6. Ceza Dairesi 2014/8058 E. , 2018/496 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma, yaralama, mala zarar verme
HÜKÜM : Beraat
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I- Sanıklar ... ve ... hakkında mala zarar verme, sanık ... hakkında yaralama suçundan kurulan beraat kararlarının ve sanıklar ... ve ... hakkında yaralama suçundan kurulan mahkumiyet kararlarının incelenmesinde;
Kasten işlemiş oldukları yaralama suçu nedeniyle mahkum olan sanıklar ... ve ... hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarına hükmedilmemiş ise de, kasten işlenen suçlarda hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olan ve 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinde öngörülen belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirlerinin, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararına göre yapılan değişiklikte dikkate alınmak suretiyle cezaların yerine getirilmesi (infaz) aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilmiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanıklar ..., sanıklar ... ve ... savunmanları ile katılan ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve yasaya uygun bulunan hükmün, tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
II- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında yağma suçundan kurulan beraat kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Soruşturma evresinde toplanan deliller suç işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenler. Kamu davasını açma veya açmama yetkisi Cumhuriyet Savcısına aittir.
İddianamede şüpheliye yüklenen suç hakkında; suç teşkil eden fiil, zamanı ve işlendiği yer konusunda açıklama gerektiği gibi olay öyküsünde isnat edilen fiilin hangi fiil olduğu açıkça anlatılmalıdır. Fiilin aynı failin diğer fiillerinden ayırt edilebilir nitelikte belirtilmesi gerekir. Failin her biri birbirinden bağımsız biri diğerinin unsuru olmayan ve ayrı ayrı suç teşkil eden filleri yönünden de iddianamede kamu davasının sınırları açıkça gösterilmelidir. Savcı iddianamesine göre mahkemenin suç teşkil eden hangi filler konusunda karar vermesi gerektiği belirsiz kalmamalıdır. Eksiklik ve yetersizlik varsa bu, yargılamada giderilmelidir.
İddianamede dava konusu yapılmak istenen suç teşkil eden eylemler ayrı ayrı açıklanıp belirlenmesi gerekir. Yani suç teşkil eden fiiller bakımından kamu davasının sınırı açıkça gösterilmelidir.
Suç teşkil eden fiil yönünden kamu davasının dışına çıkmak demek, dava olmadan karar verilmesi anlamını taşır. Böyle bir uygulamaya CMK kuralları kesin engel oluşturur. Hakim, fiilin niteliğini tayin ve takdirde iddianamedeki hukuki görüş ile bağlı değildir. Ancak bilindiği üzere, iddianamede bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan söz edilmesi o olay hakkında dava açıldığını göstermez. İddianamede dava konusu yapılan ve her biri ayrı ayrı bağımsız suç teşkil eden her bir fiilin açıklanması gerekir.
Sanıkların suç oluşturan hangi eylemlerden yargılandığını bilmek hakkıdır. Bu, savunmanın kullanılması açısından güvencedir.
Somut olaya gelince;
Davanın dayanağını oluşturan Gölpazarı Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 21.01.2010 gün ve 2009/382 soruşturma, 2010/26 Esas ve 2010/14 iddianame sayılı iddianamesinde, “Mağdurun, ramazan ayında sahur vaktinde davul çalarak geçimini sağladığı, 05.09.2009 gecesi saat 03:40 sıralarında Gölpazarı ilçesi Orta mahallede aynı şekilde davulunu çaldığı bir sırada, şüphelilerin yanına geldikleri, ""neden burada davul çalıyorsun"" şeklinde söyleyerek mağduru, tekme ve yumruk vurmak sureti ile darp ettikleri, ayrıca şüpheli ..."un, mağdura ait olan davulu kırdığı, mağdurun soruşturma aşamasında şüphelileri teşhis ettiği, şüphelilerin bu şekilde üzerlerine atılı olan suçları işledikleri” denilerek sanık ... hakkında Türk Ceza Kanunu 86/1, 87/1.d, 87/1.c, 87/2-b, 87/3 maddeleri uyarınca yaralama; sanık ... hakkında Türk Ceza Kanunu 86/1, 87/1.d, 87/1.c, 87/2-b, 87/3 maddeleri uyarınca yaralama ile Türk Ceza Kanunu 151/1 maddesi uyarınca mala zarar verme suçundan dava açıldığı ve yargılamanın Gölpazarı Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2010/17 