
Esas No: 2016/19718
Karar No: 2018/5201
Karar Tarihi: 24.10.2018
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/19718 Esas 2018/5201 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, ...A.Ş. ile dava dışı YTK Tekstil ... Ltd. Şti arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının da müşterek müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine, kredi alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı kefilin sorumluluğunun sınırlı olduğunu, sözleşme anındaki borç miktarının fazlasıyla ödendiğini, kefili sınırsız sorumluluk altına sokan sözleşme hükümlerinin geçerli olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı ... Şirketi’nin TMSF’ndan temlik almış olduğu davaya konu alacak için söz konusu olan 20 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davalı vekilinin zamanaşımı itirazının reddine, davacının davalıdan takip tarihi itibarıyla 47.963,07-TL asıl alacak, 10.501,69-TL işlemiş faiz ve 2.903,12-TL BSMV olmak üzere toplam 160.367,88-TL alacağı olduğu tespit edilmiş ise de, kredi sözleşmelerinin tarihi ile icra takip tarihi arasında yaklaşık 16 yıllık sürenin geçtiği, davalı borçlunun kredi almış olduğu bankaya el konulması, borcunu kime ödeyeceğini dahi bilememesi nazara alındığında, davalının işlemiş faizden sorumlu tutulmasının hakkaniyetle bağdaşmayacağı gerekçesiyle asıl alacak yönünden davanın kabulü ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 22 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı yönünden davacının talebinin reddine, reddedilen kısımlar asıl alacağın ferisi olduğundan davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, davalının yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin vekalet ücreti ve yine aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde icra takip tarihinden itibaren uygulanacak temerrüt faizi oranını % 11 olarak talep etmiş olup, mahkemece davacı vekilinin talebi dikkate alınmaksızın H.M.K’nun 26. maddesi uyarınca talep aşımında bulunarak, talepten fazla temerrüt faiz oranına hükmedilmesi doğru değildir.
3-Davacı icra takibinde takip tarihinden önceki döneme ilişkin işlemiş faiz talebinde bulunmuş olup, takip tarihinden önce borçlu temerrüde düşürülmüş ise alacaklı zamanaşımı süresi içinde her zaman asıl alacak yönünden işlemiş faiz isteminde de bulunabilir. Mahkemece “... kredi sözleşmelerinin tarihiyle icra takip tarihi arasında yaklaşık 16 yıllık sürenin geçtiği, borçlu davalının borcunu kime ödeyeceğini dahi bilmemesi, kredi almış olduğu bankaya el konulması ve muhatabı bilebilecek durumda olmaması nazara alındığında, davalının işlemiş faizinden sorumlu tutulmasının hakkaniyetle bağdaşmayacağı ...” gerekçesiyle işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmayıp, takip tarihi öncesi işlemiş faiz miktarının hesaplattırılarak hüküm altına alınması gerekir.
Davacı alacaklı icra takip talebinde 2.903,12.-TL masraf talebinde bulunmuş olup, bu hususun red gerekçesi mahkeme kararından anlaşılamamaktadır. Mahkemece reddedilen alacaklarla ilgili red gerekçelerinin açıkca belirtilmesi gerekir.
Ayrıca icra takibine konu alacak likit (belirlenebilir) olması nedeniyle hüküm altına alınan toplam alacak üzerinden İ.İ.K.’nun 67. maddesi hükmü uyarınca alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ :Yukarıda (1) nolu bentte belirtildiği üzere davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte belirtildiği üzere hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 24/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.