Esas No: 2019/3645
Karar No: 2021/2749
Karar Tarihi: 31.05.2021
Danıştay 3. Daire 2019/3645 Esas 2021/2749 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/3645
Karar No : 2021/2749
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı/…
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, kanuni temsilcisi olduğu Özyurt Demir Çelik Nakliye İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin 2016 ve 2017 yıllarına ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden oluşan kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 13. maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı alınmasına yönelik … tarih ve … sayılı işlemi ile aynı Kanun'un 9. maddesi uyarınca teminat istenilmesine yönelik … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Kanun'un 9 ve 13. maddeleri uyarınca ihtiyati haczin uygulanması için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir kamu alacağının salınması yolunda gereken ön işlemlere başlanılmasının yeterli olduğu, 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca asıl borçlu şirkete ait kamu alacaklarından sorumlu tutulabilecek olan ve aynı zamanda 6183 sayılı Kanun'un 3. maddesi gereğince amme borçlusu sıfatı bulunan davacı adına kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla vergi inceleme elemanınca yapılan ilk hesaplamalara göre belirlenen miktar dikkate alınarak alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurun kararına dayalı olarak tesis edilen dava konusu ihtiyati haciz işlemi ile teminat istenilmesine yönelik işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kanunda tahdidi olarak sayılan ihtiyati haciz sebeplerinin oluşmadığı ve buna dayanak teşkil eden ihtiyati tahakkuk işlemi için de şartların meydana gelmediği, idarenin takdir yetkisini aşan boyutlarda işlem tesis ettiği, eylem ile yaptırım arasında bir denge gözetilmesinin hukuk devleti ilkesinin gereği olduğu halde tesis edilen işlemde bu denge gözetilmediğinden Anayasa'ya aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında Vergi Denetim Kurulu müfettişlerinin de katılımıyla çok sayıda adreste yapılan arama, el koyma ve gözaltı işlemleri neticesinde elde edilen bilgi ve belgelerden hareketle söz konusu işlemleri koordine eden kurum tarafından ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemleri yönünden talepte bulunulduğu, uyuşmazlık konusu işlemlerin tesis edilebilmesi için kamu alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olmasının yeterli sayıldığı, davacının da aralarında bulunduğu 180 mükellefi kapsayan incelemenin mahiyeti gereği bir ekip tarafından yürütüldüğü, inceleme sırasında ortaya çıkan hususların ekip başkanına aktarıldığı ve bu doğrultuda kurum içi yazışmaların yapıldığı, demir çelik sektöründe kayıt dışı faaliyetin çok yaygın olduğu, paravan firmalar arasında gerçeği yansıtmayan işlemler nedeniyle kamu zararına yol açıldığı, ihtiyati tahakkuk ve haciz işlemlerinin, teminatta gösterilmediği dikkate alındığında, davacının ticari faaliyetine engel oluşturmayacağı, kamu alacağının güvence altına alınmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin sahte fatura düzenleme ve kullanma organizasyonu içinde yer aldığından bahisle yürütülen incelemede yapılan ilk hesaplamalara göre önerilen vergi ve cezaların güvence altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 13. maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı alınmasına yönelik işlem ile aynı Kanun'un 9. maddesi uyarınca teminat istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 9. maddesinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektirir haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairesince teminat istenebileceği hükme bağlanmış, aynı Kanun'un 13. maddesinde, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin varlığı halinde, alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla ihtiyati haciz tatbik edilebileceği hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde de; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6183 sayılı Kanun'un yukarıda bahsedilen hükmüne göre ihtiyati haciz işlemi kamu alacağının cebren tahsil ve takip işlemi olmayıp, icrai muamelelere başlamadan önce tahsile konu amme alacağını korumaya yönelik işlem olduğundan, bunun asıl muhatabı amme borçlusu, diğer bir deyişle verginin mükellefi veya sorumlusudur. Şirketin kanuni temsilcileri, yönetim, icra kurulu üyeleri ve ortakları hakkında bu işlemlerin uygulanması söz konusu olmayacaktır. 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca kanuni temsilciler ancak kesinleşen ve şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen alınamamış olan borçlarından dolayı
sorumlu tutulabileceklerinden ve haklarında ihtiyati haciz gibi amme alacağının korunmasına ilişkin bir işlemin uygulanabileceğine dair bir açıklık bulunmadığı dikkate alındığında dava konusu işlemde ve davacının mal varlığına uygulanan ihtiyati hacizde hukuka uygunluk görülmediğinden yazılı gerekçeyle verilen karara yöneltilen istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2…. Bölge İdare … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesine,
4.Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 31/05/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar bozulması istenen Vergi Dava Dairesi kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında istemin kabulünü gerektirecek durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve kararın onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.