14. Hukuk Dairesi 2012/11652 E. , 2012/14135 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.06.2005 gününde verilen dilekçe ile yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04.12.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R
Dava; yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı arsa sahibi mirasçısı ... vekili temyiz etmiştir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden; davalı arsa sahibi ile dava dışı yüklenici ... arasında 28.06.2002 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğu, yüklenicinin 83 ada 9 sayılı parsel üzerindeki binayı yapmasına karşılık dava konusu bağımsız bölümün de aralarında bulunduğu bir kısım bağımsız bölümlerin arsa sahibi tarafından bedel olarak arsa payı karşılığı verilmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, sözleşmeyle yükleniciye bırakılan dava konusu bağımsız bölümü, 16.10.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile yükleniciden temlik aldığını ileri sürmüştür. Gerçekten, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki
edimlerin yerine getirilmesi halinde yüklenici, sözleşmeyle devri kararlaştırılan bağımsız bölüm tapularının verilmesini doğrudan arsa sahibinden isteyebileceği gibi, bu hakkını Borçlar Kanunu’nun 162. maddesinden yararlanarak ve yazılı olması koşuluyla üçüncü kişilere de devredebilir. İşte davadaki istemin dayanağı yüklenicinin yaptığı bu temlik işlemidir.
Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan şekle bağlı bir akittir. Ne var ki, yapıldığı sırada temlik işlemine vakıf olmayan borçlu (davalı arsa sahibi) yeni alacaklının ifa talebi üzerine önceki alacaklıya (dava dışı yükleniciye) karşı ne gibi itiraz ve defi hakkına sahipse bunları yeni alacaklıya (davacı üçüncü kişiye) da ileri sürebilir hale gelir (BK m.167).
Ancak, yapılan temlik işlemine dayanan tarafın (davacının), temlik işleminin varlığını temlik işleminde bulunan kişiye (yükleniciye), yapılan temlik sebebiyle de şahsi hak kazandığını borçluya (arsa sahibine) karşı kanıtlaması gerekir. Bu bakımdan denilebilir ki, bu gibi davalarda yükleniciyle arsa sahipleri arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. O yüzden de, davada 28.06.2002 tarihli sözleşmenin yüklenici olan tarafı ...’un da yer alması gerekmektedir.
Yapılan bu saptamalar karşısında mahkemece yapılması gereken iş, davacıya yüklenici aleyhine dava açılmak üzere uygun bir süre vermek, açılırsa o davayı eldeki dava dosyası ile birleştirmek, yüklenicinin HMK’nun 27. maddesi uyarınca savunma ve delillerini toplamak, istem sonucu hakkında bundan sonra bir karar vermek olmalıdır.
Değinilen bu hususun bir yana bırakılması doğru olmadığından, karar bozulmalıdır.
Kabule göre de; arsa sahibi tarafından, yüklenici aleyhine açılan... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/51 E, 2008/258 K sayılı sözleşmenin feshine ilişkin davanın kesinleşmesinin beklenilmemesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 900 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı ...’e verilmesine, 04.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.