14. Hukuk Dairesi 2016/8974 E. , 2019/3206 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.04.2014 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, 07.05.2014 gününde verilen karşı dava dilekçesi ile temliken tescil ve alacak talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne; karşı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 05.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil; karşı dava TMK"nin 724. maddesine dayalı temliken tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davacı-karşı davada davalı vekili, davacının ... İli, ... İlçesi, 3 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ve üzerinde bulunan afet konutunun maliki olduğunu, davalının 10 yılı aşkın süredir dava konusu yeri işgal ettiğini belirterek elatmanın önlenmesi ve 5.000,00TL ecrimisilin tahsilini dava ve talep etmiştir.
Davalı-karşı davada davacı vekili, davacı-karşı davalının 1970 yılında yaşanan afet sonucu 40 adet afet konutu hak sahipliği listesinde adının bulunduğunu, evi teslim almadığını, müvekkilinin iyiniyet ve rızaya dayalı olarak dava konusu taşınmaza ev inşa ettiğini ve ağaçlar diktiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, afet konutları arasında müvekillinin dedesine de ait ev bulunduğunu, dava konusu yerin dedesine ait olduğunu zannederek ev inşa ettiğini, dava konusu 3 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile müvekkilinin dedesine ait 1 ada 1 parsel sayılı taşınmazın taraflar arasında şifahi anlaşma ile takas edildiğini, takastan sonra 2003 yılında davacı-karşı davalının 1 ada 1 parsel sayılı taşınmazı harici sözleşme ile dava dışı ... sattığını, muhdesatın değerinin arsanın değerinden fazla olduğunu belirterek asıl davanın reddini savunmuş, tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa fazlaya ilişkin hakkı saklı tutarak 5.000,00TL"nin tahsilini dava ve talep etmiştir.
Mahkemece, davacı-karşı davalının açmış olduğu elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, davalı-karşı davacının ... ilçesi ... Köyü 3 ada 3 parsel sayılı taşınmaza yapmış olduğu müdahalenin önlenmesine, davacı-karşı davalının açmış olduğu ecrimisil davasının kabulüyle, taleple bağlı kalınarak 5.000,00TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı-karşı davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, davalı-karşı davacının açmış olduğu temliken tescil davasının reddine, davalı-karşı davacının açmış olduğu alacak davasının kabulüyle taleple bağlı kalınarak 5.000,00TL"nin karşı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davacı-karşı davalıdan alınarak, davalı karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı-karşı davada davalı vekili ile davalı-karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı-karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddi gerekmiştir.
2- Davacı-karşı davada davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
TMK’nin 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nin 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
TMK’nin 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir.
Malzeme sahibinin TMK’nin 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
TMK’nin 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nin 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
Somut olayda; yukarıda değinilen ilkelere göre; karşı davada çapa bağlı taşınmaza inşaat yaparken gerekli özen gösterilmediğinden iyiniyetten söz edilemez. Dava konusu taşınmazın 20.07.1968 tarihinde çapa bağlanmış, 07.10.1968 tarihinde davacı-karşı davalı adına tescil edilmiştir. Karşı davada davacı vekilinin tazminat talebi yönünden mahkemece, TMK"nin 723. maddesinde yer alan düzenlemeye göre davacı lehine, uzman bilirkişiler vasıtasıyla hesaplanacak asgari levazım bedeli hesaplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda; (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.