5. Hukuk Dairesi 2020/10210 E. , 2021/4247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekilinin davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden temyiz talebinin incelemesinde;
Davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığından, hükmolunan temyize konu miktar, karar tarihi itibariyle 2.190,00 TL"nı geçmemektedir.
HUMK"nun 5219 sayılı Yasa ile değişik 427. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca miktar veya değeri 2.190,00 TL"ye geçmeyen kararlar kesin olduğundan miktar yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,
Davacı vekilinin davalı ... yönünden ve davalılar vekilinin temyiz taleplerinin incelemesinde;
Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyleki;
Arazi niteliğindeki ... İlçesi, ... Köyü ... parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde yöntem itibariyle bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-Bozma ilamında İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün verileri arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece bu yönde araştırma yapılmadan hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiştir. Sulu tarım arazisi niteliğindeki taşınmazda münavebeye esas alınan ürünlerin üretim masraflarının brüt gelirlerine göre yüksek oranda alınması ekonomik tarım yapılmasında tereddüt yaratacağından, İlçe Tarım Müdürlüklerinden birbiriyle çelişen verilerde eklenerek münavebe ürünlerinin verim, fiyat ve üretim masrafları yönünden sorularak sonucuna göre ek rapor alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Kabule göre de,
3-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, ilk kararla tespit edilen bedelden acele el koyma kararı ile tespit edilen bedelin mahsubu sonrası kalan bedele dava tarihinden dört ay sonrası olan 10.06.2012 tarihinden ilk karar tarihi olan 12.02.2014 tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 29/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.