4. Hukuk Dairesi 2016/3748 E. , 2018/586 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... Gazetecilik A.Ş. ve diğerleri aleyhine 27/01/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili; müvekkilinin ... Gazetesi genel yayın yönetmeni olduğunu, davalı şirketin sahibi, davalı ...’ın imtiyaz sahibi ve davalı ...’ün de eser sahibi olduğu ... Gazetesi’nin 12/10/2014 tarihli "Türk medyasının ...ları ağır bedel ödeyecekler", 16/12/2014 tarihli ... hayatını ..."de tamamlayacak", 20/12/2014 tarihli ... Batı nezdinde de bitecek", 30/12/2014 tarihli "2014"de medyadan tasfiye olanlar", 04/01/2015 tarihli "Bakanlar Yüce Divan"a gitmemeli", 13/01/2015 tarihli ..."den yönetilen cemaat medyası" başlıklı yazılarda davacının ismine yer verilerek hakkında ağır ithamlarda bulunulduğunu, böylelikle davacının kişilik haklarının davalılar tarafından ihlal edildiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; yazılarının eleştirel mahiyette olduğunu ve içerik itibarıyla da görünür gerçeğe de uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, 16/12/2014 ve 20/12/2014 tarihli köşe yazılarında kullanılan ifadeler nedeniyle davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Davaya konu somut olayda; söz konusu köşe yazıları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, basın özgürlüğü kapsamında kamuyu bilgilendirmeye yönelik olduğu ve haberin verilmesinde kamu yararı bulunduğu anlaşıldığından istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalıların sorumluluğuna karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.