Esas No: 2015/415
Karar No: 2015/425
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/415 Esas 2015/425 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 415 KARAR NO : 2015 / 425 KARAR TR : 1.6.2015 |
ÖZET : Davacının sevk ve idaresindeki aracın, seyir halinde iken yolun mıcırlı olması nedeniyle takla atması sonucu meydana gelen trafik kazasında, davaya konu araçta oluşan zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan tazmini istemi ile açılan davanın; 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : O.Y.
Vekili : Av.F.Ç.
Davalı : Karayolları Genel Müdürlüğü
Vekili : Av.H.D.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04.01.2012 tarihinde Orhan Yakan’ın sevk ve idaresindeki 65 KA 288 plakalı aracı ile Van ilinden Özalp ilçesi istikametine doğru seyir halinde iken yolun tamamının mıcırlı olması sebebiyle aracın savrularak takla atması sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazadan sonra davacının aracının kullanılamaz hale geldiğini, araçta 28.000,00 TL tamirat ve 10.000,00 TL değer düşüklüğü meydana geldiğini, kazanın meydana geldiği yolda davalı kurumun yol yapım ve bakım çalışmalarını gösterir herhangi bir işaret, uyarı levhası ve trafik akışını yönlendiren kimsenin olmadığını bu nedenle davalı kurumun kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin dava ev talep hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olmak üzere davalı kurumdan araçta meydana gelen hasar nedeniyle şimdilik 38.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesi istemi ile 06.03.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
Özalp Asliye Hukuk Mahkemesi: 16.06.2014 gün ve 2014/146 Esas, 2014/389 Karar sayılı kararı ile aynen: “6100 sayılı yasanın 3. maddesinde yer alan " Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri bakar idarenin sorumluluğu dışında kalan sebeplerden doğan aynı tür zararların tazminine ilişkin davalarda dahi bu hüküm uygulanır, "hükmü Anayasa Mahkemesi’nin 16/2/2012 tarihli ve E.: 2011/35, K.: 2012/23 sayılı Kararı ile. iptal edilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacıların tazminat istemi, davalı idarenin hizmet kusuruna dayanmaktadır.
Davalının, bir hizmeti yürüttüğü ya da gözetim, denetim ve kontrol yükümlülüğünü yerine getirmeyerek; hizmet nedeniyle kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumlu bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabilecektir. Hizmet kusuru sonucu ortaya çıkan uyuşmazlığın giderilmesinde görev idari yargı yerine aittir. Bu tür davaların, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir. Bu nedenlerle mahkememizde görülen uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu kanaatine varılmış olup, dosya içeriğinin talep hakkında usulen karar verilebilmesi için yeterli olduğu anlaşılmakla yargılamaya son verilerek;
Mahkememizde görülen uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olması nedeniyle Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın HMK"nın 114/1 -b maddesi delaletiyle aynı yasanın 15/2. maddesi gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine” şeklindeki gerekçesi ile davanın çözüm yerinin idari yargı olması nedeniyle, davanın HMK’nın 114/1-b maddesi delaletiyle aynı yasanın 115/2. maddesi gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 14.08.2014 tarihinde, davalı vekiline 11.08.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine karara şerh edildiği üzere 08.09.2014 tarihinde kesinleşmiş, davacı vekilinin talebi üzerine dava dosyası Van 3.İdare Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
Van 3.İdare Mahkemesi: 30.10.2014 gün ve 2014/1104 Esas, 2014/1107 Karar sayılı kararı ile: “Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davacının sevk ve idaresindeki 65 KA 288 plakalı araç, Van İlinden Özalp istikametine doğru seyir halinde iken yolun mıcırlı olması nedeniyle aracın takla atması olayına ilişkin olarak Özalp Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde tazminat davası açıldığı ancak, Özalp Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 16.06.2014 tarih ve E:2014/146 K:2014/389 sayılı kararı ile davanın idari yargının görevinde olduğu belirtilerek görev yönünden reddine karar verildiği, davacı tarafından anılan görev kararı üzerine Özalp Asliye Hukuk Mahkemesi"ne dilekçe verilmek suretiyle dosyanın idare mahkemesine gönderilmesinin istenildiği, bahsi geçen dilekçeye istinaden dava dosyasının Mahkememize gönderildiği ve esas kaydı aldığı, ancak dava dilekçesinin Mahkememize hitaben yazılmış bir dilekçe olmadığı görülmüş olup, yargılamanın bu haliyle yapılabilmesine ve hüküm kurulabilmesine olanak bulunmadığı, dolayısıyla dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun"un 3. maddesine aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 3 üncü maddesine uygun olarak düzenlenmeyen dava dilekçesinin; aynı Kanun"un 15 inci maddesinin l/d bendi gereğince bu kararın tebliğini izleyen tarihten itibaren otuz (30) gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla, yukarıda belirtilen eksiklikler giderilmek suretiyle 3 üncü maddeye uygun şekilde düzenlenerek yeniden dava açılmakta serbest olmak üzere reddine” karar vermiştir.
Davacı vekili 31.12.2014 tarihli dilekçesi ile aynı gerekçelerle; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacının uğramış olduğu zarardan dolayı şimdilik 28.000,00 TL tamirat bedeli ile 10.000,00 TL değer düşüklüğü olmak üzere toplam 38.000,00 TL nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davacıya ödenmesine karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.
Van 3.İdare Mahkemesi: 26.02.2015 gün ve 2014/1382 Esas sayılı kararı ile aynen: “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Mahkemenin gerekçeli kararı, dava dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” hükmü yer almıştır.
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri"nin Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun"un İdare Mahkemesinin Görevleri başlıklı 5. maddesinde; "idare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile Danıştay da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve kanunlarla verilen diğer işleri çözümleyeceği" hükmü yer almaktadır.
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"un "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin (i) bendinde, karayolunun, trafik akışına imkân sağlamak üzere kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeritleri, köprüler, tüneller, her türlü sanat yapıları, koruma yapıları ve diğer alanları ifade ettiği hüküm altına alınmış olup, "Görev ve Yetki" başlıklı 4. maddesinin (b) bendinde ise, hazırlayacağı programlar uyarınca karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarmak, onarımını yaptırtmak, işletmek, işlettirmek Karayolları Genel Müdürlüğü"nün görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun "Karayolları Genel Müdürlüğü"nün Görev ve Yetkileri" başlıklı 7. maddesinin (a) fıkrasında, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmanın Karayolları Genel Müdürlüğü"nün bu kanunla ilgili görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
11.01.2011 gün ve 6099 sayılı Kanun"un 14. maddesi ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110. maddesinde, işleteni veya sahibi Devlet ve d iğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği, zarar görenin kamu görevlisi olmasının bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemeyeceği, hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanun"un 11.01.2011 gün ve 6099 sayılı Kanun"un 15. maddesi ile değişik Geçici 21. maddesinde ise; "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davacının sevk ve idaresindeki 65 KA 288 plakalı aracın, Van İli"nden Özalp İstikametine doğru seyir halinde iken yolun mıcırlı olması nedeniyle aracın takla atması ve maddi hasarın oluşmasında idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddia edilerek 38.000 TL maddi zararın tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davacının tazminat talebinin dayanağı olan trafik kazasının yolların bakım ve onarımından kaynaklandığı açık olup, 2918 sayılı Kanun"un 6099 sayılı Kanun ile değişik 110. maddesinin 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetildiğinde, 04.12.2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde Mahkememiz nezdinde açılmış bulunan tam yargı davasının, 2918 sayılı Kanun ile davalı idareye yüklenen sorumluluktan kaynaklandığı anlaşıldığından, anılan Kanun hükmü gereğince davanın görüm ve çözümü Adli Yargı"nın görevine girdiği” şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 1.6.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyasının onaylı suretleri de temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının sevk ve idaresindeki 65 KA 288 plakalı aracın, Van ilinden Özalp istikametine doğru seyir halinde iken yolun mıcırlı olması nedeniyle takla atması sonucu meydana gelen trafik kazasında, davaya konu araçta oluşan hasara bağlı zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan tazmini istemi ile açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davanın, 04.01.2012 günü meydana gelen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası sonucu davacının aracında oluşan zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan tazmini istemi ile Özalp Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi ve davacının talebi üzerine dava dosyasının Van 3.İdare Mahkemesi’ne gönderildiği, Van 3.İdare Mahkemesi’nce 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3.maddesine uygun olarak düzenlenmeyen dava dilekçesinin reddine karar verildiği, bu kez davacı vekili tarafından Van 3.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, Van 3.İdare Mahkemesi’nce davada adli yargının görevli olduğu belirtilerek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Van 3.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Özalp Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 3.İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Özalp Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16.06.2014 gün ve 2014/146 Esas, 2014/389 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.6.2015 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |
.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.