7. Hukuk Dairesi 2014/14917 E. , 2015/124 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Antalya 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 17/06/2014
Numarası : 2013/193-2014/294
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı-karşı davalının tüm, davalı-karşı davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17"nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.
Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Dairemizce bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir
İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır.
İstifa belgesine dayanılmakla birlikte, işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, Türkiye İş Kurumuna yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir.
İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır.
Somut olayda davacı-karşı davalı, iş başvurusu sırasında 25.000,00 TL bedelli teminat senedi vermesi aksi takdirde işe alınmayacağının belirtildiğini, diğer davacı Melda"nın kefil olduğu senedi imzaladıklarını, 03/04/2013 tarihinde istifasını vermez ise teminat senedinin icraya konacağı söylenerek tehditle istifasının alındığını, istifa dilekçesinin hukuka aykırı ve batıl olduğunu iddia etmiş, davalı ise davacının imzalamış olduğu bir senedin söz konusu olmadığını, kendi isteği ile hiçbir baskı altında kalmadan şirket çalışanlarının tanıklığında istifa ettiğini savunmuştur. Mahkemece işçi tarafından verilen istifa dilekçesinin teminat senedi nedeniyle iradesinin fesada uğratılarak alındığı anlaşıldığından davacının kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir. Dosyada davacı tarafından el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış 03.04.2013 tarihli özel sebeplerden dolayı işten ayrılmak istediğini belirten istifa dilekçesi bulunmaktadır. Davacı istifa dilekçesinin kendisinden daha önce alınan teminat senedi nedeniyle baskı yapılarak iradesi fesada uğratılarak alındığını ileri sürmüşse de bu iddiasını ispat edememiştir. Davacıdan işe girerken sırf teminat senedi alınmış olması istifa dilekçesinin de baskıyla imzalandığı sonucunu doğurmaz. Bu nedenle mahkemece davacının kıdem tazminatı talebinin reddine ve karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kıdem tazminatı talebinin kabulüne ve karşı davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
3-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti alacağının bulunup bulunmadığı hususunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı dava dilekçesinde yıllık izin alacaklarının bulunduğunu iddia etmiş, davalı ise davacının yıllık izinlerin kullandırıldığını ve kullandırılamayan kalan yıllık izin ücretlerinin ise 2013 yılı Nisan ayı bordrosuyla ödendiğini savunmuştur. Mahkemece dosyada bulunan yıllık izin belgelerine göre davacının kullandığı anlaşılan yıllık izin süreleri mahsup edilerek yıllık izin alacağının kabulüne karar verilmiş, 2013 yılı Nisan ayı bordrosuyla yapılan yıllık izin ödemesi dikkate alınmamıştır. Davalı işverence 2013 yılı Nisan ayı bordrosunda tahakkuk ettirilen ve ödendiği anlaşılan yıllık izin ücreti ödemelerinin hesaplanan yıllık izin ücretinden mahsubu gerekirken bu husus dikkate alınmadan hüküm kurulması da hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacı-karşı davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı-karşı davacıya iadesine, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.