Sanık Ş. Ç.hakkında 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aykırılık suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, eyleminin faydalı model belgesi bulunan ürünlerin taklitlerini satışa arz etmek suretiyle 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aykırılık suçunu teşkil edeceği ancak 5237 sayılı TCK"nun 2, 5 ve 5252 sayılı Kanunun Geçici 1. maddeleri uyarınca bu eylemin 01.01.2009 tarihinden itibaren suç olmaktan çıktığı gerekçesiyle beraatine ilişkin, Beyoğlu Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesince verilen 03.06.2009 gün ve 142-179 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 28.03.2012 gün ve 3957-8004 sayı ile;
“...Ücreti vekalet yönünden kararın temyizi mümkün olduğu üye O. K."ın karşı oyuyla oyçokluğuyla kabul edilerek ve sanık müdafiinin temyizinin ücreti vekalete yönelik olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, gösterilen gerekçeye ve takdire göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına” karar verilmiş, Daire Üyesi O. K.; “sanık müdafiinin beraat kararının onanmasını istediği de gözetilerek verilebilecek vekalet ücreti miktarına göre hükmün temyizi kabil olmadığı” görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.07.2012 gün ve 94768 sayı ile;
“...Beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Bu hususun düzeltilmesi suretiyle hüküm onanmalıdır” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün sanık lehine 1.350 TL maktu vekalet ücreti tayin edilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Dairesince 21.11.2012 gün ve 22533-29130 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
5271 sayılı CMK"nun "Yargılama giderleri" başlıklı 324. maddesi; "(1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.
(2) Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir..." şeklinde düzenlenerek, avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma aşamalarında yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan harcamalar ve taraflarca yapılan ödemelerin yargılama giderleri kapsamında olduğu açıkça belirtilmiştir.
26.05.1935 gün ve 111-7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; "Ceza davalarındaki yargılama giderlerinin hükmün tamamlayıcı bir parçası (mütemmim cüzü) olduğu, bu sebeple ilamlarda açıklanması ve kime yükletileceğinin belirtilmesi gerektiği, yargılama giderleriyle ilgili kararların da Yargıtay incelemesine tabi olup kendiliğinden temyiz yeteneğinin bulunduğu" sonucuna ulaşılmıştır.
Kanuni düzenlemeler ve içtihadı birleştirme kararı ışığında, hükmün tamamlayıcı parçası olan yargılama giderleri hüküm ve kararlarda gösterilerek, giderlerin kim tarafından karşılanacağı da belirtilmelidir. Bu kapsamda mahkemece yargılama giderlerinden olan avukatlık ücretlerinin de kararda gösterilmesi ve hangi tarafça karşılanacağının belirtilmesi gerekmekte olup, aksine bir uygulama 5271 sayılı CMK"nun 324. maddesine aykırılık oluşturacaktır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulması açısından, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesi uyarınca Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan ve 23.12.2006 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2007 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesi hükmünün de incelenmesi gerekmektedir.
Anılan maddede; "Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir" şeklinde düzenleme yapılmış, bu tarihten sonra yayımlanan asgari ücret tarifelerinde de aynı hükme yer verilmeye devam edilmiştir.
5271 sayılı CMK"nun 223. maddesinin 2. fıkrası uyarınca beraat kararı;
"a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması"
Hallerinde verilecektir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5 maddesindeki açık ifade gereğince yalnızca "beraat eden" sanıktan bahsedildiğinden, CMK"nun 223. maddesinin ikinci fıkrasının hangi bendi uyarınca beraat kararı verilmiş olursa olsun, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, ayrıntılarına Ceza Genel Kurulunun 01.10.2013 gün ve 231-396 ile 1304-397 sayılı kararlarında da yer verildiği üzere; beraat eden sanığın ya da sanık adına müdafiinin, gerekçesi dışında esasen temyiz edemediği hükmü yalnızca vekalet ücretine yönelik olarak temyiz etmesi halinde, gerekçeye yönelik temyiz başvurusu bulunmadığından, Yargıtayca yapılacak temyiz incelemesinin vekalet ücreti ile sınırlı olarak yapılması gerektiği kabul edilmelidir. Ayrıca yargılama gideri hüküm niteliğinde olmayıp, hükme bağlı tamamlayıcı bir parça olarak kabul edildiğinden, kanun yolu açısından asıl hükmün bağlı olduğu kurallara tâbi olduğu gibi, yalnızca vekalet ücreti ile sınırlı bir temyiz başvurusunun yapıldığı durumlarda da, temyiz edilebilirlik sınırı olarak HUMK"nun 427. maddesindeki düzenleme belirleyici olmayacak ve asıl hükmün tâbi olduğu temyiz edilebilirlik ölçüsü esas alınacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın üzerine atılı 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aykırılık suçunun cezası anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 5194 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 73/A-c maddesi uyarınca, iki yıldan dört yıla kadar hapis veya yirmiyedimilyar liradan kırkaltımilyar liraya kadar adli para cezası veya her ikisi birden, ayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılması ve aynı süre ticaretten men edilmeleri yaptırımlarından ibaret olduğundan, belirtilen suçtan dolayı kurulan beraat hükmünün temyize tâbi olduğu ve hükmün, beraat eden sanık lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle yalnızca sanık müdafii tarafından temyiz edildiği ahvalde, vekalet ücreti ile sınırlı olarak yapılan incelemede temyiz edilebilirlik sınırı açısından asıl hükmün esas alınması gerektiği hususlarında bir tereddüt bulunmamaktadır.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesi uyarınca Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan 2007 ve takip eden yıllardaki Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerinin 13/5. maddesinde yalnızca beraat eden sanıktan bahsedilmiş olup, 5271 sayılı CMK"nun 223. maddesinin 2. fıkrasının hangi bendi uyarınca beraat kararı verilmiş olursa olsun beraat eden sanık lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, 551 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aykırılık suçundan beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve kanuna aykırıdır.
Bu nedenle, söz konusu hukuka aykırılığın, Özel Dairece yapılan sınırlı inceleme sonucunda düzeltilerek onanmak suretiyle giderilmesi gerekirken, temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Genel Kurul Üyesi; "551 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aykırılık suçundan beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekli olmadığı" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 28.03.2012 gün ve 3957-8004 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Beyoğlu Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 03.06.2009 gün ve 142-179 sayılı beraat hükmünün, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesi gereğince; "Sanık kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre 1.350 TL maktu vekalet ücretinin Maliye Hazinesinden alınarak sanığa verilmesine" ibaresinin eklenmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.11.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.