Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/3-58
Karar No: 2013/413

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/3-58 Esas 2013/413 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/3-58 E.  ,  2013/413 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :  2011/88007
    Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : DİNAR Sulh Ceza
    Günü : 10.05.2010
    Sayısı : 343-428

    6831 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık M. Ç.."ın aynı kanunun  76/d maddesi yollaması ile 110/c ve 647 sayılı Kanunun 6. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 949.104.000 Lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin, Dinar Sulh Ceza Mahkemesince verilen 30.10.2001 gün ve 343-428 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 08.10.2002 gün ve 9866-10776 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Sanığın beş yıllık denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle Dinar Asliye Ceza Mahkemesince erteli cezanın aynen infazına karar verilerek gereğinin yapılması için Dinar Sulh Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulması üzerine, sanığın 6831 sayılı Kanunun 76/d maddesi yollaması ile 5728 sayılı Kanunun 217. maddesi ile değişik 110/2, 5237 sayılı  TCK"nun 62/1, 52 ve 50/1-a maddeleri uyarınca doğrudan hükmolunan 80 Lira ve hapisten çevrilen 6.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Dinar Sulh Ceza Mahkemesince verilen 10.05.2010 gün ve 343-428 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 31.05.2012 gün ve 10235-22586 sayı ile;       
    “5728 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 98 ve 101. maddesi uyarınca karar itiraza tabi olduğundan sanığın itiraz dilekçesinin değerlendirilmesi için dosyanın tetkiksiz mahalline iadesine” karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 22.08.2012 gün ve 88007 sayı ile;
    "Mahkemece dosyanın yeniden ele alınması sırasında, aradan geçen süre içerisinde TCK’nın değişmesi nedeniyle hükmün lehe yasa karşılaştırmasına konu edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda yeniden yapılan yargılamanın uyarlama yargılaması olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Ancak uyarlama yargılamasında suçun unsurlarına etki eden veya takdire ilişkin uygulamayı karşılayan yasa hükümleri karşılaştırılarak sonucuna göre lehe yasa belirlenmesi ile yetinilmesi gerekirken, önceki hüküm tümüyle yok sayılarak uyarlama yargılamasının dışına çıkılarak yeni hüküm kurulmasının yerinde olmadığı düşünülmüştür.
    Mahkemece yeniden yapılan değerlendirmenin uyarlama yargılaması olarak kabul edilmesi gerektiği, uyarlama yargılamasının ise temyiz yasa yoluna tabi olduğu düşüncesiyle Yüksek Daire’nin, ek kararın itiraza tabi olduğuna ilişkin kararı aleyhine itiraz yasa yoluna başvurulması gerekmiştir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
      TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 6831 sayılı Kanuna aykırılık suçundan verilen ve 08.10.2002 tarihinde kesinleşen hükümle ilgili olarak yapılan uyarlama yargılaması sonucunda kurulan hükmün hangi kanun yoluna tâbi olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    Ceza Genel Kurulunun 17.05.2011 gün ve 66-96, 03.02.2009 gün ve 250-13, 24.01.2006 gün  ve 136-3 ile 27.12.2005 gün ve 162-173 sayılı kararlarında açıklandığı üzere;
    Ceza kanunlarının zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallar, 765 sayılı TCK"nun 2. maddesi ile 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 5237 sayılı TCK"nun 7. maddesinde benzer biçimde düzenlenmiş olup, anılan maddelerde iki önemli ilke vurgulanmaktadır. Bunlardan ilkine göre; ceza hukuku kuralları yürürlüğe girdikleri andan itibaren ileriye etkili olarak uygulanırlar. “Geçmişe etkili uygulama” veya “geçmişe yürürlük” ilkesi denilen ikinci prensibe göre ise, failin lehine olan kanun geçmişe etkilidir. Dolayısıyla suçtan sonra yürürlüğe giren ve fail lehine olan kanun, hükümde ve infaz aşamasında dikkate alınmalıdır. Bazen sonradan yürürlüğe giren kanunun kendisi sonucu belirler ki, bu durumda yeni bir yargılama faaliyetine ihtiyaç bulunmaz. Kimi zaman da, sonradan yürürlüğe giren kanunun suçun unsurlarını değiştirmesi, suça etkili halleri yeniden düzenlemesi, ceza miktarlarını öncekinden farklı alt ve üst sınırlar arasında belirlemesi gibi nedenlerle, önceki suç bakımından doğurduğu sonucun bir mahkeme kararı ile saptanması gerekir. Bu durumda “mahkûmiyet hükmünde değişiklik yargılaması” veya kısaca “uyarlama yargılaması” denilen bir yargılama faaliyetine ihtiyaç vardır. Her yargılama faaliyeti gibi bu da bir davanın varlığını gerektirir. Daha önce bu tür bir yargılamayı münhasıran düzenleyen kanun normu mevcut olmadığından, yerleşmiş yargısal uygulamalar doğrultusunda bu yargılama 1412 sayılı CMUK’nun mahkûmiyet hükmünün yorumundan doğan tereddütün giderilmesi bakımından hakimden karar istenmesi yöntemini düzenleyen 402. maddesine göre gerçekleştirilmekteydi. Ancak, 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 vd. maddelerinde uyarlama yargılamasını düzenleyen hükümler getirilmiştir.
