10. Ceza Dairesi 2020/6933 E. , 2020/8876 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : BAKIRKÖY 42. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi - Numarası : Mahkûmiyet: ...,...
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
A) Sanıklar ...,...,... hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde:
Sanıkların aşamalardaki savunmalarda suçlamayı kabul etmemesi, 23/02/2010 tarihli tutanak içeriğine göre, sanıkların suça konu uyuşturucu maddeyi içerken ya da saklarken görülmemeleri, madde üzerinde parmak izi araştırması yapılmaması, sanıkların uyuşturucu madde kullandıklarının teknik yöntemlerle saptanmaması karşısında; sanıkların atılı suçu işlediğine dair diğer sanık ...’un soyut beyanı dışında her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA,
B) Sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:
1) Anayasanın 141/3. ve CMK"nın 230/1. maddeleri gereğince hükmün gerekçe bölümünde, sanığın lehindeki ve aleyhindeki tüm delillerin ayrı ayrı tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilenlerin belirlenmesi ve ulaşılan kanıya göre sanığın sabit kabul edilen fiilinin delilleri gösterilerek eyleminin nitelendirilmesi, sonucuna göre tüm deliller irdelenip tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,
2) Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 2012/5317 DS dosyasının aslı ya da onaylı örneğinin getirtilerek denetime imkan verecek şekilde bu dosya içerisinde bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
3) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK"nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 17/10/2019 tarihli ve ./..
7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3.fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4) Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ise, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”, karar verilmesi,
b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ../...
ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Yasa ile değişik TCK"nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi,
Gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
5) Kabule göre de;
a) UYAP’tan yapılan tetkikte; tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazına başlayan sanığın 23/08/2012 tarihli uzman görüşmesine katılmaması üzerine 14/09/2012 tarihinde Müdürlüğe başvurusu ile uyarıldığı, uyarıdan sonra 28/11/2012 tarihli randevusuna katılmaması üzerine dosyanın bila infaz kapatıldığı, UYAP’tan yapılan sorgulamada sanığın 28/11/2012 tarihinde Silivri 1 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunduğu görülmekle, sanığın cezaevinde bulunması nedeniyle randevuya katılmamasının yükümlülük ihlali sayılmaması nedeniyle olayda 2 ihtar, 2 ihlalle ısrar şartı gerçekleşmediğinden; 25/02/2011 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla mahkûmiyet kararı verilmesi,
b) Sanığın bulunduğu metruk binada, kaldığı odanın yanında bulunan suça konu maddenin kime ait olduğunun net olarak tespit edilemediği aşamada, başlangıçta suçlamayı reddeden sanığın mahkemedeki savunmasında maddenin kendilerine ait olduğu ve kullandıkları yönündeki ikrarı ile suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından, sanık hakkında TCK"nın 192/3. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c) Sanık hakkında hükmedilen 10 ay hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi esnasında adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının ve sonuç adli para cezası belirlenirken uygulama maddesinin belirtilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 232/6. maddesi ile TCK"nın 52/2 ve 52/3. maddelerine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
10/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.