
Esas No: 2014/10674
Karar No: 2015/21960
Karar Tarihi: 25.06.2015
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2014/10674 Esas 2015/21960 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının, davalı şirkete ait işyerinde Mart 2006-30.04.2009 tarihleri arasında, bahçıvan olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 30.04.2009 tarihinde emeklilik nedeniyle sona erdiğini, en son aldığı net ücretin 800,00 TL olduğunu, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve hafta tatili ücretinin faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, husumet itirazında bulunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunanlar yazılı savunmada bulunmamışlardır.
Mahkemece, davacının, davalıya ait işyerinde 06.03.2007-30.04.2009 tarihleri arasında taşeron şirketlerin işçisi olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle sona erdiği, davacının kıdem tazminatı almaya hak kazandığı, yıllık izin ücreti alacağı olduğu, fazla çalışma yaptığı, ulusal bayram genel tatillerde çalıştığı, hafta tatili ücreti alacağının ıspatlanamadığı, davalı ile taşeron şirketler arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu, alacaklardan birlikte sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, kanuni süresi içinde, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Hüküm altına alınan alacakların, ıslah dilekçesi ile artırılan kısımlarına uygulanması gereken faiz konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Kısmi ıslahta dava dilekçesinin sadece miktar yönü düzeltilmiş olup, dava dilekçesinin diğer kısımlarının geçerli olduğunun kabulü gerekir. Başka bir anlatımla, dava dilekçesinin faiz ile ilgili kısmı ıslahla artırılan miktar için de geçerlidir. Davacının faiz talebini ıslah dilekçesinde tekrar etmesinin anlamı yoktur. Aksi halde dava dilekçesinin miktar dışındaki tüm unsurlarına ıslah dilekçesinde de yer verilmesi gerekir ki, kısmi ıslahta bunun gereksizliği ortadadır.
Somut olayda, davacı, davasını ıslah ederek talep miktarını bilirkişi raporuna göre artırmış fakat ıslah edilen kısımlara ilişkin olarak faiz talebinde bulunmamıştır. Islaha konu usul işlemi dava dilekçesi olup, davacının dava dilekçesindeki diğer unsurların aynen devam ettiği yönünde iradesinin mevcut olduğu, bunun ayrıca ve özel olarak belirtilmesinin gerekmediği kabul edilmelidir. Dava konusu miktarın artırılması suretiyle davanın kısmen ıslahı ile ek dava bazı yönlerden benzerlik gösterse de, esas itibariyle farklı müesseseler olduklarından ıslahla ilgili sorunların yine ıslah müessesi çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Başka bir anlatımla kısmi ıslahla ortaya çıkan hukuki sorunların ek dava müessesi ile çözümlenmesi her zaman doğru olmaz. Bu bağlamda temerrüt dolayısıyla faizin başlangıcı ve zamanaşımına ilişkin sorunların çözümü yönünden kısmi ıslah ile ek dava paralellik göstermekte ise de, ek davada faize karar vermek için gereken talep şartı kısmi ıslahta aranmamalıdır. Başka bir anlatımla, dava dilekçesinde faiz istenmiş olması kaydıyla, miktar artırmak suretiyle yapılan kısmi ıslahta ayrıca faiz istenmesi gerekmez. Hal böyle olunca, ıslah edilen alacak miktarları yönünden de faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü bendlerinin silinerek yerlerine; “1-Brüt 2.220,52 TL kıdem tazminatı alacağının 31.04.2009 fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Brüt 2.150,05 TL fazla çalışma ücreti alacağının 100,00 TL"sine dava 09.04.2010 tarihinden itibaren, kalan kısma 10.08.2012 ıslah tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Brüt 261,53 TL ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti alacağının 50,00TL"sine dava 09.04.2010 tarihinden itibaren kalan kısma 10.08.2012 ıslah tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Brüt 963,76 TL yıllık izin ücreti alacağının 50,00 TL"sine dava 09.04.2010 tarihinden itibaren, kalan kısma 10.08.2012 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinden 3,40 TL"nin davacıya arta kalanın davalıya yükletilmesine, 25.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.