3. Ceza Dairesi 2019/17950 E. , 2020/1440 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kasten yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanıklar müdafiileri
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanıklar ..., ..., ... hakkında katılan ..."e karşı kasten yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafiilerinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Hükmolunan adli para cezalarının tür ve miktarı, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 31.03.2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’a eklenen geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olup temyiz kabiliyetleri bulunmadığından sanıklar müdafiilerinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2) Sanık ... hakkında katılan ...’e karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiilerinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
UYAP sisteminden alınan güncel nüfus kayıt örneğine göre, sanığın mahkemenin hüküm tarihinden sonra, temyiz inceleme tarihinden önce “07.05.2017” tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, bu durumun mahkemesince araştırılarak, kamu davasının 5237 Sayılı TCK"nin 64/1. maddesi uyarınca düşürülüp düşürülmeyeceğinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiilerinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında katılan ...’e karşı kasten yaralama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafiilerinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Dosya kapsamına göre, mahkemenin sanıklar hakkında TCK’nin 29. maddesi gereğince haksız tahrik hükümlerini uygulamasında bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
a) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.10.2009 gün ve 2009/1 Esas - 85/242 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, katılan ...’e yönelik aynı eylemin failleri olarak yargılanan sanıklardan birisinin savunulmasının diğer sanık yönünden savunmada zaafiyet yarattığı durumlarda sanıklar arasında menfaat uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü gerektiğinden, somut olayda aralarında yakın akrabalık ilişkisi bulunan sanıkların ve sanıklar müdafiinin savunmalarına göre aralarında menfaat çatışması bulunduğu anlaşılmakla, sanıkların savunmalarının ayrı müdafiler yerine aynı müdafii tarafından yapılması suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 38/1. ve 5271 sayılı CMK"nin 152. maddelerine aykırı davranılması,
b) Sanıklara isnat edilen 5237 sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e, 87/2-b, 87/2-son maddelerinde yer alan eyleme ilişkin öngörülen cezanın alt sınırının 8 yıl hapis cezası olması nedeniyle, sanıklara istemleri aranmaksızın müdafiiler tayin edilmesi, sanıkların savunmalarının ve ek savunmalarının yargılamayı yapan mahkemece bizzat ve müdafii huzurunda alınması gerekirken sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in savunmalarının ve ek savunmalarının müdafii olmaksızın ayrıca sanık ..."in ek savunmasının talimat yoluyla tespiti suretiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Colozza et Rubinat/İtalya, 12.02.1985 A. 89, Is-30; Campbell ve Fell/Birleşik Krallık, A.80 28.06.1984) kararlarında belirtildiği üzere sanıklara kendilerini savunma hakkının tanınmaması suretiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve 5271 sayılı CMK’nin 150/3 ve 196/2. maddelerine muhalefet edilerek sanıkların savunma haklarının kısıtlanması,
Kabule göre de;
c) Katılanın yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, vücudunda hayat fonksiyonlarını ağır (6.) derecede etkileyecek şekilde kemik kırıklarına, yüzünde sabit ize ve duyularından birinin işlevinin yitirilmesine neden olacak nitelikte yaralandığı olayda, 5237 sayılı TCK"nin 86/1. maddesi gereğince temel cezalar belirlenirken, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu, birden fazla nitelikli halin ihlali, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı nazara alınarak nazara alınarak, TCK"nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK"nin 3. maddesindeki orantılılık ilkesi gözetilerek en üst sınıra yakın veya üst sınırdan belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle eksik cezalar verilmesi,
d) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas- 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesi uyarınca sanıkların kazanılmış haklarının dikkate alınmasına, 22.01.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.