Esas sırasınında yargılama devam ederken 30.11.2010 günlü oturumda sanık ... hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerine Gölpazarı Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 15.02.2011 gün ve 2010/496 soruşturma, 2011/32 Esas ve 2011/11 iddianame sayılı iddianamesi ile, “Müştekinin ramazan davulcusu olarak çalıştığı olay günü saat 03:00-04:00 sıralarında kendi beyanına göre ... ve arkadaşlarının yanına gelerek kendisini darp ettikleri ve davulunu kırdıkları, darp eylemi nedeniyle müştekinin vücutta kemik kırığı oluşacak ve hayatını tehlikeye sokacak şekilde yaralandığı, vücutta sabit iz kalıp kalmadığı ve organ zafiyetinin tespiti için kat’i raporun 6-18 ay sonra yapılacak kontrolde verilmesinin Eskişehir Adli Tıp Kurumu’nca uygun görüldüğünden henüz kat’i raporunun temin edilememiş olduğu, olayın şüphelisi olarak yargılaması devam eden ... ve ...’un alınan beyanları ile bu dosya kapsamında tanık olarak dinlenen şüpheli ...’in de aynı olayda şüpheli olarak yer aldığı ve müsnet suçları birlikte gerçekleştirdiklerinin anlaşıldığı, Gölpazarı Asliye Ceza Mahkemesinin Başsavcılığımıza yapmış olduğu suç duyurusu doğrultusunda şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan ...’in beyan ve ikrarından da suçun müşterek faili olduğunun anlaşıldığı, müşteki tarafından kabul edilmemiş olmakla mala zarar verme suçu bakımından şüpheliye uzlaşma önerisinde bulunulmadığı, oluş, iddia ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından” denilerek sanık ... hakkında Türk Ceza Kanunu 86/1, 87/1.d, 87/1.c, 87/2-b, 87/3 maddeleri uyarınca yaralama ile Türk Ceza Kanunu 151/1 maddesi uyarınca mala zarar verme suçundan dava açıldığı ve Gölpazarı Asliye Ceza Mahkemesinin 28.06.2011 gün 2011/12 Esas ve 2011/41 sayılı Birleştirme kararı ile aynı mahkemenin 2010/17 Esas sayılı dosyası ile birleştirildiği,
Gölpazarı Asliye Ceza Mahkemesi"nin 03.04.2012 gün 2010/17 Esas ve 2012/41 Karar sayılı ilamı ile, sanıkların eyleminin TCK 149/1-c-h ve 149/2 maddesi uyarınca yağma suçunu da oluşturduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği, Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinin 22.05.2012 gün 2012/72 Esas ve 2012/90 Karar sayılı kararı ile; Yargılamanın Gölpazarı Asliye Ceza Mahkemesince iddianamede belirtilen sevk maddeleri üzerinden yürütülmek üzere CMK"nun 12 ve 5235 sayılı yasanın 11. maddesi uyarınca karşı görevsizlik kararı verilmesi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 01.08.2012 gün 2012/8547 Esas ve 2012/8484 Karar sayılı ilamı ile Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinin 22.05.2012 gün 2012/72 Esas ve 2012/90 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması üzerine yapılan yargılamada Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinin 08.05.2013 gün 2012/119 Esas ve 2013/60 Karar sayılı kararı uyarınca sanıklar ..., ... ve ... hakkında yağma suçundan açılan davadan beraat kararı verilmiş ise de;
İddianameye konu neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunun TCK"nın 149/2. maddesi uyarınca yağma suçunun unsuru olmadığı, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 08.06.1997 gün, 11/88-147 ve 16.04.2013 gün, 2012/6-1307 Esas, 2013/151 Karar sayılı kararları dikkate alındığında, kamu davasını açma görev ve yetkisinin yalnızca Cumhuriyet Savcısı"na ait olduğu, buna göre sanığın eyleminin, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu olarak nitelendirilip, sadece bu suça ilişkin sevk maddelerine yer verilen iddianameler ile açılan dava sonucu Gölpazarı Asliye Ceza Mahkemesinin 03.04.2012 gün 2010/17 Esas ve 2012/41 Karar sayılı görevsizlik kararında, yağma suçunun gösterilmiş olmasının, sanıklar hakkında yağma suçundan da açılmış bir dava bulunduğu anlamına gelmeyeceği olayda; sanıklar ..., ... ve ... hakkında yağma suçundan 5271 sayılı CMK’nın 170/3 ve 225/1. maddelerinde öngörülen yönteme ve biçime uygun olarak açılmış dava bulunmadığı halde, yağma suçundan dava açıldığı görüşü ile yargılamanın sürdürülmesinin açıkça Yargılama Yasasının ihlali anlamına geldiği dikkate alınmadan, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.