19. Ceza Dairesi 2019/33624 E. , 2020/1526 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5411 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1) 01/11/2005 gün ve 25983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu"nun 164. maddesinin, "Bu Kanunda tanımlanan düzeltici, iyileştirici ve kısıtlayıcı önlemleri almamak, işlemlerin kayıt dışı bırakılması ve gerçeğe aykırı muhasebeleştirme ve zimmet suçları ile sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, bankacılık ve müşteri sırlarının açıklanması, bankacılık faaliyeti çerçevesinde işlenen nitelikli dolandırıcılık, bu suçların işlenmesi amacına yönelik olarak örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak veya bu suçlarla bağlantılı olup da ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlara ait davalar, fiilin işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan (1) numaralı ağır ceza mahkemelerinde görülür. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu tür suçlara bakmak üzere o yerlerdeki diğer ağır ceza mahkemeleri de görevlendirilebilir veya yeni ağır ceza mahkemesi de kurulabilir." şeklindeki amir hükmü, aynı Kanun"un 159. maddesinde düzenlenen sırların açıklanması suçuna ilişkin özel yetki kuralı getirdiğinden, görevsizlik kararı verilerek dosyanın ilgili Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre de,
Dosya kapsamına göre, sanığın, çalışmakta olduğu banka nezdindeki eşine ait vadesiz hesaba ilişkin hesap hareketlerinin çıktısını alarak, eşiyle aralarında görülmekte olan bir dava kapsamında, delil olarak mahkemeye sunduğu, aşamalardaki ifadelerinde, bu delilin mahkemece toplanmasını talep edebileceğini düşünemediğinden böyle bir yola başvurduğunu savunduğu, dosyaya getirtilen bu hesap hareketlerine bakıldığında da fiilin gerçekleştirildiği tarihten yaklaşık 3 yıl öncesine ilişkin olup 15 günlük zaman dilimini kapsadığı, tüm hususlar bir arada değerlendirildiğinde sanığın suç kastıyla hareket etmediği anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sanığın adli sicil kaydında görülen ilamın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olması, CMK"nin 231/8. maddesine 28/06/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez." cümlesi eklenmiş ise de, daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, suç tarihi itibariyle engel oluşturmaması karşısında, yargılama sürecindeki davranışları olumlu bulunarak, hapis cezası ertelenen sanık hakkında, diğer koşullar değerlendirilmeden, "sanığın sabıkası bulunduğundan” şeklindeki kanuni olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 17/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.