Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5147
Karar No: 2019/2691
Karar Tarihi: 08.04.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/5147 Esas 2019/2691 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2017/5147 E.  ,  2019/2691 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada ... 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/03/2017 tarih ve 2014/198 E. - 2017/71 K. sayılı kararın ayrı ayrı davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 14/09/2017 tarih ve 2017/698-2017/772 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı kurum ve davalı şirket vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin 2011/15983 sayılı "CÜMBÜŞ" ibareli marka başvurusuna, "cümbüş" ibareli markalarını mesnet göstererek yaptığı itirazın, diğer davalı TPMK ..."in 2014-M-233 sayılı kararıyla reddedildiğini, oysa müvekkillerinin kuyumculuk sektöründe 1983 yılından itibaren “Cümbüş Kuyumculuk” ismiyle faaliyet gösterdiğini, “Cümbüş" markalarının müvekkillerinin uzun zamandan beri ve yoğun kullanımı neticesinde bilinir hale geldiğini, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve aynı malları kapsadığını, müvekkillerinin "cümbüş"" ibareli markanın gerçek hak sahibi olduğunu, 556 sayılı KHK."nın 8/4. maddesi uyarınca da başvuru sahibinin müvekkillerinin tanınmış markalarından haksız avantaj sağlayacağını, ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, itibarına zarar vereceğini, ayrıca başvurunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürerek, davalı kurum ...."in anılan kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı kurum vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı şirket vekili, "Cümbüş" markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, bu ibareyi marka olarak ilk defa düşünüp kullananın müvekkili olduğunu,“CÜMBÜŞ” markasını kuyumculuk sektöründe Türkiye ve dünyada maruf hale getirdiğini, müvekkilinin 20.12.1999 tarih ve 99/022220 sicil nolu “CÜMBÜŞ” ibareli markayı davalı kurum nezdinde tescil ettirdiğini, dava konusu 01.03.2011 tarih ve 2011/15983 nolu “CÜMBÜŞ” ibareli markanın ise ilk markayı tamamlayıcı onunla bağlantılı farklı karakter yazısıyla yapılan ikinci marka başvurusu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davalının "CÜMBÜŞ" ibareli marka başvurusu ile davacıların "...+şekil", "CÜMBÜŞ+şekil", "...+şekil" ibareli markaları arasında 14 ve 25. sınıftaki tüm emtialar ile 37. ve 43. sınıftaki tüm hizmetler yönünden biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, bu nedenlerle bu mallar ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK"nın 8/1b maddesi anlamında iltibasın oluştuğu, bunun dışında kalan mallar ve hizmetler yönünden ise aynı gerekçelerle iltibasın oluşmadığı, tanınmışlık yönünden davalının marka başvurusu nedeniyle davacının önceki markasından haksız yararlanacağı, onun itibarına zarar vereceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğuracağı kanıtlanmadığından, 556 sayılı KHK"nın 8/4 maddesindeki koşulların oluşmadığı, başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın tek başına önceye dayalı hak ve sınai mülkiyet hakkının bulunduğu kanıtlanamadığından, 556 sayılı KHK"nın 8/3 ve 8/5. maddesindeki koşulların da davacı yönünden oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı kurum kararının dava konusu 2011/15983 başvuru sayılı markanın kapsamında yer alan 14. ve 25. sınıftaki tüm emtialar, 37. ve 43. sınıftaki hizmetler yönünden iptaline, dava konusu 2011/15983 sayılı marka tescilli olduğundan, kapsamında yer alan 14. ve 25. sınıftaki tüm emtialar, 37. ve 43. sınıftaki hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
    Karara karşı davalılar vekillerince ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı şirket vekilinin dava konusu "CÜMBÜŞ" ibaresi üzerindeki gerçek hak sahipliği savunmasının, ancak açılacak bir hükümsüzlük davasında ileri sürülebileği, yine Yargıtay 11. H.D."nin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547 E.-2008/10251 K. sayılı ilamda da belirtildiği üzere, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için diğer koşulların yanında, kazanılmış hak iddia edilen eski markanın, en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede, çekişmesiz şekilde kullanılmasının gerekli olduğu, somut uyuşmazlıkta ise davalı Şirketin 1999/022220 numaralı “CÜMBÜŞ” ibareli markasının hükümsüzlüğü için ... 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı ve en son verilen kararın, Yargıtay 11. HD."nin 23.01.2017 gün ve 2015/12466 E.- 2017/421 K. sayılı ilamı ile bozulduğu, anılan markanın, taraflar arasında çekişme konusu olması nedeniyle davalı Şirket yararına kazanılmış hak yaratmasının da mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı davalı kurum ve davalı şirket vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı kurum ve davalı şirket vekillerince ... kararının iptaline ilişkin ileri sürülen tüm temyiz sebepleri yerinde değildir.
    2- Davalı şirket vekilinin hükümsüzlük davasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince, dava, davalı kurum kararının iptali ile başvuruya konu markanın hükümsüz kılınması istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılarca yapılan istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince yazılı gerekçelerle esastan reddedilmiştir.
    Davalı şirket vekilince, müvekkili şirket adına tescilli 99/022220 sayılı “Cümbüş” ibareli markanın başvuru markası bakımından müvekkili lehine müktesep hak teşkil ettiği, anılan markanın hükümsüz kılınması için davacılarca müvekkili aleyhine açılan davanın halen derdest olup, bu davada “Cümbüş” ibaresinin gerçek hak sahibinin kim olduğu hususunun uyuşmazlık konusu olduğu, bu nedenle anılan davanın sonucunun beklenilmesi gerektiği savunulmuş olup, bölge adliye mahkemesince, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için kazanılmış hak iddiasına dayanak markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek bir sürede çekişmesiz olarak kullanılması gerektiği, 99/022220 sayılı “Cümbüş” ibareli markanın ise taraflar arasında uyuşmazlık konusu olduğu gerekçesiyle, davalı şirket vekilinin bu yönü hedefleyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Ancak, bölge adliye mahkemesinin kabulünün aksine, davalı yanın kazanılmış hak iddiasına dayanak olan markanın davalı şirket adına 20.12.1999 tarihinde tescil edildiği, hükümsüzlük davasının ise 10.11.2010 tarihinde açıldığı, markanın hükümsüzlük davası açılması için aranan 5 yıllık süre boyunca çekişmesiz olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, davalı yanca bekletici mesele yapılması talep edilen dava içerisinde bir asıl ve bir birleşen dava bulunmakta olup, kazanılmış hak iddiasına dayanak olan markanın, asıl davada 556 sayılı KHK’nın 14. maddesine, birleşen davada ise anılan KHK’nın 8/3. ve 8/5. maddelerine göre hükümsüz kılınması talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, asıl davada “Cümbüş” ibareli marka kullanmama nedeniyle hükümsüz kılınmış, birleşen dava bakımından ise, markanın asıl davada kullanmama nedeniyle tamamıyla hükümsüz kılındığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Anılan hükmün davalı yanca temyizi üzerine ise Dairemizin 23.01.2017 gün, 2015/12466 Esas- 2017/421 Karar sayılı ilamıyla, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinini Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, anılan iptal kararının somut uyuşmazlık bakımından değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle hüküm re’sen bozulmuştur. Sözü edilen davanın ... 4. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, kullanma nedeniyle hükümsüzlüğe ilişkin asıl davanın, davanın dayanağını oluşturan 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptali sebebiyle yasal dayanağını kaybettiği, hükümsüzlük davasının “Cümbüş” ibaresinin gerçek hak sahibinin kim olduğunun uyuşmazlık konusu olduğu birleşen davada verilecek hükümle çözüme bağlanacağı anlaşılmaktadır. Belirtilen nedenlerle, anılan hükümsüzlük davasının sonucu beklenilerek, davanın sonucuna göre, davalının huzurdaki hükümsüzlük davası bakımından ileri sürdüğü müktesep hak ve gerçek sahipliği savunmalarının değerlendirilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle bu yönü hedefleyen istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı kurum ve davalı şirket vekillerinin davalı kurum kararının iptaline yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin hükümsüzlük davasına ilişkin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 08/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi