1. Hukuk Dairesi 2018/4697 E. , 2020/3708 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı ile 14.05.2013 tarihinde evlendiğini, evlenmek için davalının kendisine bir ev alınmasını şart koştuğunu, bu kapsamda bedelini ödeyerek 3. kişiden satın aldığı ... parsel sayılı taşınmazdaki C Blok 13 no’lu bağımsız bölümü davalı adına tescil ettirdiğini, evlilikten kaynaklanan yükümlülüklerine yerine getirmemesi nedeniyle davalıya boşanma davası açtığını, davalının asıl amacının evlenmek değil mal edinmek olduğunu ileri sürerek, anılan bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa şimdilik 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, dava konusu bağımsız bölümün 17.05.2013 tarihli mirastan feragat sözleşmesi ve mehir bedeli olarak kendisine alındığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayanıldığı, davaya konu taşınmazın davalıya mehir bedeli karşılığı bağış olarak verildiği ve Borçlar Kanunu’nun 295/1. maddesinin 2. bendi uyarınca bağıştan rücu şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu ... ada ... sayılı parseldeki C Blok 13 no’lu bağımsız bölümün dava dışı ... tarafından davalı ...’a 16.07.2013 tarih ve 8082 yevmiye no’lu işlemle satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; davacı, dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan tüm olayları (vakıaları) bildirmekle yükümlüdür (6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 119/1-e). Aynı Kanunun 25. 26. ve 31. maddelerinin buyurucu nitelikteki hükümlerinde belirtildiği üzere Hâkim, kanunda gösterilen istisnalar dışında, davanın sınırlarını çizen bu olaylarla bağlı olup, bunlar dışına çıkamaz ve inceleme yapıp karar veremez. Ancak, davada ileri sürülen olaylar belirsiz (müphem) veya çelişkili ise, belirsiz veya çelişkili gördüğü iddia veya sebepler (vakıalar) hakkında açıklama isteyebilir.
Öte yandan, hâkim yukarıda değinildiği gibi davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, HMK"nin 33.maddesi uyarınca ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgulara göre hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir. Öyle ki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa dahi hakim tarafından en uygun hukuki sebebin bulunması ve ona göre karar verilmesi gerekir.
Eldeki davanın dava dilekçesi içeriği ve devir şekli birlikte değerlendirildiğinde, davacının; bedelini ödeyerek davalı adına tescil yaptırdığı iddiasının inançlı işlemin bir türü olan namı müstear hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki mahkemece, tapudaki devir işleminin bağış olmadığı gözetilmeksizin hatalı hukuksal neden üzerinde durularak sonuca gidilmiştir.
Öte yandan bilindiği üzere, bu tür iddialar (inançlı işlem) 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca ancak yazılı delille, yazılı delil yok ise yemin delili ile kanıtlanabilir. Delil başlangıcı bulunmayan hallerde tanık delili ile inançlı işlemin ispatı mümkün değildir.
Somut olayda, davacı İçtihatları Birleştirme Kararının aradığı anlamda yazılı delil ibraz edememişse de; dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olup mahkemece, davacıya yemin hakkı hatırlatılmadan sonuca gidilmiştir.
Hâl böyle olunca, davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.