    Bunlardan 5275 sayılı Kanunun 98. maddesinde; “Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilmeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir” denilmiş, birden fazla hükümdeki cezaların toplanması için mahkemeden karar istenmesi 99. maddesinde düzenlenmiş, 101. maddesinde de bu kararların duruşma yapılmaksızın verileceği belirtilerek yetkili mahkemeler ve kanun yolu gösterilmiştir. Görüldüğü gibi 5275 sayılı Kanunun 98 ilâ 101. maddeleri, herhangi bir ceza normunun hükmün kesinleşmesinden sonra değişmesi halinde yapılacak uyarlama yargılamasına ilişkin genel bir düzenlemeyi içermektedir.
    5252 sayılı Kanunun 9. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında ise; “(1) 01 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak, Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, duruşma yapılmaksızın da karar verilebilir.
    (2) Birinci fıkra hükmü, 01 Haziran 2005 tarihinden önce verilip de Yargıtay tarafından lehe olan hükümlerin uygulanması hususunda değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozularak mahkemesine gönderilen hükümler hakkında da uygulanır” hükmü getirilmiştir.
    5252 sayılı Kanunun amacı 1. maddesinde, kapsamı ise 2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre Kanunun amacı; 5237 sayılı TCK"nun yürürlüğe konulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, kapsamı ise diğer kanunlarda 765 sayılı TCK"na yapılan yollamalar, 5237 sayılı TCK"nun yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılan hükümler ve 5237 sayılı TCK"nun uygulanması için diğer kanunlarda yapılan değişiklikler, bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce işlenmiş suçlar hakkında ne surette hüküm kurulacağı ve kesinleşmiş cezaların nasıl infaz edileceğine ilişkin hükümlerdir. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, 5252 sayılı Kanunun “Lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrası;
    a) Sadece 1 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş mahkûmiyet hükümlerinde ve
    b) Münhasıran, 5237 sayılı TCK"nun yürürlüğe girmesi nedeniyle hükümde bir değişiklik yargılaması yapılması gerektiğinde uygulanabilecektir.
    Sonradan yürürlüğe giren kanun nedeniyle mahkumiyet hükmünde değişiklik yargılamasını düzenleyen bu iki farklı kanundan biri genel nitelikte, diğeri ise sınırlı uygulama alanına sahip özel nitelikte bir düzenlemeyi içermektedir. Bu durum, uyarlama yargılaması konusunda iki farklı kanunda iki ayrı düzenleme öngörülmesinin bilinçli bir tercihe dayandığını ortaya koymaktadır. Bu itibarla, sonradan yürürlüğe giren ve lehe hüküm içeren kanunun 5237 sayılı TCK olması ve mahkumiyet hükmünün de 1 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş olması halinde, uyarlama yargılaması özel düzenlemeyi içeren 5252 sayılı Kanunun 9. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen usule göre gerçekleştirilecek ve uyarlama yargılaması sonucunda verilen hüküm de temyiz kanun yoluna tâbi olacaktır. Bu iki şartın birlikte gerçekleşmediği hallerde ise uyarlama yargılaması 5252 sayılı Kanunun 9. maddesine göre değil, 5275 sayılı Kanunun 98 ilâ 101. maddelerine göre yapılacak ve yargılama sonucunda verilen hüküm ise itiraz kanun yoluna tâbi olacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
     08.10.2002 tarihinde kesinleşen 6831 sayılı Kanuna muhalefet suçundan verilen erteli hükmün yeniden ele alınması sırasında 6831 sayılı Kanunda, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunla değişiklik yapılması nedeniyle uyarlama yapılmış ise de,  hükümde 5237 sayılı TCK hükümlerinin de değerlendirilerek uygulanmış olması nedeniyle, 5237 sayılı TCK ile ilgili de uyarlama yargılaması yapılması ve erteli hükmün 08.10.2002 tarihinde kesinleşmiş olması hususları gözönüne alındığında, uyarlama yargılaması sonucunda verilen hükmün 5252 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince temyiz kanun yoluna tâbi olduğunun kabulü gerekmektedir. Kaldı ki 08.10.2002 tarihinde kesinleşen ilk hüküm ile ilgili 5728 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 5237 sayılı TCK"nun 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle uyarlama yargılaması yapılması halinde bu yargılamanın da 5252 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılarak temyiz kanun yoluna tabi olacağı konusunda da tereddüt bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin incelenmeksizin iade kararının kaldırılmasına ve dosyanın hükmün esasının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan oniki Genel Kurul Üyesi ise; “İtirazının reddine karar verilmesi gerektiği” görüşüyle  karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 31.05.2012 gün ve 10235-22586 sayılı incelenmeksizin iade kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dinar 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 10.05.2010 gün ve 343-428 sayılı hükmünün esasının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.09.2013 günü yapılan birinci müzakerede gerekli çoğunluk sağlanamadığından, 08.10.2013 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi


     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi