Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/12-21
Karar No: 2013/435

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/12-21 Esas 2013/435 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/12-21 E.  ,  2013/435 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :2010/2011
    Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ÇEŞME Sulh Ceza
    Günü : 17.09.2009
    Sayısı : 144-341

    Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık A. K."ın 5237 sayılı TCK’nun 179/3-2 ve 53. maddeleri gereğince 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Çeşme Sulh Ceza Mahkemesince verilen 17.09.2009 gün ve 144-341 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 28.05.2012 gün ve 11258-13962 sayı ile;
    “...Geçmişte sabıkası olmayan ve dosyaya yansıyan olumsuz bir tavrı bulunmayan sanık hakkında kanun maddelerinde yer alan ifadeler tekrarlanmak suretiyle TCK"nun 51. maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi,
    Kabule göre de, TCK"nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c madde ve bendindeki "velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun" sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.07.2012 gün ve 2011 sayı ile;
    “...5237 sayılı TCK"nun 51. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen koşullardan ilk ikisi maddi koşullar, son koşul ise manevi koşul olarak adlandırılabilir. Belirtilen maddi koşulların varlığı sanık hakkında verilecek hükmün erteleme yapılacağı anlamına gelmemekte, koşulların varlığı tespit edildikten sonra mahkemece bir değerlendirme daha yapmak gerekmektedir. Mahkemece, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmaktadır. Yapılacak değerlendirmede sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık göz önüne alınarak tespit edilecek olgulara göre sanığın ilerde suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılacaktır.
    Somut olayda, yapılan yargılama sonucunda sanığın suç tarihinde, kendi hâkimiyetindeki araç ile 1,52 promil alkollü bir şekilde kaza yapması sonucu meydan gelen olayda, alınan bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere sanığın aldığı alkolün etkisi ile trafik güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde araç kullanarak trafik kazasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nun 51. maddesindeki erteleme hükmünün uygulanabilmesi için öngörülen subjektif koşullardan birisi olan, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık (sanığın tespit olunan kişiliği ve suçun işleniş özelliği dikkate alınarak denmek suretiyle) bir kanaat oluşması keyfiyeti hükmün gerekçesinde mahkemece değerlendirilmiştir.
    Yapılan yargılama esnasında sanığın ikamet adresi olan İzmir Sulh Ceza Mahkemesine istinabe evrakı düzenlenmiş ve bu mahkemece sanığa usule uygun bir şekilde davetiye tebliğ edilmesine karşın sanık davete uymamış, bu nedenle yargılamanın uzamasına sebebiyet vermiş, nihayet hakkında zorla getirme kararı düzenlenmesi üzerine kolluk marifeti ile duruşmaya getirtilmiş ve savunması alınmıştır, sanığın kendisine usule uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmaması yargılama sürecindeki olumsuz tavırları açısından yol gösterici olmuştur ve alınan savunmasında da suçu ikrar yerine kazanın oluşumu hakkında öncesinde aldığı darbeleri sebep göstererek işlemiş olduğu suçun anlam ve önemini kavramadığı da açıkça belli olmuştur.
    Yukarıda zikredilen nedenlerden dolayı sanık yargılama sürecinde pişman olduğuna yönelik hiçbir kanaat oluşturmadığı gibi aksine herhangi bir şekilde yargılamayı kolaylaştırır bir eylem içinde de bulunmamıştır.
    Ayrıca yine bozma ilamında kabule göre de denmek suretiyle 53. maddenin uygulanması konusundaki bozma sebebi Yüksek Yargıtay’ımızın bir çok daire kararında da belirtildiği üzere düzeltilerek onama kararı ile aşılmaktadır, tek başına bir bozma sebebi olarak kabul edilmemektedir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 26.11.2012 gün ve 27136-25178 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında hükmolunan cezanın ertelenmemesine yönelik olarak gösterilen gerekçenin yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    25.08.2007 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağında; "Saat 06.00 sularında yönetimindeki .......plakalı araçla R. E. caddesi üzerinde Ilıca"dan Alaçatı istikametine seyreden A. K."ın, alkollü ve süratli araç kullanmasından dolayı direksiyon hakimiyetini kaybedip yol kenarında bulunan ağaca aracının ön kısmıyla çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası sonucunda yaralı olarak Çeşme Devlet Hastanesine kaldırıldığı, araçta da maddi hasarın meydana geldiği, kazanın oluşumunda sürücünün alkollü araç kullanması ve hızını aracın yük ve teknik özelliğine ve yol durumuna uydurmaması nedeniyle kusurlu olduğu” açıklamalarına yer verildiği,
    Trafik bilirkişisinin; sanığın yasal sınırın üç katından fazla alkol oranı ile araç kullandığını belirttiği, doktor bilirkişinin de; 1.52 promil alkol alan bir kişinin reflekslerinin azalıp, dikkatinin dağılacağı kanaatiyle kazanın alkolün etkisi ile meydana geldiği yönünde görüş bildirdiği,
    Adli sicil kaydı bulunmayan sanığın aşamalarda; iki kız arkadaşı ile birlikte bir barda alkol aldığını, çıkışta hesap yüzünden kız arkadaşları ile orada çalışanlar arasında tartışma çıktığını, sorunun ne olduğunu sorunca darp edildiğini ve alkollü olduğu için kendini savunamadığını, yerden kalkıp arkadaşları ile birlikte araca bindiğini, onları evine bıraktıktan sonra işyerine dönerken önüne birinin çıktığını, ona vurmamak için direksiyonu kırdığını ve ağaca çarptığını, kazanın alkollü olmasından kaynaklandığını, kusurun kendisinde olduğunu, hatasının cezasını beklediğini savunduğu,
    Yerel mahkemece ertelememeye ilişkin olarak gösterilen gerekçede, suçun işleniş özelliği ve sanığın tespit olunan kişiliği itibarıyla ileride bir daha suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat gelmediği açıklamasına yer verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Erteleme 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 51. maddesinde;
    “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir, bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır, ancak erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
    a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
    b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir...” şeklinde düzenlenmiştir.
    Buna göre, iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olanlar bakımından ise bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi,
    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
    2- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
    Şartlarına bağlanmıştır.
    Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet, hapis cezasının ertelenmesine kanuni engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek olmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hallerde ise, cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Anılan kanun maddesi uyarınca, yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup, hapis cezasından çevrilen veya doğrudan verilen adli para cezalarının ertelenmesi imkanı bulunmamaktadır.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 07.06.1976 gün ve 4-3 sayılı kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir şahsileştirme kurumudur. Cezanın ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşır.
    Zira kanuni, yeterli ve geçerli bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme talebinin reddine karar verilmesi kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup, uygulamada keyfiliğe yol açabilir. Cezanın ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir, mutlaka olayla uyumlu olmalı, hakimin soyut kanaatine değil, sanığın kişiliğinde var olan somut nedenlere dayanmalı, tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Geçmişte sabıkası olmayan, aşamalarda suç konusu trafik kazasının kendi hatasından kaynaklandığını ve cezasını beklemekte olduğunu belirten, pişmanlık göstermediğine ilişkin bir beyanı ya da başka bir olumsuz tavrı yargılama dosyasına yansımayan sanık hakkında, yerel mahkemece sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgeler isabetle değerlendirilmeden, altı ay hapis cezasının ertelenmemesine ilişkin olarak kanun maddelerinde yer alan ifadeler tekrarlanmak suretiyle; “Suçun işleniş özelliği ve sanığın tespit olunan kişiliği itibarıyla ileride bir daha suç işlemeyeceği hususunda mahkememize olumlu kanaat gelmediği” şeklinde gösterilen gerekçenin yeterli olmadığı ve dosya kapsamı ile örtüşmediği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla; yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ilişkin Özel Daire kararı isabetli olduğundan, itirazın reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul Üyesi; "sanık hakkında hükmolunan cezanın ertelenmemesine ilişkin olarak gösterilen gerekçenin yeterli olduğundan itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.11.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi