14. Hukuk Dairesi 2016/9029 E. , 2019/3170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, 19.10.2012 gününde verilen dilekçe ile TMK"nın 594. maddesine dayalı olarak mirasçılık belgesi verilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 24.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK"nın 594. maddesine dayalı olarak mirasçılık belgesi verilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi 924, 939 ve 792 parsel sayılı taşınmazların hissedarlarından ... oğlu ...’in mirasçılarının tespit edilmediğini belirterek TMK 594. maddesine göre Maliye Hazinesinin mirasçılığına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme, taşınmazlardan 939 ve 792 parsel sayılı taşınmazlar yönünden mirasçı tespit edilememiş olduğundan miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere davanın kabulü ile malik hanesinde ... oğlu ... varisleri olarak gözüken Devletin mirasçı olarak tespitine, TMK 594. maddesi gereğince yapılan tüm inceleme ve araştırma neticesinde taşınmazın mirasçısı olduğu, ekilip biçildiği tespit edildiğinden davanın reddine karar vermiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesine göre, başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. 501. maddesine göre ise, mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer.
TMK"nın 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır.
TMK"nın 594. maddesi ile “Mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa, sulh hakimi uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır. İlan süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hakimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras Devlete geçer.” düzenlemesi getirilmiştir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekişmesiz yargıda re"sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesinde bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren tarafın iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30. maddesinde ise doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir.
Somut olayda; öncelikle aynı mirasbırakan hakkında istenen TMK 594. maddesine dayalı olarak mirasçılık belgesi talebi hakkında; yanılgılı gerekçeyle 939 ve 792 taşınmazın kullanıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 924 parsel sayılı taşınmazın kullanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taşınmazların hissedarının aynı mirasbırakan adına tescil edilmiş olduğu nedeniyle mirasçılarının farklı olamayacağı düşünülmeden, taşınmazların zilyetliğine göre mirasçılarının olup olmadığının tespiti yoluna gidilmiş olması açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
Yine, dava konusu 924, 939 ve 792 parsel sayılı taşınmazların ... oğlu ...(vereseleri) adına ½ hisseli olarak kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. UYAP üzerinden yapılan incelemede 924, 939 ve 792 parsel sayılı taşınmazların 04.05.2016’da 3402 sayılı Kanunun 22/a maddesi gereğince yenilemeye tabi tutulduğu, taşınmazın güncel tapu kaydının dosya arasında olmadığı görülmektedir.
Ayrıca, davanın 22.10.2012 tarihinde açıldığı, mahkemenin 2012/142 Esas sayılı dosyası ile birleştirildiği, ancak temyize esas hükmün 2015/125 Esas sayılı dosya üzerinden verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin 2012/142 Esas sayılı dosyasından 924, 939 ve 792 parseller hissedarı ... oğlu ... mirasçılık belgesi talebine ilişkin tefrik kararına rastlanılamamıştır. Öte yandan, dosyada fotokopi olduğu anlaşılan 12.04.2013 havale tarihli iki adet ilan bulunmasına rağmen, ilanların nerede ve ne zaman yapıldığı da anlaşılamamaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında mahkemece; 2012/142 Esas sayılı dosyanın onaylı bir örneği dosya arasına alınmalı, 12.04.2013 havale tarihli iki adet ilanın da ilan yeri ve zamanı da belirli olacak şekilde dosyaya eklenmelidir. 924, 939 ve 792 parsel sayılı taşınmazların tedavüllü güncel tapu kaydı, kadastro tutanağı, varsa dayanak tapu ve vergi kayıtları, taşınmaza ait tüm dayanak bilgi ve belgeleri ile birlikte ilgili tapu sicil müdürlüğünden getirtilmelidir. Muris ... oğlu ...’e ait bilgi, belge olabileceğinden 924, 939 ve 792 parsel sayılı taşınmazların tüm tedavüllü tapu kayıtları ve dayanak belgeleri ilgili tapu müdürlüğünden getirtilerek, murisle ile ilgili araştırma yapılmalıdır.
Murisin adres ve kimlik bilgilerinin araştırılmalı, nüfus kayıtlarının Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden sorulmalıdır. Kadastro tespiti esnasında bilirkişi ve muhtar olarak görev yapan kişilerin hayatta olup olmadıkları ilgili kolluk kuvveti aracılığıyla tespit edilmeli, hayatta olduklarının anlaşılması halinde yeniden yapılacak keşifte tanık olarak beyanlarına başvurulmalıdır. Bu kişilerin hayatta olmadıklarının anlaşılması halinde taşınmazın evveliyatını, kullanımını vs. bilen, görgüye ya da duyuma dayalı bilgisine başvurulabilecek köyün yaşlı kişilerinin tespiti sağlanıp keşifte tanık olarak dinlenilmelidir. 05.11.2015 günü keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler de tekrar dinlenilerek, taşınmazı kullanan kişilerin kimliği açık bir şekilde belirlenerek, taşınmaz hissedarı muris İmamoğlu Ahmet ile aralarında irs bağının bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmelidir.
Muris ... oğlu ...’in mirasçılarının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tek tek tespit edilmesi halinde davanın reddine karar verilmeli, mirasçılarının tespit edilememesi halinde ise davanın kabulüne karar verilmelidir.
Eksiklikler giderilmeksizin karar verilmiş olması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.