Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13879
Karar No: 2020/3709
Karar Tarihi: 09.07.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/13879 Esas 2020/3709 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/13879 E.  ,  2020/3709 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babası ...’den kalan taşınmazların intikal, taksim ve tescili hususunda 10.02.2006 tarihinde davalı kardeşi ...’yi vekil tayin ettiğini, davalı ...’nin bilgisi ve rızası olmaksızın mirasbırakandan intikal eden tüm taşınmazları kendisi ve diğer davalı kardeşleri adına 07.04.2008 tarih ve 1142 yevmiye no’lu rızai taksim işlemi ile tescil ettirdiğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, bu kapsamda paydaşı olduğu 41 parça taşınmazdaki paylarının devredildiğini, durumu yeni öğrendiğini, taksim nedeniyle herhangi bir bedel ödenmediğini, sadece ... ada ... sayılı parseldeki ... no’lu bağımsız bölümün lütuf gibi verildiğini ileri sürerek, taksim işlemine konu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tescilini, mümkün olmazsa tazminini istemiştir.
    Davalı ..., iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, davacının kardeşleri ... ile aralarındaki alacak – borç ilişkisi nedeniyle dava konusu taşınmazlardaki paylarından vazgeçtiğini, öncesinde payını aldığını, taksimin buna uygun yapıldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., davacı ile işlettikleri petrol istasyonu borçlarını ödediği gibi istasyonun satışınden elde edilen 450.000,00 TL’yi de davacının aldığını, mirasbırakanın terekesinden öncesinde de pay aldığını, bir çok taşınmazı kullandığını, kiralarından yararlandığını, davacının edindikleri düşünüldüğünde taksimin hakkaniyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
    Mahkemece, temlikin iradi olduğu ve aksinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden;
    ..., ... ve ... tarafından; tüm muris ve murisi evvelerinden gelen taşınmazların intikali, dilediği şekil ve şartlarda ifraz, tevhit, parselasyon ve miras dolayısıyla taksim sözleşmeleri yapmaya, taksim neticesinde tescil işlemlerini yapmaya, yine bu taşınmazları dilediğine dilediği bedelde satmaya, ipotek tesis etmeye, taşınmaz mal satın almaya vs. konularda ...’nu vekil tayin ettikleri, vekil ...’nun, ..., ... ve ...’ın bizzat katılımı ile; ... ada ..., ..., ..., ..., ...., ..., ..., ... ve ... sayılı parsellerin 2/16 payı ..., 9/16 payı ..., 1/16 payı ..., 1/16 payı ..., 1/16 payı ..., 1/16 payı ... ve 1/16 payı ... adlarına, ... ada ... sayılı parseldeki A Blok 6, 7, B Blok 2, 4, 5, 6, 10, 12, C Blok 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10, 11, 12, D Blok 1, 3, 6, 8, 10 no’lu BB’lerin 2/8 payı ..., 1/8 payı ..., 1/8 payı ..., 1/8 payı ..., 1/8 payı ..., 1/8 payı ..., 1/8 payı ... adlarına, ... ada ... parselin ½ payı, ... ada ... parselin ½ payı, ... ada ... parselin 8875/27750 payı, ... ada ... parselin ½ payı, ... ada ... parselin ½ payı, ... ada ... parselin ½ payı, ... mevkiinde kain 28700 m2’lik tarlanın ½ payı, ... ada ... parselin ½ payı, ... ada ... parselin ½ payı, ... ada ... parselin ½ payı verasette iştirak olarak ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adlarına kayıtlı iken, bedel ve miktar farkı gözetmeksizin; ... ada ... , ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... sayılı parseler ile ... ada ... parseldeki B Blok 2, 12, C Blok 2, 3, 4, 7 no’lu BB’ler 2 hisse kabul edilerek ½ payı ...’na, ½ payı da ...’na, ... ada ... , ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ..., ... ada ... sayılı parsellerin ½ paylarının tamamı 4 hisse kabul edilerek ¼ payı ...’ye, ¼ payı ...’a, ... ada ... sayılı parsel 55500 pay kabul edilerek 8875/55500 payı ...’ye, 8875/55500 payı ...’a, ... ada ... parseldeki D Blok 1, 3, 8, C Blok 7, 8, 9, 10, A Blok 6, B Blok 4, 5 no’lu BB’ler ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tamamı ...’na, ... ada ... parseldeki A Blok 7, C Blok 12 no’lu BB’lerin tamamı ...’e, ... ada ... parseldeki B Blok 6 ve 10 no’lu BB’lerin tamamı ...’na, ... ada ... parseldeki D Blok 3, C Blok 7 ve 12 no’lu BB’lerin tamamı ...’na, ... ada ... parseldeki C Blok 11 no’lu BB’ün tamamı ...’a, ... ada ... parseldeki D Blok 10 no’lu BB’ün tamamı ...’na, ... ada ... parseldeki D Blok 6 no’lu BB’ün tamamı ...’na, ... ada ... parseldeki ½ pay 6 hisse itibar edilerek 1/6 pay ..., 1/6 pay ... ve 1/6 pay da ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekâlet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1. maddesi). Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
    Şöyle ki, davalılar ... ve ...’ın savunmasında geçen ‘’ petrol istasyonunun satılıp, 450.000,00 TL kadar satış bedelinin davacıya verildiği ‘’ hususu üzerinde durulmamış, davalı tarafın dayandığı petrol istasyonu satış belgesinin ibrazı istenmemiş, bu husustaki tanık beyanları tartışılmamış, öte yandan davacı tanıklarından ... dinlenmediği gibi dinlenmeme gerekçesi de tutanağa yazılmamıştır.
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle taraflarca ileri sürülen delillerin eksiksiz bir biçimde toplanması, dinlenmeyen tanığın dinlenmesi ile petrol istasyonu satış bedelinin davacıya ödenip ödenmediği hususları üzerinde de durularak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi