Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/1-525
Karar No: 2013/433

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/1-525 Esas 2013/433 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/1-525 E.  ,  2013/433 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :2011/373275
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : BOLVADİN Ağır Ceza
    Günü : 24.08.2011
    Sayısı : 180-93

    Nitelikli kasten öldürme suçundan sanık O. K."un 5237 sayılı TCK’nun 82/1-a maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.08.2011 gün ve 180-93 sayılı resen temyize tâbi olan hükmün, sanık ve müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.04.2013 gün ve 1318-2674 sayı ile;
    "Sanık O."ın tasarlayarak öldürme suçuyla ilgili olarak;
    Oluşa ve dosya içeriğine göre; olayın aydınlatılmasına ve ikrarı ile diğer sanık E."ın cezalandırılmasına katkı sağlayan, olay öncesi ve sonrasında TCK"nun 62/2. maddesinin uygulanma şartlarına uygun tutum sergileyen sanık hakkında hakkaniyet ve objektif koşullar dikkate alındığında TCK"nun 62. maddesi uyarınca takdiri indirim hükümlerinin uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.05.2013 gün ve 373275 sayı ile;
    "...Sanığın savunmasını tespit eden, tutum ve davranışlarını bizzat gözlemleyen yerel mahkemece gösterilen; "Sanığın geçmişteki halleri, sabıkalı olması, maktüle karşı daha önce de tehdit ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından mahkumiyetinin bulunması, sosyal kişiliği, Türk toplumunun ahlak ve sosyal yapısına uygun olmayan gayrimeşru ilişkiler yaşamak suretiyle bu eylemi gerçekleştirmiş olması hususları dikkate alınarak takdiren TCK’nın 62. maddesi gereğince indirim yapılmasına yer olmadığına" şeklindeki gerekçenin, dosya kapsamı ile uyumlu, denetime elverişli, yasal ve yeterli olduğu; bozma ilamın kabulü halinde, her suçunu ikrar eden sanık hakkında taktiri indirim maddesinin uygulanması zorunlu bir hak olacaktır. Duruşmayı yapan, sanığı gören, delilleri taktir eden mahkemenin sanık hakkındaki 62. maddenin uygulanmama gerekçesinin yerinde olduğu, mahkumiyet hükmünün onanması yerine, bozulması usul ve yasaya aykırıdır" görüşüyle itiraz kanun başvurmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.06.2013 gün ve 2410-4446 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık E. K. hakkında verilen hüküm Özel Daire tarafından onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, inceleme sanık O. K. hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkemece sanık Orhan hakkında 5237 sayılı TCK’nun 62. maddesinin uygulanmamasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Yerel mahkemenin sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 62. maddesini uygulamama gerekçesinin; "Sanığın geçmişteki halleri, sabıkalı olması, maktüle karşı daha önce de tehdit ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından mahkumiyetinin bulunması, sosyal kişiliği, Türk toplumunun ahlak ve sosyal yapısına uygun olmayan gayrimeşru ilişkiler yaşamak suretiyle bu eylemi gerçekleştirmiş olması hususları dikkate alınarak takdiren TCK’nun 62. maddesi gereğince indirim yapılmasına yer olmadığına" şeklinde olduğu,
    Sanıkların kullandığı cep telefonlarına ait HTS raporlarına göre, sanık O. ile sanık E. arasında 20.08.2010 ile 28.08.2010 tarihleri arasında bir kısmında hiçbir görüşme olmaksızın 119 defa cep telefonu araması olduğu, ayrıca 13 defa ankesörlü telefondan sanık O."ın sanık E.’ı aradığı,
    Sanık O."ın Adli Sicil kaydına göre, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan 27.10.2008 tarihinde infaz edilmiş ve tekerrüre esas nitelikte mahkumiyeti bulunduğu, ayrıca maktule karşı işlemiş olduğu tehdit suçu nedeniyle 30.12.2008 tarihinde beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Tanık N. K. aşamalarda; maktulün komşusu olduğunu, olay günü daha önceden tanıdığı O. K.’un elinde tüfekle maktulün kapısı açık olan evine girdiğini, içeriden bir el silah sesi geldiğini, daha sonra elinde tüfekle dışarı çıkan O.’ın kaçarak olay yerinden uzaklaştığını söylemiş,
    Sanık E. savunmasında özetle; maktul ile evlendikten sonra O.ile bir süre birlikte yaşadığını, daha sonra tekrar eşinin yanına döndüğünü, çocuklarının üçünün de maktulden olduğunu, daha sonra O. ile görüşmediğini, ancak telefonla sık sık kendisini arayıp rahatsız ettiğini, olay günüde O.’ın açık kapıdan içeri elinde tüfekle girdiğini, kendisine engel olmaya çalıştığını, ancak O.’ın tekme vurarak kendisini yere düşürdüğünü, daha sonra eşine doğru bir el ateş ettikten sonra evden kaçtığını belirtmiştir.
    Sanık O. olaydan bir gün sonra 28.08.2010 tarihinde kolluktaki savunmasında; E. ile birlikte 7-8 yıl yaşadığını, daha sonra E.’ın A.ile evlendiğini, ancak yine E.’la görüştüklerini ve birlikte olduklarını, E.’ın A.’yi öldürmeyi teklif ettiğini, ancak A.’yi kesinlikle öldürmediğini, suçlamayı kabul etmediğini dile getirmiş,
    Aynı günlü savcılık savunmasında; kolluk anlatımı ile benzer olmakla birlikte sürekli görüştüğü E.’ın birlikte kaçmayı teklif ettiğini, ancak sonradan gelmediğini, kesinlikle A.’yi vurmadığını ifade etmiş,
    Sorguda da benzer şekilde savunmada bulunarak, amcasının oğlu olan maktulü kendisinin vurmadığını söylemiş,
    02.09.2010 tarihinde cezaevinden maktulün öldürülmesi ile ilgili olarak samimi itirafta bulunacağına ilişkin dilekçe göndermesi üzerine aynı gün alınan savunmasında; ilişkisinin olduğu E.’ın kaçmayı teklif ettiğini, onun isteği üzerine olay günü evlerine gittiğini, açık olan kapıdan eve girdiğini, yanında tüfek bulunmadığını, A.’nin odanın ortasında oturduğunu, E.’ı almaya geldiğini söyleyince maktulün otur konuşalım dediğini, bu sırada E.’ın içeriden tüfek getirip kendisine vererek ateş etmesini istediğini, alkollü ve haplı olduğu için boş mu dolu mu olduğuna bakmadan tüfekle bir el ateş ettiğini, maktulün göğsünden yaralandığını, E.’ın eve girince arkadan kilitlediği kapıyı açıp kaçmasını söylemesi üzerine kaçarak olay yerinden uzaklaştığını, tüfeği tarlalardan birine attığını, E.’ın kendisini azmettirdiğini, tüfeği onun verdiğini beyan etmiş,
    Ancak 03.09.2010 tarihinde gönderdiği dilekçede bu kez maktulün öldürülmesi olayı ile bir ilgisinin olmadığını dile getirmiş,
    18.10.2010 tarihinde gönderdiği dilekçede maktulü öldürmesi için E.’ın babası S. A.’nın kendisini azmettirdiğini söylemiş,
    25.11.2010 tarihinde gönderdiği dilekçesinde ise bu kez maktulün öldürülmesi ile bir ilgisinin bulunmadığını, gerçek suçlunun dışarıda gezdiğini belirtmiş,
    Mahkemede ki savunmasında ise; sanık E. ile sürekli görüştüğünü, bu durumu maktulünde bildiğini, E.’ın maktulle evlendikten bir süre sonra yanına geldiğini, yaklaşık iki yıl birlikte yaşadıklarını, çocuklarının olduğunu, cezaevinden çıktıktan sonra görüşmeye devam ettiklerini, olay günü E.’ın kendisini eve çağırdığını, eve girdiğini, maktule çocuklarını sevmeye geldiğini söylediğini, maktulün buna izin vermek istemediğini, bunun üzerine E.’ın "onun da çocukları, o da çocukları sevecek" dediğini ve elinde bir tüfek getirip kendisine verdiğini, tüfeğin içinin boş olduğunu, tüfekle maktulü korkutmasını istediğini, tüfek elindeyken maktulün tüfeği almaya çalıştığını, bu arada tüfeğin ateş aldığını, A.’nin nasıl yaralandığını bilmediğini ve suçsuz olduğunu dile getirmiştir.
    1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Takdiri indirim nedenleri" başlıklı 62. maddesindeki; "(1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.
