8. Ceza Dairesi 2017/9433 E. , 2019/9014 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
TCK.nın 268. maddedeki suçun oluşması için öncelikle, fail tarafından işlenen bir suçun bulunması gerekmektedir. Başka deyişle iftira suçunun aksine, bu madde bakımından gerçek bir suçun işlenmesi ve bu suçun faili ile 268. maddedeki eylemin failinin aynı kişi olması zorunludur.
İşlenmiş olması gereken suçun kasıtlı veya taksirli suç olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Fakat, maddede yalnızca suçtan söz edilmekle, kabahatler veya disiplin eylemleri madde kapsamında değerlendirilmektedir.
Maddedeki ifade biçiminin hatalı olduğu söylenebilir ise de, mevcut düzenleme karşısında, failin gerçekte o suçu işlememiş bulunduğunun anlaşılması halinde, başkasının kimlik bilgilerini kullanma eyleminin 268. maddedeki suçu oluşturmadığını kabul etmek, kanunilik ilkesi bakımından zorunlu görülmektedir. Bu tür eylemlerde 206. maddenin uygulanması gereklidir.
Dolandırıcılık suçundan verilen ve kesinleşen beraat kararları karşısında hukuken sanıkların işledikleri bir suç bulunmadığının kabulünde zorunluluk bulunduğu halde kolluk görevlisine düzenlenecek bir belgeye esas olarak beyanda bulunurken, başkasına ait kimliği veya bilgileri kullanma eylemi 268. maddeyi değil 206. maddedeki suçu oluşturmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında sanıkların, dolandırıcılık suçundan haklarında başlatılan soruşturmada, sanık ..."in mağdur ..."e ve sanık ..."un mağdur ..."a ait kimlik bilgileri ve kendi fotoğrafları bulunan kimlik belgelerini emniyet görevlilerine ibraz etmeleri sonrasında, görevlilerce kimlik belgelerinin sahte olduğunun tespiti ile sanıkların gerçek kimlik bilgilerine ulaşıldığı olaya ilişkin, sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan mahkemenin aynı tarihli
kararı ile beraat kararları verildiği ve bu kararların kesinleştiği, kesinleşen beraat kararları karşısında sanıkların "işledikleri bir suçtan" söz edilemeyeceği cihetle TCK.nın 268. maddesinde tanımlanan suçun unsurları oluşmayıp sanıkların TCK.nın 206. maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.06.2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(K.D)
KARŞI DÜŞÜNCE
07.05.2012 günü müşteki ..."ın işletmeciliğini yaptığı büfeye gelerek, sigara alıp 50,00 TL uzatan sanık ..."in, müştekiye "Dur ben 1 TL bulayım, sen 45 TL hazırla" deyip, 50 TL parayı vermediği halde vermiş gibi davranıp müştekiden defaatle 45 TL para üstü istediği, müştekinin de ısrarla kabul etmemesi ve tartışması üzerine, yakınlarda bulunan diğer sanık ..."un müştekiden soda isteyip, soda çeşitlerini müştekiye saydırarak müştekinin dikkatini dağıtmaya çalıştığı, her iki sanığın birlikte büfeden ayrıldıklarının ertesi günü yine aynı saatlerde, bu sefer sanık ..."un aynı yöntemle müştekide 45 TL para üstü isteyip müşteki ile tartışmaları sonucu, sanığı hatırlayan müştekinin sanık ..."u takip ettiği, Tıp Fakültesi caddesinde her iki sanığın buluştuklarını görünce sanıkların emniyet ekiplerince yakalanmalarını sağladığı, yakalanan sanıklar hakkında dolandırıcılığa teşebbüs suçundan işlem yapılmak istendiğinde sanık ..."un mağdur ... adına düzenlenmiş olup, üzerinde kendi fotoğrafı bulunan nüfus cüzdanını ibraz ederek kendisini ... olarak tanıttığı, sanık ..."in de mağdur ... adına düzenlenmiş olup, üzerinde kendisine ait fotoğraf bulunan nüfus cüzdanını ibraz edip, kendisini ... olarak tanıttığı, polis memurlarının ibraz edilen nüfus cüzdanlarını ayrıntılı olarak incelediklerinde sahte olduklarını anlamaları üzerine sanıkların başkasına ait kimlik bilgilerini kullandıklarının anlaşıldığı, yapılan yargılama üzerine de sanıkların üzerine atılı dolandırıcılığa teşebbüs suçundan beraat ettikleri, ancak sanıkların suç işlediği şüphesi ile yakalandığı sırada kendileri hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla mağdura ait kimlik bilgilerini kullanmaktan dolayı TCK.nın 268/1. delaletiyle TCK.nın 267/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Daire çoğunluğuyla aramızdaki uyuşmazlık sanıkların gerçekte dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlememiş bulunduğunun anlaşılması karşısında, TCK.nın 268. maddesinde düzenlenen suçu oluşturmayıp TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturduğuna ilişkindir.
İftira suçunun özel bir halini düzenleyen TCK.nın 268. maddesinde düzenlenen "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunun oluşabilmesi için kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği, somut olayda; sanıkların dolandırıcılığa teşebbüs suçu soruşturmasından kurtulmak için mağdurların kimlik bilgilerini verdiği, yapılan yargılama neticesinde yüklenen suçun sabit olmadığından bahisle beraat kararları verilmesinin başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmak suçunun oluşumuna etki etmeyeceği, yalan beyanın failin işlediği bir suçun soruşturulması dolayısıyla gerçeğe aykırı kimlik bilgilerini kullanma şeklinde işlenmesini öngören öğeleri bakımından TCK.nın 268. maddesinin TCK.nın 206. maddesine nazaran özel hüküm niteliğinde bulunduğu, özel normun önceliği ilkesi uyarınca fiile yalnızca TCK.nın 268. maddesinin uygulanması gerektiğinden, sayın çoğunluğun sanıkların eyleminin TCK.nın 206. maddesinde tanımlanan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturacağına ilişkin bozma düşüncesine katılmıyorum.26.06.2019