8. Hukuk Dairesi 2017/10074 E. , 2017/4029 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı 3. kişi vekili; müvekkiline ait adreste haciz yapıldığını, haczedilen malların fatura ve ödeme belgelerinin sunulduğunu, bedellerinin ödendiğini, fatura ve sevk irsaliyelerinin mevcut olduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, faturaların sahte olduğunu, borcun doğumundan sonra düzenlendiğini ve mülkiyet karinesini kanıtlamayacağını, faturalarda ayırt edici özelliklerin yazılı olmadığını, işlemin mal kaçırmaya yönelik olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, mallara ait faturaların davacının ticari kayıtlarda yer aldığı ancak fatura dip koçanlarının incelenmesinin gerektiği, borçlu şirkete ait kayıtlara ulaşılamaması nedeniyle iddianın kanıtlanamadığı, faturaların mülkiyeti kanıtlamaya elverişli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3. kişinin İİK"nun 96. maddesine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, haczin 3. kişi adresinde icra edilmesi karşısında İİK"nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi 3.kişi yararınadır. İspat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan davalı alacaklı, yalnızca faturaların sahteliğini, satış bedelinin fahiş oranda düşük olduğunu ileri sürmüştür. Davalının dayandığı ceza soruşturmasında faturaların sahteliği subut bulmadığı, soruşturmanın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlandığı, mahcuzların satış bedellerinin gerçek değerinden çok daha az olduğu iddiasının ise, malların gerçek değeri ile ödemeler arasındaki farkın düşük olduğunu bildiren bilirkişi raporu ile örtüşmediği, kaldı ki aynı bilirkişi raporunda, davacı 3. kişinin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve biri dışında tüm mahcuzların da kayıtlı olduğunun bildirildiği, bu itibarla davalı alacaklının İİK.nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemişti. Açıklanan hukuki ve maddi olgulara göre mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nun 366 ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.