    (2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir" şeklindeki düzenleme, 765 sayılı TCK’nun 59. maddesindeki; "Kanuni tahfif sebeplerinden ayrı olarak mahkemece her ne zaman fail lehine cezayı hafifletecek takdiri sebepler kabul edilirse ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası yerine müebbet ağır hapis ve müebbet ağır hapis yerine 30 sene ağır hapis cezası hükmolunur. Diğer cezalar altıda birden fazla olmamak üzere indirilir" biçimindeki düzenleme ile temelde benzer olmakla birlikte ikinci fıkra yönünden kısmen farklıdır.
    5237 sayılı TCK’nun 62. maddesinin ikinci fıkrasında takdiri indirim nedenleri sayıldıktan sonra "gibi” denilmek suretiyle takdiri indirim nedenlerinin kanunda sayılanlarla sınırlı olmadığı, aksine bunların örnek olarak belirtildiği açıkça vurgulanmıştır. Burada sayılan; "failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri" gibi nedenler, uygulamada hâkimi sınırlayıcı değil, yol gösterici nitelikteki gerekçelerdir. Bunun sonucu olarak da 5237 sayılı TCK’nun, tıpkı 765 sayılı TCK’nda olduğu gibi takdiri indirim nedenleri yönünden sınırlayıcı sistemi değil, serbest değerlendirme sistemini benimsediği kabul edilmektedir.
    Serbest takdir sisteminin bir gereği olarak da olayda sanık yararına takdiri indirimin uygulanmasını gerektiren nedenlerin varlığını veya yokluğunu belirleme yetkisi yargılamayı yapan hâkime ait olacaktır. Zira yargılama süreci boyunca maddi gerçeğe ulaşma ve adaleti sağlama yolunda çaba harcayan hâkim, sanığı birebir gözlemleyen ve bu bağlamda takdiri indirim nedenlerinin varlığı ya da yokluğunu en iyi tespit edebilecek konumdaki kişidir. Hâkim; "failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri"nin yanında, her somut olaya göre değişebilecek ve önceden öngörülemeyecek nedenleri de birlikte değerlendirerek bu hususta hak, adalet ve nasafet kurallarına uygun biçimde uygulama yapacaktır.
    07.06.1976 gün ve 3–4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu doğrultudaki birçok Ceza Genel Kurulu kararında açıkça vurgulandığı üzere; kanun koyucu, hâkime takdiri indirim hükmünün uygulanması konusunda geniş bir takdir yetkisi tanıyarak, uygulamada çıkabilecek olan ve önceden öngörülme imkanı bulunmayan çeşitli halleri kapsayacak bir kalıp bulmanın zorluğu karşısında, hâkimin bu yetkisini sınırlamaktan özenle kaçınmış, bu tavrını 5237 sayılı TCK’nda da devam ettirmiştir.
    Ancak hâkimin bu konudaki takdir yetkisi sınırsız değildir. Bütün kararlarda olduğu gibi takdiri indirimin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da gerekçeli olmalıdır. Bununla birlikte gösterilen gerekçelerin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya içeriğine uygunluğunun Yargıtay denetimine tabi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sabıka kaydında tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunan, ayrıca maktule karşı işlemiş olduğu tehdit suçu nedeniyle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olan, aşamalarda eylemi gerçekleştirip gerçekleştirmediği ile eylemin işleniş şekline yönelik olarak çelişkili beyanlarda bulunan ve yargılama sürecinde de pişmanlık gösterdiğine ilişkin herhangi bir söylem veya eylemi dosya içeriğine yansımayan sanık hakkında, savunmasını tespit edip, tutum ve davranışlarını bizzat gözlemleyen yerel mahkemece takdiri indirim nedenlerinin uygulanmamasına ilişkin olarak gösterilen gerekçeler dosya içeriğine uygun, denetime elverişli, kanuni ve yeterli olup, dolayısıyla yerel mahkemece sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 62. maddesinin uygulanmamasının isabetli olduğunun kabulü gerekmektedir.
    Diğer taraftan, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık Orhan hakkında 5237 sayılı TCK"nun 58. maddesi ile uygulama yapılmaması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
    Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve eleştiri dışında usul ve kanuna uygun olan yerel mahkeme hükmünün sanık Orhan yönüyle de onanmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi E.Y. "Yargıtay 1. Ceza Dairemizin 01.04.2013 tarih ve 2012/1318, 2013/2674 karar sayılı ilamı ile, Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 24.08.2011 tarih ve 2010/180 esas, 2011/93 karar sayı ile olayın aydınlatılmasına ve ikrarı ile diğer sanık E."ın cezalandırılmasına katkı sağlayan olay öncesi ve sonrasında TCK"nun 62/2 maddesinin uygulanma şartlarına uygun tutum sergiyelen sanık Orhan Kurt hakkında TCK"nun 62 maddesinin uygulanması gerektiği halde, uygulanmaması gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 07.05.2013 gün 2011/313275 sayı ile; sanığın savunmasını tesbit eden tutum ve davranışlarını bizzat gözlemleyen yerel mahkemece gösterilen "sanığın geçmişteki halleri; sabıkalı olması, maktule karşı daha önce tehdit ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından mahkumiyetinin bulunması, sosyal kişiliği, Türk toplumunun ahlak ve sosyal yapısına uygun olmayan gayrimeşru ilişkiler yaşamak suretiyle bu eylemi gerçekleştirmiş olması hususları dikkate alınarak takdiren 62. maddenin uygulanmasına yer olmadığına" şeklindeki gerekçenin, dosya kapsamı ile uyumlu denetime elverişli, yasal ve yeterli olduğu, bozma ilamının kabulü halinde, her suçunu ikrar eden sanık hakkında takdiri indirimin uygulanmasının zorunlu hak olacağı, duruşmayı yapan, sanığı gören, delilleri takdir eden mahkemenin gerekçesinin yerinde olduğu görüşüyle karara karşı itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
    Yüksek Ceza Genel Kurulu"nun 05.11.2012 tarihli gündeminde görüşülen itiraz oyçokluğuyla kabul edilmiştir.
    Yüksek Ceza Genel Kurulu"nun çoğunluk görüşüne aşağıdaki nedenlerden dolayı iştirak etmiyorum.
    Sanıkların suçlarının subutu ve vasıfı yönünden Daire, Başsavcılık ve yerel mahkeme arasında görüş farkı bulunmamaktadır. Oluşa göre maktul A. ile sanık E."ın hadiseden 10 yıl kadar önce evlendikleri, daha sonra geçimsizlik nedeniyle ayrılarak farklı kişilerle yaşamaya başladıkları, bu süreçte sanık E."ın diğer sanık O. ile gayriresmi olarak iki yıl kadar birlikte karı-koca hayatı yaşadığı, bu ilişkiden doğduğu iddia edilen iki çocuğun nüfusta baba görünen maktul adına kayıt edildiği, bu ilişki nedeniyle sanık O. ile maktul arasında husumet oluştuğu, 2006 yılında sanığın maktulu tehdit ettiği, 26.08.2010 tarihinde her iki sanığın buluşarak öldürme eylemini planladıkları, o gece maktul sanık E.tarafından uyku ilacı ile maktul uyutulamadığı için eylemin gerçekleşmediği, sanık E."ın, O."ı “seni arayacağım, bugün bu iş bitecek” diyerek evine gönderdiği, 27.08.2010 günü 13.30 sıralarında sanık O."ı eve çağırdığı olayda kullanılan maktule ait silahı vererek eşinin öldürülmesini istediği, sanık O."ın maktule bir el ateş ederek ölümüne sebebiyet verdiği, olay yerinden kaçtığı, bir gün sonra yakalanan sanık O.ın kolluk ve Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde suçu ikrar ettiği, bu ikrardan hareketle eylemin tasarlanarak işlendiği ve sanık E."ın da bu suça müşterek fail olarak katıldığı kabulüne varılmıştır.
    TCK"nun 62. maddesinde düzenlenen takdiri nedenlerle cezada indirim sağlayan ve bu madde bir atıfet maddesi değildir.
    Takdiri indirim nedenleri olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, failden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gösterilmiştir. Bu nedenler tahdidi değildir. Benzer durumları da hakim indirim nedeni olarak kabul edebilir.
    Yerel mahkeme, sanık O.ın geçmişteki sabıkası, maktule karşı tehdit suçundan mahkumiyetinin bulunması, sosyal kişiliği, Türk toplumunu ahlak ve sosyal yapısına uygun olmayan gayrimeşru ilişki yaşamak suretiyle bu eylemi gerçekleştirmiş olması gerekçesi ile TCK"nun 62 maddeyi uygulamamıştır.
    Takdiri indirim nedenlerinin uygulanmasında uygulama ve öğretideki görüşlere baktığımızda; "fail ikrarıyla suçun ortaya çıkmasını ve suç vasfının tayinini sağlamışsa, bu sanık hakkında takdiri indirim nedenlerinin uygulanmasını Yüksek Yargıtay zorunlu görmektedir." (Osman Yaşar, Türk Ceza Kanunu 2010 baskı II cilt sayfa 2118)
    Takdiri indirim nedenleri;
    "Suçun işlenmesinden sonra ortaya çıkan failin pişmanlık duyması, suçunu ikrar etmesi, mağdurun zararını karşılaması, suçtan doğan zararın azlığı, duruşma sırasında sukunetli bir şekilde iyi hal göstermesi" gibi nedenler olabilir. (Artuk-Gökçen-Yenidünya) TCK Şerhi Genel Hükümler II Cilt 2009 baskı sayfa 1641)
    "Olayı açıklığa kavuşturacak yeterli tanık ve kanıt bulunmadığı gibi, suçun niteliğine ilişkin ikrardan başka kanıtta bulunmamaktadır. Sanık üzerine atılı suçta, lehine en ziyade olacak şekilde şartları oluşturmak ve kabul ettirmek imkanı var iken böyle yapmamış, ikrarı ile suçun belirlenmesine yardımcı olduktan başka, kendisi için en ağır cezayı gerektirecek şekilde suçun niteliğini de ortaya koymuştur. Bu itibarla TCK"nun 59 maddenin uygulanması hak ve adalete uygun olacaktır." (YCGK 01.02.1988 gün ve 1987/1-504 esas, 1988/6 karar)
    Aynı paralelde; CGK 02.04.1991 gün 81-103 sayılı kararı;
    "Mahkeme sürecinde suçunu ikrar etmek, suçun aydınlanmasını sağlayacak davranışta bulunmak, tartışmalı olmakla birlikte cezada indirim nedeni olarak gösterilmektedir." (Koca-Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler 5. Baskı S.582),
    Gerek öğretide gerekse uygulamadaki yerleşik içtihat ve görüşlere göre, ikrarı ile suçun ortaya çıkmasına katkı da bulanana takdiri indirim uygulanması adaletin tecellisine ve suçların cezalandırılmasına imkan sağlayacaktır. Nitekim yasa koyucu yeni TCK"nun 38/3 fıkrasında; "Azmettirenin belli olmaması halinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında cezasından 1/3 oranında indirim yapma imkanı getirilmiştir."
    Dava konusu olayda; sanık O.ikrarı ile suçun kendi aleyhine "tasarlayarak adam öldürme" olarak vasıflandırılmasına sebebiyet verdiği gibi, tüm aşamalarda suçlamayı kabul etmeyen, mahkumiyet için yeterince tanık ve maddi delil elde edilemeyen sanık O."ın ikrarı samimi görüldüğünden diğer sanık E."ı da mahkumiyetine karar verilmiştir. Sanığın aşamalarda kısmen farklı beyanlarda bulunması neticeyi değiştirmemiştir. Sanığın kovuşturma aşamasında dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışıda tespit edilememiştir.
    Diğer taraftan dosyada mevcut adli sicil kaydına göre sanık O."ın 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan mahkumiyet kaydı bulunmaktadır. Yerel mahkemenin TCK"nun 62 maddesinin uygulanmamasına gerekçe yaptığı hükmün açıklanmasının ertelenmesine ilişkin karar mahkumiyet sonucunu doğurmayacaktır. (CMK 231/5 fıkra)
    İşlenen suçun Türk toplumunun ahlak ve sosyal yapısına uygun olmaması cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacak saiklerdendir. Ayrıca aynı eylemi sadakat yükümlülüğü bulunan eşine karşı işleyen diğer sanık E. hakkında takdiri indirim uygulanması ise hükümde çelişkiye neden olmuştur.
    Bu nedenle 1. Ceza Dairesinin bozma kararı bu güne kadar yerleşik içtihatlara uygun olup teori tarafındanda benimsenmiştir. İkrari ile suçun ortaya çıkmasına katkıda bulunan sanık hakkında takdiri indirimin uygulanması hakkaniyete ve adalete uygun olacağından itirazın reddine karar verilmesi kanati ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum" düşüncesiyle
    Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Genel Kurul Üyesi ise; benzer düşüncelerle itirazın reddi yönünde karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 01.04.2013 gün ve 1318-2674 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 24.08.2011 gün ve 180-93 sayılı kararının sanık Orhan Kurt yönüylede ONANMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.11.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi