11. Hukuk Dairesi 2017/2569 E. , 2019/2664 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 05/11/2014 gün ve 2013/349 - 2014/468 sayılı kararı onayan Daire"nin 09/03/2017 gün ve 2016/2283 - 2017/1396 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı banka şubesinden 17.12.2010 ve 01.02.2010 tarihlerinde kredi kullandığını, erken ödeme yaptığını ve bu ödeme nedeni ile müvekkili şirketin davalı banka nezdinde kullanmış olduğu mezkur krediler için kapatılma tarihindeki anapara, faiz ve eklentileri (BMSV gibi) ile tahsilinin mümkün olduğunu, ancak davalı Banka"nın 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 21 ve 131. maddesi hükümlerine aykırı olarak kalan taksitlere ayrı ayrı faiz uygulayarak müvekkili şirketten tahsili cihetine gittiğini, kalan taksitlerin faiz oranları da uygulanmak sureti ile tüm bedel üzerinden kredinin kapatılması nedeni ile müvekkili tarafından ödenen 140.000 TL"nin iadesi için davalıya ihtarname gönderildiğini ancak olumlu yanıt alınamadığını ileri sürerek, belirsiz alacak davası açmış olup, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL"nin 13/06/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, kredi borcunun erken kapatılması nedeni ile fazla tahsil edilen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davacı vekilince, kredinin erken kapatılması sırasında kredi borcundan herhangi bir indirim yapılmadığı, geri kalan taksitlerin faiz oranları da uygulanmak suretiyle tamamının alındığı ileri sürülmüş, davalı vekili ise, davacı ile imzalanan genel kredi sözleşmesinin “Kredinin geri ödenmesi, vadeden önce ödeme ve kredinin erken kapatılması” başlıklı 4.10. maddesinde yer alan “Kredi, kural olarak belirli bir vade ve belirli bir kâr payı üzerinden kullanılmış olduğundan bankanın yazılı kabulü olmadıkça kısmen veya tamamen erken kapatılamaz. Bu nedenle müşteri krediyi kısmen veya tamamen erken ödeme/kapatma talebinde bulunamaz. Bu hükme rağmen müşteri, bankanın yazılı kabulü olmadan kısmen veya tamamen erken kapatsa dahi banka, geri ödeme planında yer alan kar ve sair feriler dahil olarak belirlenmiş toplam tutardan hiçbir indirim yapmak zorunda değildir.” hükmü gereği davalının kredinin erken kapatılması halinde indirim yapmak zorunda olmadığını, buna rağmen, davacının talebi üzerine istisnai bir durum olarak, davacının toplam borcu üzerinden indirime gidildiğini, davalının kredinin erken kapatılması halinde yapmak zorunda olmadığı bir indirimi davacıya sağladığını savunmuştur.
Genel kredi sözleşmesinin 4.10.3. maddesinde müşterinin krediyi erken ödeme/kapatma talebinde bulunması halinde bankanın erken ödeme/kapatma talebini kabul edebileceği, bu durumda müşterinin erken ödeme/kapatma sebebiyle bankanın talep edeceği her türlü ücret, komisyon ve sair ferileri derhal ve tamamen bankaya ödeyeceği kararlaştırılmıştır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı banka tarafından tahsil edilen tutar önce 1.375.176,25 Euro, sonrasında ise 1.438.350,52 Euro olarak gösterilmiş, aradaki farkın 63.174,27 Euro ve kapatma tarihindeki TL karşılığının 146.956,00 TL ve vergi hariç 139.958,00 TL olduğu ifade edilmiş, bildirilen rakamların tekrarlanan ifadeler nedeniyle neye ilişkin olduğu, kredinin erken ödenmesi nedeniyle toplam ödenmesi gereken miktardan herhangi bir indirim yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa ne kadar yapıldığı anlaşılamamakta olup, bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 80. maddesinde yer alan “Akdin hükmünden veya mahiyetinden veya hal icabından iki tarafın hilafını kast ettikleri anlaşılmadığı takdirde, borçlu borcunu vadesinden evvel ifa edebilir. Şu kadar ki borçlunun, vadeden evvel tediyede bulunmasından dolayı mukavele ile veya adeten mezun olmadıkça bir miktar tenzilat icrasına hakkı yoktur.” hükmü gözetildiğinde erken ifa sebebiyle davalı herhangi bir indirim yapmak zorunda değilse de davalı sözleşmenin 4. maddesine yapılan atıfla erken ödeme nedeniyle indirim yaptığını savunduğuna göre taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde erken ödeme komisyonu alınması kabul edilmekle birlikte ne miktarda alınacağı ve oranı belirtilmediğinden, Dairemizin yerleşmiş içtihatları uyarınca diğer bankaların bu tür kredilerde ne miktar ya da oranda erken ödeme cezası uyguladığına dair bilgi ve belgelerin dosya kapsamına alınarak davalı bankaca uygulanan komisyon oranının emsal bankacılık uygulamaları karşısında uygun olup olmadığı, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında denetime elverişli rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu suretle, mahkemece, emsal banka uygulamaları araştırılıp davalı banka tarafından erken ödeme nedeniyle davacıdan ne kadar komisyon alındığı ya da ne kadar indirim yapıldığı belirlenmeksizin eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiğinden davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemizin 09/03/2017 tarihli 2016/2283 Esas 2017/1396 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 09/03/2017 tarihli 2016/2283 Esas 2017/1396 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene davacıya iadesine, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyen davacıya iadesine, 04/04/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, kredi borcunun erken kapatılması nedeniyle davalı bankanın borçtan indirim yapmadığı iddiasına dayalı olarak istirdat isteminden ibarettir. Taraflar arasında, davacı yanca, erken ödeme nedeniyle alınan ücret, komisyon vs. tutarları bakımından herhangi bir tartışma ve uyuşmazlık bulunmamaktadır. Şu halde, uyuşmazlığın çözümü basit ve net olup davalı bankanın erken ödeme nedeniyle borçtan indirim yapmak yükümlülüğü olup olmadığının belirlenmesi ile mümkündür.
Olaya uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 80. maddesi, borçlunun vadesinden evvel tediye bulunmasından dolayı mukavele ile veya adeten mezun olmadıkça bir miktar tenzilat icrasına hakkı yoktur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.10.3. maddesinde bankanın vadeden önce ödenen borçtan indirim yapmakla yükümlü olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Davacı yanca, bu yolda ticari bir adetin varlığı da iddia ve ispat edilememiştir.
Bu nedenle, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta olup Dairemizin bu kararın onanmasına ilişkin ilamında da düzeltilecek bir yan olmayıp karar düzeltme istemi reddedilmelidir. Daire çoğunluğunun gerek 1086 sayılı HUMK’nın 75. maddesine ve gerekse de 6100 sayılı HMK’nın 25. maddesine aykırı olacak şekilde davacı yanca iddia olunmayan vakıalara dayalı görüş ve bozma kararına katılamıyoruz.