MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline ait aracın, davalılardan ... ... A.Ş.’nin trafik sigortalısı, ...’ın sevk ve idaresindeki aracın çarpması sonucu hasarlandığını, müvekkilinin kaza anında kırılan camlar nedeniyle ellerinde kesikler olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 500,00 TL hasar bedeli, 100,00 TL araç mahrumiyeti gideri ve 2.000,00 manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren, 450,00 TL delil tespiti giderinin de dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline ... verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, kusura ve hasara itiraz ederek davacıya trafik sigortası tarafından ödemede bulunulduğunu bildirip davacının sadece hafif şekilde elinden yaralandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili sorumluluklarının gerçek zarar, sigortalılarının kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu belirtip temerrüde düşmediklerini bildirmiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulü ile 450,00 TL’nin davalı ...’tan 01.04.2011 kaza tarihinden, diğer davalı ...Ş.’den 03.08.2011 dava tarihinden itibaren işleyecek
yasal faiziyle birlikte tahsiline, koşullar oluşmadığından manevi tazminat isteminin reddine ... verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
a.1086 sayılı HUMK’nin 388 ve 389.maddeleri 6100 sayılı HMK’nun karşılık 297/1-2.maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Hükmün tefhim edildiği 16.04.2012 tarihli kısa kararda “dosyaya sunulan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak açılan davanın kısmen kabulü ile bilirkişi raporunda belirtilen 450,00 TL’nin kaza tarihi olan 01.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte diğer davalı ...Ş. temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline,
Koşullar oluşmadığından manevi tazminat isteminin reddine” şeklinde hüküm kurulmuş olmasına karşın, gerekçeli kararı içeren hüküm fıkrasında ise “davanın kısmen kabulüne, 450.00 TL’nin davalı ...’tan kaza tarihi olan 01.04.2011 tarihinden, diğer davalı ...Ş.’den dava tarihi olan 03.08.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline “ şeklinde kısa ... ile gerekçeli ... arasında çelişki oluşturacak biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bu husus yukarıda açıklanan yasa maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden ve 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 ... sayılı ... İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere, kısa ... ile gerekçeli kararın çelişkili olması (birbirine uygun olmaması) hükmün infazında tereddüt oluşturacağından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
b.Kabule göre de;
Olaya ilişkin düzenlenen kaza tespit tutanağında kazanın yaralamalı ve maddi hasarlı olduğu davacının bu kaza sonucu yaralandığı anlaşılmaktadır. BK’nin 49. maddesi gereğince şahsiyet hakkı hukuka aykırı şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal
ve ekonomik durumlarını da dikkate alır. Somut olayda, davacı vekili maddi tazminat yanında 2.000,00 TL manevi tazminatın da davalılardan tahsilini talep etmiş, mahkemece gerekçe gösterilmeksizin koşulları oluşmadığından manevi tazminat isteminin reddine ... verilmiştir. Bu durumda mahkemece BK’nun 49. maddesi hükümleri de göz önünde bulundurularak davacının yaralanma durumuna göre makul bir tazminata ... verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması da isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebi ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 4.2.2013 gününde oybirliğiyle ... verildi.