Esas No: 2012/1-1271
Karar No: 2013/411
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/1-1271 Esas 2013/411 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2012/64561
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : DENİZLİ 3. Ağır Ceza
Günü : 01.11.2011
Sayısı : 234 - 294
Sanık F.Ç."in kasten öldürme suçundan 5237 sayılı TCK"nun 82/1-a, j ve 62. maddeleri gereğince müebbet hapis, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan ise aynı kanunun 13/1 ve TCK"nun 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 500 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.03.2010 gün ve 62-66 sayılı kasten öldürme suçu yönünden re"sen temyize tabi olan hükmün sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.06.2011 gün ve 402-3887 sayı ile;
"Dosya kapsamına göre; sanığın babası Ş."in 24.04.2008 tarihinde V. A.isimli şahıs tarafından öldürüldüğü, sanığın kendisinin de bu olayda yaralandığı, sanık V."ı maktul M. Ç."in azmettirdiği iddiasıyla maktul ve sanık V.hakkında bu olay nedeniyle dava açılıp, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/211 esas, 2009/241 karar sayılı 23.06.2009 karar tarihli ilamı ile sanık V."ın tasarlayarak öldürmekten cezalandırılmasına, sanık M.Ç..in ölümü nedeniyle hakkındaki davanın düşürülmesine karar verildiği anlaşılmakla; sanık F."un olay günü maktul M."in camiye gelişini takip edip peşinden giderek yakın mesafeden dört el ateş edip öldürdüğü olayda; Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, kesinleşen dosyanın celbedilip incelenmesi, sonucuna göre suçun niteliğinin saptanması ve hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 01.11.2011 gün ve 234-294 sayı ile;
Sonuca ulaşabilmek için herşeyden önce kan gütme saikinden kaynaklanan ağırlaştırıcı nedenin ve tasarlamaktan kaynaklanan ağırlaştırıcı nedenin koşullarının tartışılması gerektiği düşünülmüştür.
5237 sayılı TCK"nun 82/1-j maddesinde tarif edilen kasten insan öldürmenin kan gütme saiki ile işlenmesinden kaynaklanan ağırlaştırıcı neden 5237 sayılı TCK"dan önce yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nun 450/10. maddesinde aynı şekilde ve aynı yapıda belirtilmiştir.
Dolayısıyla, her iki yasa maddesinde de suç yapısı yönünden farklılık yoktur. Bu nedenle kan gütme saikinden kaynaklanan ağırlaştırıcı nedenlerin var olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde, 5237 sayılı TCK"nun yürürlüğe girişinden önceki tarihlerde 765 sayılı TCK"nun 450/10. maddesini değerlendiren Yargıtay kararlarının da halen güncelliğini koruduğu ve değerlendirilmeye esas alınabileceği düşünülmüştür.
Kan gütme saikinin uygulanabilme koşulları Yargıtay Genel Ceza Kurulunun bir çok kararında ayrıntıları ile belirtilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.03.1997 tarih ve 1-25/61 sayılı kararında yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.06.1996 tarih ve 1-105/130sayılı kararında, yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.1991 tarih ve 1-36/76 sayılı kararında ve benzer birçok kararında kasten insan öldürmenin kan gütme saiki ile işlendiğinin kabulü için;
"a-) Olaya neden olan önceki olay ölümle sonuçlanmış olmalıdır.
b-) Fail önceki suçun failini veya onun mensubu bulunduğu grup ya da aileden birisini öç almak duygusu ile ve bir görev bilinci ile öldürmelidir.
c-) İlk öldürülen ile ikinci suçun faili arasında kan hısımlığı şartı olmayıp suçun münhasıran kan gütme saiki ile işlenmesi yeterlidir.
d-) İlk öldürme olayı ile ikinci olay arasında çok kısa olmayan bir süre geçmeli, bu süre içerisinde fail ilk öldürme olayından duyduğu her türlü acı, kızgınlık ve öfkeden arınarak geleneklerin etkisi ile bir görevi yerine getirmek istek ve bilinci ile hareket etmelidir" denilmiştir.
Fail ancak bu şekilde evvelce öldürülen bir kişinin intikamını almak maksadı ile ilk öldürme fiilinin husule getirdiği elem ve öfkenin tesiri altında olmaksızın öldüren tarafa mensup bir şahsı öldürmek suretiyle iç dünyasındaki saikini yaşama geçirebilecektir.
Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.1990 tarih 1/2-29 sayılı kararında kan gütme saiki ile adam öldürmenin kavramsal olarak yasada tanımlanmadığı ancak yerleşmiş Yargıtay Kararları ile kan gütme saikinin "evvelce öldürülenin öcünü almak amacı ile ve bir görevi yerine getirebilmek inancı ile suçun işlenmesi" şeklinde tanımlandığı belirtilerek,
Kan gütme saiki ile davranan failde kendisini istila eden ve önceden işlenen öldürme suçuna dayalı infial nedeniyle tam bir irade serbestliği bulunamayacağı önceki öldürme fiilinin failin benliğinde yarattığı duygular nedeniyle failin hiçbir şey görmeden ve düşünmeden önceki suçun failini veya mensubu olduğu grup veya aileden başka birisini esiri olduğu intikam duygusu içinde ve görev bilinci ile öldürmesi biçiminde suçun işlenebileceği,
Yine kan gütme saikinden kaynaklanan ağırlaştırıcı nedenin uygulanabilmesi için önceki olayın ölümle sonuçlanmış bulunması kişinin intikam almak duygusu içinde eylemi gerçekleştirmesi gerektiği, önceki olayın failinin mahkum olması gerekmediği gibi evvelki olay nedeniyle açılan davanın henüz sonuçlanmamış olabileceği gibi beraat ile sonuçlanmış olmasının da önemli olmadığı, önemli olanın kan gütme saiki ile hareket eden failin o kişiyi evvelki öldürme fiilinin faili olarak düşünmesinin yani zan veya vehimin yeterli olacağı belirtilmiştir.
Tasarlayarak kasten insan öldürmek 5237 sayılı TCK"nun 82/1-a maddesinde kasten insan öldürmenin nitelikli hallerinden birisi olarak belirtilmiştir.
Tasarlama kanunda tanımlanmamıştır. Ancak yukarıda kan gütme saikinden kaynaklanan ağırlaştırıcı halin uygulanmasına ilişkin açıklamalarda belirtildiği gibi 5237 sayılı TCK"dan önce yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nun 450/4. maddesinde belirtilen tasarlamadan kaynaklanan nitelikli hal ile 5237 sayılı TCK"nun 82/1-a maddesinde belirtilen nitelikli halin yapısal olarak birbirinden farklı olmadığı görülmektedir.
Tasarlama Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.03.1995 tarih 1-6089 yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.05.1991 1-133/161 yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09.02.1987 tarih 1-501-49 sayılı kararlarından ve benzer bir çok kararda tarif edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında düşünce kastı niteliğinde olan tasarlamanın varlığının kabul edilebilmesi için failin bir kimseye karşı belli bir suçu işlemek niyetinde sebatla ve koşulsuz olarak karar verilmesi ulaştığı ruhi sukunete rağmen bu kararından vazgeçmeyip kararını ısrarla ve bu akış içinde icraya koyması gerekmektedir.
Yine bu unsurların ve dolayısıyla tasarlamanın var olup olmadığı hususunun da olaylar değerlendirilerek saptanması gerekmektedir.
Bu genel açıklamar ışığı altında yargılamasını yaptığımız somut olaya gelindiğinde,
Kan gütme saikinden kaynaklanan ağırlaştırıcı nedenin varlığının kabul edilebilmesi için öldürme fiilinin yalnızca kan gütme saiki ile işlenmesi gerekir. Adam öldürme fiili bir başka sebebe dayalı olarak gerçekleşmiş ise kan gütme saikinin varlığından söz edilemez. Buna göre bir yakınını öldüren kişiyi bu haksız tahrikin etkisinin varlığının var sayılabilecek bir süre içinde ve yalnızca bu haksız tahrikin etkisi ile öldüren kişinin kan gütme saiki ile adam öldürme suçunun faili olarak kabul edilemeyeceği açıktır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 03.03.2011 tarih 2010/4599 esas 2011/1112 Karar sayılı kararında "... öldürme suçuna fail yardım eden veya azmettiren olarak iştirak edenin öldürülmesi eyleminde kan gütme saikinin kabulünün söz konusu olmayacağı..." belirtilmiştir.
Yukarıda da belirtildiği gibi tahrik de dahil olmak üzere başka herhangi bir sebepten kaynaklanan öldürme eyleminde kan gütme saikinin varlığı kabul edilmeyecektir. Özellikle ilk öldürme eylemine fail yardım eden veya azmettiren sıfatı ile katılanın öldürülmesi halinde kan gütme saikinden kaynaklanan ağırlaştırıcı halin uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Zira burada fail ilk öldürme eyleminin yarattığı öfke ve kızgınlıkla ve bu eylemden kaynaklanan haksız tahrikle öldürme eylemini gerçekleştirmiş olarak kabul edilecektir.
Olayımızda sanık F.Ç.in babası Ş. Ç.24.04.2008 tarihinde öldürülmüş ve bu eylemle ilgili olarak V. A.hakkında maktül Ş.Ç."e yönelik tasarlayarak kasten insan öldürmek ve dosyamızda sanık F.Ç."e yönelik olarak etkili eylem suçlarından ve yine dosyamızın maktülü M.Ç. hakkında olarak da maktül Ş.Ç."e yönelik tasarlayarak insan öldürmeye azmettirmek suçundan Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesine dava açılmıştır.
Açılan bu dava Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/211 esasına kaydedilmiş, bu davanın yargılamasının devamı sırasında dosyamızda maktül ve Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/211 esas sayılı dosyasında sanık durumunda bulunan M. Ç. dosyamızın sanığı F.Ç. tarafından 09.01.2009 tarihinde silahla vurularak öldürülmüş, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin bozmadan önce örneği dosya içine alınan 2008/2011 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda 23.06.2009 tarih 2008/211 esas 2009/241 karar sayılı kararında hakkında tasarlayarak insan öldürmeye azmettirmek suçundan kamu davası açılan M.Ç.hakkındaki kamu davasının ölüm sebebiyle düşürülmesine karar verilmiş, aynı dosyada sanık V.A. hakkında sözü geçen dosyada maktül Ş. Ç."i tasarlayarak öldürmek ve müştekiler K. Ç. ve F.Ç."e yönelik etkili eylem suçlarından dolayı cezalandırılmasına karar verilmiş, mahkememiz kararının verildiği tarih itibariyle sözü geçen dosyanın halen kesinleşmediği belirlenmiştir.
Kesinleşmeyen örneği ve ekleri dosyamız içine alınan Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/211 esas 2009/241 karar sayılı kararında ve eklerinde özellikle karar gerekçesinde mahkemenin kabulüne ilişkin delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe bölümünün yer aldığı 5 ve 6. sayfalarda hakkında tasarlayarak insan öldürmeye azmettirmek suçundan kamu davası açılan ve ölümü sebebiyle açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilen M. Ç."in eylemi ile ilgili olarak bir değerlendirme yapılmamış ve esasen mahkeme kararı M.Ç.yönünden de temyize konu edilmemiştir.
Yukarıda özetlenen Yargıtay 1. Ceza Dairesi kararında da belirtildiği şekilde önceki öldürme olayına fail yardım eden ya da azmettiren olarak katılan kişiye yönelik eylemde kan gütme saikinden kaynaklanan ağırlaştırıcı halin varlığı söz konusu olmayacaktır.
Bir kimsenin bir eylemin faili yardım edeni veya azmettireni olup olmadığı hususunun en somut kanıtı bir mahkeme kararıdır. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi M. Ç. hakkında açılan kamu davasında mahkemesince adı geçenin ölümü sebebiyle kamu davasının düşürülmesine karar verilmiş, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararında M.Ç."in olayda fail yardım eden ya da azmettiren sıfatı ile yer alıp almadığı hususunda doğal olarak bir değerlendirme yapılmamıştır.
Bu durumda dosyamızda sanık F.Ç."in eyleminin değerlendirilebilmesi amacıyla maktül M.Ç. hakkında Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesine açılan davada soruşturma ve kovuşturma aşamasında M. Ç."in eylemi ile ilgili olarak elde edilen kanıtlar, sanık savunmaları ve tanık anlatımlarının mahkememizce değerlendirilmesi gerekeceği düşünülmüştür.
...Mahkememizce onaylı örneği bozmadan önce dosya içine alınan Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/211 esas sayılı dosyası kapsamı , savunmalar ve tanık anlatımları nazara alındığında sözü geçen Ş.Ç."in öldürülmesi ile sonuçlanan olayda M.Ç."in asli fail, azmettiren ya da yardım eden sıfatı ile eylemde yer aldığının kabülüne olanak bulunmadığı düşünülmüştür.
Zira Ş.Ç."in ölümü ile sonuçlanan olay 24.04.2008 tarihinde meydana gelmiş olmasına rağmen bu eylemin faili V. A."ı azmettirdiği söylenen M. Ç., V. A.hakkında hakaret ve tehtit suçlarından dolayı şikayetçi olmuş, bu şikayetler nedeni ile V. A. hakkında 08.01.2008 tarihinde Denizli C.Başsavcılığının 2008/133 esas sayılı iddianamesi ile ve yine Denizli C.Başsavcılığının 17/03/2008 tarihinde 2008/2766 esas sayılı iddianamesi ile kamu davaları açılmıştır.
...Yine yukarıda özetlenen Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/211 esas sayılı dosyası kapsamı nazara alındığında, M.Ç."in Ş. Ç."in öldürülmesi olayında eylemin faili V.A."ı azmettirdiği ya da ona yardım ettiği hususunun kabulüne de olanak görülmemiştir.
...Yukarıda özetlendiği biçimde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19/02/1990 tarih 1/2-29 sayılı kararında kan gütme saikinden kaynaklanan ağırlaştırıcı nedenin uygulanabilmesi için önceki olayın ölümle sonuçlanması ve kişinin intikam almak duygusu içinde eylemi gerçekleştirmesi gerektiği gibi önceki olayın failinin mahkum olmasının gerekmediği önceki olay nedeni ile açılan davanın henüz sonuçlanmamış olabileceği gibi beraat ile sonuçlanmış olmasının da önemli olmadığı, önemli olan kan gütmek saiki ile hareket eden failin o kişiyi evvelki öldürme filinin faili olarak düşünmesinin yani zan veya vehim"in yeterli olacağı değerlendirilmiştir.
...Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yukarıda da özetlenen 19/02/1990 tarih 1/2-29 sayılı kararı içeriği, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/211 esas sayılı dosyasında tasarlayarak insan öldürmek suçuna azmettiren sıfatı ile hakkında kamu davası açılan M.Ç."in ölümü ile mahkemesince verilen düşme kararının temyiz edilmemesi ve bu dosyaya ilişkin M. Ç."in suça azmettiren olarak kabulüne yeterli ve elverişli delillerin bulunmadığı hususundaki değerlendirme sanık F. Ç.in maktül M. Ç."in babası Ş. Ç."in ölümü ile sonuçlanan olayda azmettirici olduğuna dair zan ve vehmi dışında maktülden kaynaklanan sanık lehinde haksız tahrik oluşturabilecek her hangi bir eylemin de bulunmayışı nazara alındığında;
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 15/06/2011 tarih 2011/402-3887 sayılı kararında açıklandığı biçimde Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/211 esas 2009/241 karar sayılı dosyasının temyizden dönüşünün ve bu dosyada kararı temyiz eden V. A. yönünden kararın kesinleşip kesinleşmemesinin olayımızda sonuca etkili olmadığı ve olayda sanık F. Ç.yönünden uygulanması gereken ve maktülden kaynaklanan tahrik oluşturan herhangi bir haksız haraketin de söz konusu olmadığı... " gerekçesiyle önceki hükmünde direnilmesine karar vermiştir.
Kasten öldürme suçu yönünden resen temyize tabi olan bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.09.2012 gün ve 64561 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kasten öldürme ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca direnme kararının "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının öncelikle belirlenmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, yerel mahkemece ilk hükümde suçun nitelendirilmesine ilişkin hiçbir gerekçeye yer verilmezken, direnme kararında, öldürmenin kan gütme saiki ve tasarlayarak gerçekleştirilmesine ilişkin nitelikli halleri ve haksız tahrik şartlarına ayrıntılı olarak değinilerek olaysal olarak da değerlendirme yapıldığı, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.06.2009 gün ve 211-241 sayılı ilamının kesinleşmediği ve sözkonusu dosyada maktûl M."e atılı eylemle ilgili olarak herhangi bir kabul ve açıklamanın yazılmadığı belirtildikten sonra anılan dosyada toplanan deliller ve ifade örneklerinin hükmün gerekçesine yazıldığı, böylelikle de ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni gerekçelerle hüküm kurulduğu anlaşılmakta olup, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğindedir. Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 01.11.2011 gün ve 234-294 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.10.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.