Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2572
Karar No: 2019/2649
Karar Tarihi: 04.04.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/2572 Esas 2019/2649 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2017/2572 E.  ,  2019/2649 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26/10/2016 tarih ve 2013/415 E.-2016/537 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 19/04/2017 tarih ve 2017/125-2017/408 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından duruşmalı istenmiş olup ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 26.02.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili kurumun yaptığı inşaat ihalesini alan dava dışı Poçan firmasının müvekkiline davalı bankaya ait 313.500 TL meblağlı teminat mektubu verdiğini, söz konusu firmanın ihalede belirtilen taahhütleri yerine getirmemesi üzerine müvekkilince 17.07.2013 tarih 30381188-765 sayılı yazıyla davalı banka şubesinden teminat mektubunun nakde çevrilmesinin istendiğini, iadeli taahhütlü gönderilen bu yazının 18.07.2013 tarihinde davalıya ulaştığını, ancak banka yetkililerinin posta iletisini teslim aldığı halde zarfın içinde teminat mektubunun nakde çevrilmesine dair yazı bulunmadığını, teminat mektubunun geçerlilik süresinin 12.08.2013 tarihinde sona erdiğini, müvekkilinin tazmin talebinin kendilerine ilk kez 16.08.2013 tarihinde ulaştığını belirterek taleplerini reddettiğini, müvekkilinin gönderdiği ihtarnameye de olumsuz cevap verdiklerini ileri sürerek, teminat mektubunun nakte çevrilerek yasal faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, teminat mektubunun süresinin en son 12.08.2013 tarihine kadar uzatıldığını, davacı idarenin 18.07.2013 tarihinde iadeli taahütlü mektupla teminat mektubunun aslını gönderdiğini, teminat mektubunun nakte çevrilmesi talebine ilişkin bir yazının iadeli taahhütlü zarftan çıkmadığını, teminat mektubunun aslının sunulmasının müvekkili bankanın ibra edildiği anlamına geldiğini, davacı idarenin 14.08.2013 tarihli tazmin talep eden yazısının teminat mektubunun süresinden sonra olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, teminat mektubunun asıllarıyla birlikte davalı banka şubesine hitaben yazılan 17.07.2013 tarih 303181188-765 sayılı yazının da gönderildiğine dair ispat külfetinin davacıda olduğu, bu hususun yazılı delille kanıtlanması gerektiği teminat mektubunun gönderildiği posta alındı belgesinde zarfın içinde 17.07.2013 tarihli yazının bulunduğuna dair herhangi bir bilgi yer almadığı, teminat mektubunun aslı iade edildikten sonra davalı bankanın sorumluluğunun devam edip etmediğini araştırma yükümlülüğü altında olmadığı, sorumluluğunun devam ettiği kabul edilse bile teminat süresi sona ermeden davalıya ulaşan bir talep bulunmadığından davalının sorumluluğunun sona erdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davalı banka sorumlu olduğu süre içerisinde muhatap kurumca gönderilen zarftan sadece teminat mektubunun aslının çıktığını, tazmin yazısı çıkmadığını savunmakta ise de, teminat mektubunun aslını sunmasının tazmin isteği olarak değerlendirilmesi, tereddüt halinde objektif özen yükümlülüğüne sahip basiretli tacir olan bankanın bu durumu araştırması gerektiği, aksinin kabulünün iyi niyet kurallarına da aykırı olacağı, nitekim davacı kuruma ait Yapı İşleri ve Teknik Dairesi Başkanlığı"nın Strateji Geliştirme Başkanlığı"na yazdığı yazı ile teminat mektubunun nakde çevrilmesi isteminde bulunduğu gözetildiğinde muhatap davacı kurumun tazmin iradesinde bulunduğunun kabulü gerektiği, davacının tazmin talebine dayanak gösterdiği 10.07.2013 tarihli Yapı İşleri ve Teknik Dairesi Başkanlığı yazısında lehdarın 100.525,18 TL"lik eksik ve kusurlu işleri nedeniyle teminat mektubunun bu miktarda nakde çevrilmesi istendiğinden davanın kısmen kabulü ile 100.525,28 TL yönünden teminat mektubunun nakde çevrilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde görülmediği, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile davalı bankaya ait 1/76080 nolu 313.500,00 TL meblağlı teminat mektubunun 100.525,18 TL yönünden nakde çevrilmesine, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
    Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    (1) Dava, banka teminat mektubunun nakde çevrilmesi istemine ilişkindir.
    Davacı, banka teminat mektubunun tazmin talep yazısı ile birlikte davalı bankaya iadeli taahhütlü posta yolu ile gönderildiğini, ancak bankanın ödeme yapmaktan kaçındığını, tazmin yazısının zarfın içinde bulunmadığını iddia eden davalı bankanın bunu ispatlamasını gerektiğini iddia etmiş; davalı banka ise posta zarfının içinden sadece banka teminat mektubu aslının çıktığını, tazmin talep yazısının çıkmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
    Hukukumuzda banka teminat mektuplarının nakde çevrilmesi konusunda açık bir düzenleme bulunmamakta, 6098 sayılı TBK"nın 128. maddesinde düzenlenen üçüncü kişinin fiilini üstlenme kapsamında değerlendirilmektedir. TBK"nın 128/2. maddesi uyarınca belirli bir süre için yapılan üstlenmede, sürenin bitimine kadar üstlenene edimini ifa etmesi için yazılı olarak başvurulmaması hâlinde, üstlenenin sorumluluğunun sona ereceği kararlaştırılabilir. Somut olayda dava konusu teminat mektubu üzerinde "İşbu teminat mektubu 30.04.2011 tarihine kadar geçerli olup, bu tarihe kadar elimize geçecek şekilde tarafınızdan yazılı tazmin talebinde bulunulmadığı takdirde hükümsüz olacaktır." ibarelerine yer verilmiş, teminat mektubunun süresi aynı şartlarla 12.08.2014 tarihine kadar uzatılmıştır.
    Genel bankacılık uygulamasına göre, teminat mektubunun aslının iadesi, taraflar arasındaki borç ilişkisinin sona erdiği ve dolayısıyla teminatın sona erdirilebileceği anlamına geldiği gibi, Dairemizin 22.10.2012 tarih 2011/92-2012/16721 E.K sayılı ilamında da, teminat mektubunun tazmini talebinde, muhatabın mutlaka lehdarın, teminat mektubu ile garanti edilen yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirtmesinin gerektiği, muhatabın bankaya yazdığı rizikonun gerçekleştiği açıklamasını içermeyen soyut yazının banka teminat mektubunun nakde çevrilmesi için yeterli olmadığı vurgulanmıştır.
    Bu itibarla, mektupta öngörülen teminat süresi içerisinde davacının tazmin talebinde bulunmadığı ve sürenin son ermesi ile davalının sorumluluğunun ortadan kalktığı gözönünde bulundurularak, yerel mahkeme kararına karşı davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldıırlmasına karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
    (2) Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 04/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi