastanesi tamamlama inşaatı işine ilişkin sözleşmeden kaynaklanmıştır. Asıl davada davacı
yüklenici, davalı iş sahibidir. Sözleşme konusu inşaatın 05.07.2000 tarihinde geçici kabulü, 02.08.2001 tarihinde kesin kabulü yapılmıştır. İşin kesin hesabında taraflar anlaşamadığından uyuşmazlık çıkmış, iş sahibi idare tarafından açılan birleşen 2004/168 Esas sayılı davada idarece çıkarılan işin kesin hesabına göre yükleniciye fazla ödeme yapıldığı belirtilerek fazla ödemenin yükleniciden tahsili istenilmiştir. Yine idare tarafından açılan ve birleşen 2006/262 Esas sayılı davada, işin kesin kabulünden sonra tamamlama inşaatı kapsamında yapılan 3 bloktan oluşan hemşire misafirhanesinin betonarme taşıyıcı sisteminde çatlaklar görüldüğü, bunun üzerine idarece İstanbul Teknik Üniversitesi"nin inşaat fakültesi bölümüne inceleme yaptırıldığı alınan özel raporda tüm bloklar için beton kalitesinin düşük olduğu, kirişlerin bir kısmında belirgin hasar olduğu, kolonların %40"ında boyuna donatı eksikliği olduğu, kolonlarda kuşatılma bakımından yetersizlik olduğunun tespit edildiği, anılan raporda eksikliklerin ikmali için 62.733,04 TL"nin yüklenici tarafından ödenmesi gerektiğinin belirlendiği ileri sürülerek bu bedelin tahsili istenmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan 24.07.2008 tarihli asıl raporda ve bu rapora ek olarak düzenlenen 24.11.2009 ve 15.09.2010 tarihli ek raporlarda kesin hesaptan yüklenicinin borçlu olduğu sonucuna varılmış, asıl raporda yüklenicinin borçlu olduğu tutar 258.655,58 TL olarak belirlenmişken itiraz üzerine alınan 1. Ek raporda 601.033,21 TL, 2. ek raporda ise 638.163,62 TL olarak belirlenmiştir. Yine birleşen 2006/262 Esas sayılı dava yönünden asıl ve ek bilirkişi raporlarında inşaatın deprem bölgesinde bulunduğu, mevzuata uygun yapılması gerektiği, iş sahibi idarenin inşaatı teslim alıp hizmete açmakta ağır kusuru bulunduğu, özel rapora dayanarak ve mahkemeden herhangi bir tespit yaptırmadan istemde bulunmasının da idarenin kötüniyetli olduğunu gösterdiği, idarece İstanbul Teknik Üniversitesi"nden alınan özel raporda da yapının deprem açısından yapı inşa edildikten sonra çıkan yönetmelik hükümlerini sağladığının net bir şekilde ifade edildiği, yapılan deprem tahkiklerinde kullanılan malzeme değerlerinin emniyetli yönde seçildiği bu değerlere dayanılarak nefaset kesilmesinin doğru olmayacağı görüşüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 266. maddesince mahkeme çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Eldeki davada kesin hesabın çıkarılması, ayıplı imalâtın saptanması teknik ve uzman bilirkişi İncelemesini gerektirdiğinden mahkemece bilirkişi görüşünün alınması isabetlidir. Ne var ki birleşen 2004/168 Esas sayılı dosya ile ilgili hükme esas alınan 2. bilirkişi kurulu raporu ve ek raporlarında yükleniciye fazla ödenen tutar konusunda önemli sayılacak miktarda farklar bulunmaktadır. Asıl raporda fazla ödeme 258.655,58 TL olarak bulunmuşken, ek raporlarda sırasıyla 601.033,21 TL ve 638.163,62 TL olarak belirlenmiştir. Bu farklılığın nedeni raporlarda gerekçeli şekilde izah edilememiş olup bu farklılığın gerekçesi izah edilmeden verilen karar isabetli değildir. Taraflarca da asıl ve ek raporlara teknik yönlerden itirazlarda bulunulmuştur. Bu haliyle mahkemenin kesin hesap yönünden uyuşmazlığı yeterince inceleyip değerlendirmediği, teknik hususları ve itirazları açıklığa kavuşturmadan hüküm kurduğu ortadadır. Uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, zamanaşımı süresi sözleşme ve birleşen dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 126/4. maddesine göre 5 yıl olacağından 3. bilirkişi kurulunun
29.09.2011 tarihli raporunda yer alan sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğine dair görüşünde de isabet bulunmamaktadır.
Yine birleşen 2006/262 Esas sayılı dosya ile ilgili olarak İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından düzenlenen inceleme raporunda hemşire misafirhanesinin betonarme taşıyıcı sistemindeki çatlaklar (ayıplar) nedeniyle güçlendirme yapılmasına gerek olmadığı belirtilmişse de, bu mevcut ayıpların eserin reddine gerektirecek nitelikte olmadığı manasında olup ayıpların giderim bedeli ve nefaset indirimi yapılmasını engellemediğinden bu rapor üzerine yüklenici tarafından giderilen ayıplar dışında kalan ayıplar yönünden iş sahibi nefaset indirimi ile giderim bedelini talep etmekte haklıdır. Bilirkişilerce bu hususlar üzerinde durulmadan görüş bildirilmiştir. Bu durumda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 281/3. maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması için mahkeme gerekli gördüğü takdirde yeniden görevlendireceği bilirkişiler aracılığıyla tekrar inceleme yaptırmalıdır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 281/3. maddesi uyarınca gerçeğin ortaya çıkması için yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulundan sözleşme ve dosyadaki mevcut deliller, tutanak ve tüm belgeler birlikte değerlendirilmek suretiyle taraflar arasındaki kesin hesabı denetime elverişli bir biçimde yeniden çıkartmak, davalı iş sahibinin buna göre fazla ödemesi olup olmadığını, varsa bunun nelerden kaynaklandığı ve miktarını belirlemek, taraf itirazları olduğunda bunları cevaplandırmak üzere gerektiğinde ek rapor almak, birleşen 2006/262 Esas sayılı dosyada nefaset bedeli ve giderilmeyen ayıpların giderim bedeli konusunda da yine gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp değerlendirilmek suretiyle asıl ve birleşen 2004/168 ve 2006/262 Esas sayılı davalarda sonucuna uygun hüküm kurmaktan ibarettir.
Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuyla hükme varılması doğru olmadığından, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, 1.350,00"er TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı-birleşen dosyalar davalısına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 13.07.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.